Sedat Ergin: Çankaya ve strateji savaşları

Sedat ERGİN
Haberin Devamı

CUMHURBAŞKANI adayları için başvuruların kapanmasına tam beş gün kaldı. Cumhurbaşkanı seçimini gölgeleyen Galatasaray-Leeds United maçının geride kalmasıyla birlikte, bugünden itibaren projektörler yeniden Çankaya Köşkü'ne çevriliyor.

Başbakan Bülent Ecevit'in, pazartesi akşamı yaptığı ‘‘Liderler aday belirlemesin, önce kamuoyu ve parlamentodaki oluşumların şekillenmesini bekleyelim’’ şeklindeki çıkışı, şu ana kadar bir kilitlenme getirdi.

Geçen beş gün içinde kamuoyunda belirgin bir oluşum ortaya çıkmadı.

Adı şekillenen ve cumhurbaşkanlığına niyetli olan ‘‘aday adayları’’ ise muhtelif nedenlerle adım atmaktan kaçındılar.

Örneğin DSP'de, Genel Başkan'dan gelecek işaret beklendiği için ne İsmail Cem, ne de Ertuğrul Kumcuoğlu bir çıkış yapmadı.

Deyim yerindeyse, herkesin bir diğerinin atacağı adımı beklediği bir izleme dönemi yaşandı.

Bu ‘‘bekle-gör’’ aşamasının birkaç gün daha devam etmesi şaşırtıcı olmamalıdır. Hatta, kilitlenmenin başvuruların son günü olan salıya kadar sürmesi bile ihtimal dahilindedir.

Ecevit, pazartesi günü geliştirdiği taktikle aslında oyunun aktörlerini önemli bir süre için hareketsizliğe iterek, kendi açısından taktik bir kazanç elde etmiş olabilir; yarattığı zaman baskısını istediği gibi kullanabilirse...

Çünkü, inisiyatifin kamuoyu ve Meclis'e bırakıldığı bekleme döneminin sonunda bir sonuç alınamadığı takdirde Ecevit, inisiyatifi bu kez büyük ölçüde eline alabileceği bir zemine çıkacaktır.

ANAP cephesine bakıldığında, Genel Başkan Mesut Yılmaz'ın Nene Hatun Caddesi'ndeki konutuna kapanarak, dikkatle durumu tarttığı söylenebilir.

Yılmaz belli ki, bir hamle yapacaksa, önceden bunun başarı şansını ölçmeye çalışıyor ve konjonktürün nasıl şekilleneceğini görmek istiyor.

Konjonktürün önünü açtığı bir aralık gördüğü takdirde, Yılmaz'ın hamlesini yapmaktan kaçınmayacağı savlanabilir.

Ancak, bu noktada basının çok temkinli bir çizgide durması ve kendisinin adaylığını desteklemeye dönük ciddi bir esintinin belirmemesi, dikkat çekici bir gelişme olarak not edilmelidir.

Yine Yılmaz'ın adaylığı söz konusu olduğunda, şu faktöre de dikkat çekilmelidir:

Başbakan Ecevit, ‘‘Sayın Yılmaz bize aday olmak için girişimde bulunmayacağını, ancak biz önerirsek bunu düşünebileceğini bildirdi’’ derken, bir anlamda, Yılmaz'ın adaylığı seçeneğinde kendisinin ve MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin belirleyici olduğunu hissettirmiş oldu.

Benzer şekilde Devlet Bahçeli'nin aynı konuda ‘‘Sayın Yılmaz niye böyle bir beklenti içine giriyor, bunu anlatması lazımdır’’ şeklindeki sözleri, ‘‘İstekliyseniz, siz bizim kapımızı çalın’’ mesajı şeklinde okunabilir.

Böylece, top yeniden Yılmaz'ın sahasına gönderilmiş oluyor.

Bu noktada hem Ecevit, hem de Bahçeli'nin son derece rahat görünmeleri dikkat çekicidir.

DYP cephesine gelince, Tansu Çiller'in cumhurbaşkanlığı seçimindeki ana stratejisi, Yılmaz'ı Köşk'e göndermemek üzerine kuruludur.

Bu stratejik hedefi, Ecevit ve Bahçeli'nin Yılmaz'a kapalı durmaları halinde, Çiller'i DSP ve MHP'nin doğal müttefiki konumuna getirebilir.

Yazarın Tüm Yazıları