Sedat Ergin: MİT, neden bu çıkışı yaptı?

Sedat ERGİN
Haberin Devamı

DÜN Ankara'daki en önemli soru, MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun ile teşkilatın iki numaralı ismi Mikdat Alpay'ın Kürtçe TV konusunda yaptıkları çıkışın gerisindeki nedeni ya da nedenleri konu alıyordu.

Bu sohbet toplantısına katılan dört gazeteciden biri olarak hemen şunu belirtelim:

Geçen pazar günü 12.00 sularında bu daveti alan gazeteciler, saat 15.00'te Atasagun'un MİT kampusundaki özel konutundan içeri adım attıklarında, bu ölçüde önemli bir çıkışla karşılaşacaklarını tahmin etmiyorlardı.

Sohbet toplantısı, gözüktüğü kadarıyla Mikdat Alpay'ın Washington'a atanmasının spekülasyonlara yol açmasını önlemeyi amaçlıyordu.

Nitekim, yaklaşık iki saat süren sohbetin ilk yarısı büyük ölçüde bu atamanın gerisindeki nedenleri ve teşkilatın iç yapısındaki kurumsal değişiklikleri konu aldı.

Ardından, gazetecilerin MİT'in tehdit öncelikleri, oradan Güneydoğu sorunu ve Kürtçe TV ve son olarak da irtica tehdidine doğru açılan sorularıyla farklı bir zemine kaydı.

Kuşkusuz, MİT'in en üst düzeydeki iki yetkilisinin gazetecilerle bir araya gelecekleri bir toplantıda bu gibi güncel konulara ilişkin sorularla karşılaşacaklarını tahmin etmeyecekleri düşünülemez.

Bir kere, MİT Müsteşarı'nın bu toplantıyı Başbakan Bülent Ecevit'in bilgisi dahilinde yaptığı zaten Ecevit'in dünkü açıklamasıyla anlaşılmış bulunuyor.

Ancak, Ecevit'in verdiği iznin bu ölçüde geniş bir açılımı içerip içermediği bilinmiyor. Ancak Ecevit'in dün MİT üst yönetimine bu çıkıştan dolayı verdiği kuvvetli destek, bu soruyu geçersiz kılıyor.

Ayrıca, MİT gibi ihtiyatın her şeyin önüne geçtiği bir kurumun üst kademesinin her şeyi hesaplamadan, tartmadan böyle bir çıkış yapmış olması düşünülemez.

Üstelik, MİT'in bunu yaparken geleneksel gizlilik ilkesinden eşi görülmemiş ölçüde ayrıldığı da bir vaka. Bu, MİT'in her zaman ‘‘Kamuoyunda adımız ne kadar az geçerse, o kadar başarılıyızdır’’ şeklindeki teziyle de çelişiyor.

Bu da bizi ‘‘MİT neden bu çıkışı yaptı?’’ şeklindeki başlangıç sorumuza getiriyor.

Akla gelen birinci neden şu: Bu çıkışın, Kürtçe TV konusunda bir açılım yapmak için niyetli olan, ancak öncelikle bir toplumsal konsensüs oluşturmaya çalışan Başbakan Ecevit'in işini kolaylaştıracağı belirtilebilir.

Aynı şekilde, Kürtçe TV konusunda katı bir çizgide duran MHP lideri Devlet Bahçeli'nin ikna edilmesinin amaçlandığı, bu çerçevede onun da kendi tabanını yumuşatabilmesi için elinin güçlendirildiği de savlanabilir.

Ayrıca, Atasagun'un medyaya, kamuoyuna açık kişiliğinin de açılımın boyutları üzerinde bir nebze payı olduğu düşünülebilir. Çünkü, bu tür bir çıkış Atasagun açısından bir ilk oluşturmuyor.

Atasagun'un açıklamalarının en çok tartışma yaratacak bölümü herhalde Kürtçe-TV ve irtica ile mücadelede ayrımcı bir politika izlenmesi gerektiği yolundaki sözlerinde beliriyor.

Atasagun'un Kürtçe-TV konusunda askerle aynı çizgide durdukları anlamı da çıkan sözleri, doğrusunu söylemek gerekirse gerçeği tam olarak yansıtmaktan uzaktı. Nitekim, bu husus Genelkurmay'ın dünkü girişimi üzerine yapılan açıklamayla düzeltilmiş bulunuyor.

Ancak şu açıkça ortaya çıkmıştır ki, Türkiye'nin gizli servisi ülkenin en önemli meselesi olan Güneydoğu sorununun TV yayınları başlığında devletin bir diğer kanadından (askerler) farklı düşünmekte ve oldukça ‘‘gerçekçi ve liberal’’ sayılabilecek bir çizgide durmaktadır.

Bu çıkışın MİT'i uzun süre tartışılan bir kurum konumuna sokacak olması itibarıyla baş ağrısı yaratması kaçınılmazdır.

Ancak MİT'in kapalı kapılar ardında masaya koyduğu görüşlerin son tahlilde kamuoyu tarafından öğrenilmiş olması da halkın bilgilenme hakkı çerçevesinde yararlı olmuştur.

Son olarak, bu çıkış MİT'in sivilleşmesi yönünde 1990'lı yılların başında başlatılan politikanın isabet derecesini de gösteriyor.

Çünkü, MİT geçmişte olduğu gibi askerlerin denetiminde bir kuruluş olarak kalsaydı, bu analizlerini değil kamuoyu önünde, devlet içinde bile seslendirilebileceği şüphe götürürdü.

Yazarın Tüm Yazıları