Sedat Ergin: Ölülerimize sahip çıkacaksak...

Sedat ERGİN
Haberin Devamı

Ulus olarak en çok övündüğümüz hasletlerimizden biri, insanlık tarihi boyunca 16 devlet kurmuş olmaktır.

Büyük çilelerden geçerek kurduğumuz, yoktan var ettiğimiz 16. devletimiz 21. yüzyıla adım atmamıza dört ay gibi kısa bir süre kalmışken, kendi varoluş süresinin en büyük felaketini yaşıyor.

Bu felaket, aynı zamanda 16. Türk devletine musallat olmuş virüsleri iyice teşhir etmesi bakımından aslında hayırlı bir başlangıcın nüvesini de içinde taşıyor.

Şimdi, yalnızca yas tutma değil, aynı zamanda, bu hastalıkları def edecek yeni bir başlangıç için harekete geçme zamanıdır da...

* * *

Ölü sayısının bu ölçüde yüksek olmasının yalnızca takdir-i ilahi değil, aynı zamanda insan hatası ve ihmalinden kaynaklandığını biliyoruz.

Felaketin büyüklüğü, kaçak ve imar mevzuatına aykırı yapılaşma, malzemeden çalma, yerel yönetimlerin sorumsuzluğu ve siyaset kurumu ile onun yönlendirdiği devlet mekanizmasının bu duruma seyirci kalması ya da teşvik etmesinin bir sonucudur.

O zaman bu depremde çöken, yalnızca binlerce ev değil, bir bütün olarak sistemin kendisidir.

Türkiye yeni bir başlangıç yapma iradesini sergileyecekse, sistemin yeniden inşası için şu üç noktayı esas almalıdır:

- Oy beklentisiyle kamu arazilerinin yağmalanmasına göz yuman, ardından af getiren, daha sonra da imar izni veren siyaset anlayışının mahkûm edilmesi...

- Gerek bu anlayışın bir uzantısı olarak, gerek menfaat sağlamak amacıyla kaçak ve tehlikeli yapılaşmaya göz yuman yerel yönetimlerin ıslah edilerek, belediyelerin yetkilerinin yeniden gözden geçirilmesi...

- Bu süreçleri denetlemek konumunda olan devlet aygıtının rasyonel bir şekilde yeniden organize edilmesi...

Türkiye'deki hastalıklı siyaset anlayışı, bürokraside kaliteyi ortadan kaldırmış, kamunun ehliyetsiz ve partizan kadrolarca doldurdulmasına neden olmuştur.

* * *

Tabii, yeni bir başlangıç yaparken, Türkiye artık ‘‘yapanın yanına kár kalır’’ zihniyetini terk ettiğini de göstermek zorundadır.

Bu felakette sorumluluğu olan müteahhitler, belediye yöneticileri ve kamu görevlilerinin mümkünse toplu bir şekilde yargılanmaları şarttır.

Bu yapılmadığı sürece kamu vicdanını rahatlamayacak, bu lanet bulutu üzerimizden gitmeyecek. Artık birilerinin hesap vermesi gerekiyor.

Türkiye bu felaketten gereken sonuçları çıkarıp, kendisine çekidüzen vermediği sürece 21. yüzyılın dışında kalacaktır.

Şimdi hepimizi bir görev bekliyor.

Bu, yalnızca bundan sonraki kuşaklar için değil, aynı zamanda enkaz altında ölüme terk ettiğimiz on binlerce vatandaşımızın anısı karşısında da kutsal bir görevdir.



Yazarın Tüm Yazıları