Şeffaflık ve demokrasi için

MAL varlıklarına ilişkin açıklamalar üzerindeki "gizliliğin" kaldırılması yolundaki CHP önerisine, AKP "tüm dokunulmazlıkların kaldırılması" önerisini getirecekmiş. Haberi bugün Hürriyet’te okuyacaksınız.

Milletvekillerinin yasama faaliyetleri dışındaki eylemleri için dokunulmazlıkların kaldırılması AKP’nin seçim vaatlerinden biriydi. Ancak seçimden sonra AKP bu tavrını değiştirdi. "Dokunulmazlıklar kalkacaksa tüm dokunulmazlıklar kalksın" önerisini getirdi. Muhalefet de bu öneriye karşı çıkıyor.

Türkiye’de, milletvekillerinin dışında kalan kamu görevlileri de bir tür dokunulmazlık zırhı içinde.

Yargılanmaları ancak amirlerinin vereceği izine bağlı olduğu için kolayca yargılanabilmeleri mümkün değil. Geçmişte, mesela işkence iddiasıyla suçlanan birçok kamu görevlisinin, izin verilmediği için yargılanamadıklarına çok tanık olduk. Yolsuzlukla suçlanan, kötü muameleyle suçlanan kamu görevlileri, "memurların muhakeme edilmelerini düzenleyen kanunun" arkasına saklanarak yargılanmaktan kolayca kaçabildiler. CHP’nin buna neden itiraz ettiğini bir türlü anlayabilmiş değilim.

AKP bu önerisinde samimiyse, CHP de destek olmalı ve yasama faaliyeti dışındaki milletvekili dokunulmazlığı kaldırılmalı, suç işlediği iddia edilen memurların kolayca yargılanabilmelerinin de önü açılmalı.

Bu yapılabilirse, şeffaflaşma ve demokratikleşme yolunda çok önemli bir yol almış olacağız.

Unakıtan da öğrenecek

MALİYE Bakanı Kemal Unakıtan, önceki akşam "villalarımı yıkacağım" dediğinde, içimden kendisini kutlamak gelmişti. Ben zannetmiştim ki bakan, iki tane villa uğruna ismi etrafında tartışmalar olmasını önlemek için böyle bir yola gidiyor.

Ancak dün sabah Bakan Unakıtan’ın açıklamasını bir kez daha okuyunca bir dikkatsizlik yaptığımın da farkına vardım.

Bakan
"villalarını yıkıyordu" ama tartışmaları önlemek için değil, yeniden yapmak için!

Bakanın bu açıklamasını yaparkenki tavrıydı yanılsamaya neden olan şey.

Konunun eleştirilmesinin nedeni, bakanın villalarının "kaçak olmaktan kurtarılması için" Koruma Kurulu’ndaki bir üyenin yerinin değiştirilmesiydi oysa.

Unakıtan, öyle görünüyor ki eleştirileri umursamıyor bile.

Siyasetçilerin bu tür tavırlarının onlar için ne anlama geleceğini son seçimlerde görmüştük.

Tahmin ediyorum ki Unakıtan da gelecek seçimlerde halkın bu olayı nasıl gördüğünü bir daha unutmamak üzere öğrenecektir.

Meğer ’tarikat filmi’ymiş

UZUNCA bir süredir "Kurtlar Vadisi Irak" filmi sayesinde "askerlerimizin başına çuval geçirme olayını" konuşuyorduk. Bugün piyasaya çıkan Tempo Dergisi, filmin bir başka ilginç yönüne dikkat çekiyor. Tempo’nun haberi, filmin aslında deyim yerindeyse bir "tarikat filmi" olduğunu anlatıyor. Kadiri Tarikatı’nda yapılan bir zikir ayininin görüntülerinin dakikalarca verilmesi, bu zikir sırasında tarikatın önderlerinden Geylani için dualar edilmesi, belli ki film eleştirmenlerinin gözünden kaçmış. Film yapımcısının, "filmi dedeme ithaf ediyorum" dediğine dikkat çeken Tempo, bu "dedenin" Kadiri Tarikatı Şeyhi Tayyar Baba olduğunu açıklıyor. Bir ilginç not da galadan: Filmin ilk gösterimi için düzenlenen davette konuklara içki ikram edilmemiş. Oysa söz konusu "dede" Tayyar Baba, evinde bir Ermeni komşusuna içki ikram edecek kadar da hoşgörülü bir zatmış. Kurtlar Vadisi, bir dizi olarak televizyonda gösterilirken kendimce bir protesto için Sharon Stone bölümleri de dahil olmak üzere hiçbir bölümünü izlememiştim. Tempo’daki haberden sonra filmi de izlememeye karar verdim.
Yazarın Tüm Yazıları