Seçimin galibi jimmy jib

Bu seçimin tek bir galibi var; jimmy jib. Bu kamera sistemi sayesinde bütün partilerin mitinglerinde onbinlerce insan varmış gibi gözüküyor.

2002 seçimlerinde bunu ilk keşfeden Genç Parti olmuştu.

Cem Uzan televizyon patronu olduğu için, canlı yayınladığı GP’nin konserli mitinglerinde jimmy jib’i kullandırmış ve miting alanları olduğundan çok daha fazla kalabalık gözükmüştü.

Bu seçimlerde Genç Parti’nin taktiğini diğer tüm partiler kullanmaya başladı.

Hatta bir adım daha ileri giderek haber ajanslarıyla anlaştılar.

Hemen bütün partiler yaptıkları mitinglerin canlı yayınlanması için İHA, CHA gibi haber ajanslarıyla çalıştılar.

Parti mitingleri bu haber ajansları tarafından canlı çekilerek uyduya gönderildi, isteyen kanallar da uydudan o görüntüleri indirerek ister canlı, ister haber bültenlerinde kısa görüntü olarak kullandılar.

İşin ilginci bu canlı yayın için gerekli harcamaların tamamını da partiler karşıladı.

CHP parti mitinglerini kendi televizyonu Halk TV aracılığıyla kendi üstlendi.

AKP, İhlas Haber Ajansı’yla (İHA) anlaştı, MHP ve GP ise Cihan Haber Ajansı’yla (CHA)...

Diğer partiler de canlı yayınladıkları mitinglerde farklı haber ajanslarıyla çalıştılar.

Bir mitingin canlı yayın maliyeti bugünkü teknik imkanlarla 15-20 bin dolardır.

Partiler bu parayı ödeyerek, bu seçimde kanallara bedava hizmet götürdüler.

Miting canlı yayınlarında ise tam anlamıyla jimmy jib şovları vardı.

Jimmy jib, 5 metreden 20 metreye kadar uzanabilen demir bir konstrüksiyondur.

Ucuna yerleştirilen kamerayla yapılan çekimlerde, hareketli ve seyredene keyif veren görüntüler elde edilir.

Hele o kameraya bir de geniş açı takarsanız küçücük stüdyoları kocaman, bin kişilik bir kalabalığı 10 bin kişi gibi gösterebilirsiniz.

Parti mitingleri de işte aynen böyleydi.

Neredeyse tek boş alan yoktu partilerin mitinglerinde, iğne atsanız yere düşmeyecek gibiydi.

Bu yüzden pazar günü sandıktan kim çıkarsa çıksın bu seçimin galibi jimmy jib olmuştur.

Bu fotoğraf her şeyi anlatıyor

Merve İldeniz yıllar önce işi gücü bırakıp güneye yerleştiğinde tüm entelektüellerin hayallerini gerçekleştiren bir ’idol’ olarak görülmüştü.

Hani şehrin gürültüsünden, hengamesinden kaçıp inzivaya çekilmek...

Ama gördük ki, modern toplum hayatından uzaklaşmak da mutluluk getirmiyormuş.

Merve İldeniz, eşi Serdar Önal’la boşanma gerekçelerini iki gündür herkese anlatıyor.

Daha spirituel (tinsel, ruhani) şeylerle ilgilenmeye başladığı için Serdar Önal eşiyle evliliğini yürürtememiş.

"Dolayısıyla Serdar’ın tanıdığı Merve’ye ters düştüm. Ona göre ben bu dünyada yaşamıyordum" diyor İldeniz.

Bunun ilk sinyalini 2 yıl önce bir röportaj için çektirdiği yılanlı fotoğraflarla vermişti Merve İldeniz.

Yılanı boynuna dolayarak öptüğü fotoğraflarla bir hayli konuşulmuştu o zaman.

Merve İldeniz’i geçen yıl Bodrum’da çektiğimiz bir programa konuk geldiğinde görmüştüm son olarak.

Çekimleri beklerken yerlerde oturuyor, rahat kıyafetleriyle bir dişi Robinson Crusoe’yu andırıyordu.

Aynen eşi Serdar Önal gibi düşünmüş, çekimler sonrasında aramızda "Bu dünyada yaşamıyor" diye konuşmuştuk.

Modern toplumdan kaçıp bahçede dometes yetiştirmenin, böceklerle ve yılanlarla haşır mneşir olmanın böyle yan etkileri olur mu bilemiyorum ama iki yıl önceki bu "spiritüel fotoğrafın" her şeyi anlattığını düşünüyorum.
Yazarın Tüm Yazıları