Şeker hastalığının aşısı yapılıyor mu

Sayın Güzin Abla, gazetenizin sağlık köşesinde, şeker hastalığının ailede ırsi olması halinde, hastalığın tespitinden önce yapılacak bir aşı ile önlenebileceği konusunda bir yazı vardı.

Buradaki Alman doktorumla konuştum, böyle bir aşının mümkün olmadığını eğer varsa aşının adının öğrenilmesini benden istedi. Sizden ricam böyle bir aşı varsa ismi ve nereden bulunacağı konusunda, sadece Türkiye’de yapılan bir aşı ise de kimlere başvurulacağını bana bildirmenizi rica ederim.

İkinci sorum da vücudumda su eksikliği oluyor. Bunu hissettiğim anda bir titreme geliyor. Sırtım ve kollarımdaki titreme gücümü alıyor, bu nereden kaynaklanıyor, ne yapmalıyım?

Kemal Özkan/Stuttgart

Sevgili okurum, size sağlıklı bir cevap verebilmek için gazetemizin sağlık uzmanı, değerli doktorumuz Dr.Gündüz Tezmen’e bu konuyu ilettim. Kendisi şu bilgileri verdi:

‘Söz konusu aşı uygulaması henüz deneysel aşamada. Ailesinde şeker hastalığı olanların, zamanla muhtemelen geçirdikleri hastalıklara bağlı olarak, pankreaslarındaki insülin salgılayan hücreler azalıyor.

Aşı uygulamaları ile direnci koruyup hücre kaybını engellemeyi hedefliyorlar ama, bu konu henüz uygulama aşamasına geçmedi. Birçok araştırma, ilk olumlu bulgular elde edildikten yıllar sonra uygulamaya geçirilebiliyor. Bu süreç içinde çeşitli deneylerle etkisi, yan etkisi açısından yoğun çalışmalar yapılır ve güvenli olduğu bilimsel çevreler tarafından onaylandıktan sonra ilaç haline gelerek hastalarda kullanılmaya başlanır.

Medya genelde, ilk sonuçlar elde edilince haber yapar ama bunların ilaç haline dönmesi bazen 8-10 yılı bulabilir. Sabırla beklemek gerek.

Okurunuzun diğer sorununa gelince, suyun hayat kaynağı olduğu gerçeğini herkes tartışılmaz şekilde kabul eder.

Aşırı terleme, ishal gibi haller dışında günlük 1.5 litre civarında su içmeye gayret etmeli. Bu kadar sıvıyı düzenli aldıktan sonra bir sorunu kalmayacaktır.’

Küçücük kalbimin alamayacağı kadar sevdim

Sevgili Güzin abla üç yıldır seviyorum. Ona inanılmaz değer verdim, maddi ve manevi açıdan hiçbir kızın yapamayacaklarını yaptım. Her şeyden önce küçücük kalbimin alamayacağı kadar çok sevdim.

14 Temmuz 2002 de başlamıştı sevgim, ilk ayrılık da 15 gün sonra oldu. Defalarca ayrıldık, hiç kıyamadım ona, hiç hayır, diyemedim. Hiç bıkmadım, hiç sıkılmadım onu sevmekten. Böyle sürdü üç yılım.

Son doğum gününde ona öyle bir hediye verdim ki, hiçbir hazine satın alamazdı o hediyeyi. Şaşırdı, ama bir hafta sonra yine ayrıldı. Sebebi bir arkadaşının beni istememesi, kıyaslama yapıp benden vazgeçirmesi. Hata yapıp tekrar aradım, kız arkadaşı olduğunu, rahatsız etmememi söyledi.

Askere gidecek ve ben onsuz yaşayabileceğimi sanmıyorum. Bu sevgiyi yüreğimde bitirmek istiyorum ama olmuyor. Aklıma gelince kalbim sızlıyor. Bana akıl ver ama, unut deme, olmuyor. O hep gülen maviş gözlerim artık hep ağlıyor.

RUMUZ: BLUE BEAD

Tabii ki kimse sana akıl veremez kızım, bu fırsatı vermiyorsun ki.

Sana ne demeliyim kızım? Kendini bu kadar küçük düşürme mi, kendini bu kadar ezdirme, seni aşağılamasına bu kadar fırsat verme mi?

Yoksa, sevgi çok güzel bir duygu ama paylaşılmayan bir sevgi uğruna gururunu da bu kadar ayaklar altına alma, mı?

Gerçekten, bilemiyorum. Ama hiç değilse şunu söylememe izin ver:

Bu sevgiyi asla hak etmediğini görmüyor musun?

Şoför olduğumu duyunca kaçıyorlar

Her insan zengin olmak, hayatını rahat bir şekilde idame ettirmek ister ama maalesef bu hayat şartlarında pek mümkün değil.

Bu gerçeği zengin koca bulma umuduyla aşmaya çalışan kızlarımız, önlerine çıkan ilk zengin iş sahibi erkeğe aşık olduklarını zannederek lüksün büyüsüne kapılıyor, kendilerini teslim ediyorlar.

Ben makam şoförüyüm, işim gereği çok düzgün ve temiz giyinirim. Elim yüzüm de düzgün olduğu için özgüvenim yüksektir. İnsanlarla rahatlıkla iletişim kurabiliyorum. Ama kızlarla tanıştığımda, daha ikinci buluşmamızda işimi öğrenince bir daha görüşmek istemiyorlar.

Bu durumdakilere söylenecek pek söz yok sanırım. Bana sadece duygu sömürüsü yapmak kalıyor: ‘Hor gördüler sevmediler.’ Kızlar boş yere, ‘Kendimi yalnız hissediyorum’ demesinler. Ne ekersen onu biçersin.

Yetinmeyi bilmeyen yalnız kalır.

Mail adresim:

ahtbayar@yahoo.com



Oğlum her mesleğin bir saygınlığı vardır. Belki bugün sadece para önem kazanmış durumda ama, hayatını namusuyla kazandıktan sonra, hangi mesleği seçersen seç, evine para götürüp, çoluğunun, çocuğunun rızkını temin ettikten sonra, küçük görülecek hiçbir meslek yoktur.

Sana bu şekilde davranan küçük hanımlar da demek ki, burun büyüklüğü içinde, üst düzeydeki kişilerle evlenme hayali içindeler. Allah gönüllerine göre versin, ne diyelim? Ancak bu mevkideki insanlar da kendilerine uygun hanımlar ararlar. Dengi dengine, diye bir söz vardır.

Mail adresini yayınlıyorum: Okurlarım arasında, senin gibi aklı başında, dürüstçe hayatını kazanan, efendi bir gençle evlenmeyi düşünecek pek çok düzgün genç kız olur elbette.
Yazarın Tüm Yazıları