Şeamet tellallığı yapma zamanı değil

Güncelleme Tarihi:

Şeamet tellallığı yapma zamanı değil
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 27, 2001 00:00

İÇİNE düştüğümüz ekonomik krizi, beyinlerimizde ve yüreklerimizde çöreklenen kötümserlik paranoyasından kurtulmadan aşmayız.Toplumun hemen her kesimi, kendi ölçülerine göre inanılmaz bir karamsarlık girdabı içinde.Herkes, devletin gelip kendisini kurtarmasını bekliyor. Oysa gırtlağına kadar borca batmış olan devlet, çaresizlik içinde kıvranıp duruyor.Medya ise toplumdaki bu karamsarlığı alevlendirip daha da derinleştiriyor. İşimiz gereği gazetelerdeki tüm ekonomi yazarlarını okuyorum. Abartısız bir ikisi dışında hepsi Türkiye'nin battığını, bundan sonra işlerin daha da kötü olacağını yazıp duruyor.Geçenlerde bir meslektaş, ‘‘İnan bana, şeamet tellallarının hiçbirini okumuyorum. Okumuyorum, çünkü sinirlerim bozuluyor’’ dedi.Deneyimli bir gazeteci böyle bir ruh hali içine düşerse, siz normal vatandaşın durumunu düşünün.Böyle şey olmaz; bir toplumun ruh yapısı bu kadar gaddarca tahrip edilemez.Evet, gazeteci gerçekleri yazmak zorundadır, ama toplumun da moralini düşünmelidir. Politikacısı sürekli sorumsuz açıklamalar yaparsa, gazetecisi durmadan simsiyah tablolar çizerse, hele iş çevreleri sabah akşam ‘‘Batıyoruz’’ diye feryat ederse, böyle bir toplumun esenliğe çıkması mümkün mü?* * *Gerçekçi yaklaşalım, ekonomimizin çok zor durumda olduğunu insanlarımıza bütün açıklığıyla anlatalım.Tamam ama, 24 saat durmadan şeamet tellallığı yapmayalım.Bu zor durumdan kurtulmak için halkımızı yüreklendirelim.Dikkat ederseniz, yerli-yabancı bütün ekonomi uzmanları uygulanan ekonomik programın ‘‘halk desteği olmadan başarıya ulaşmasının olanaksız olduğunu’’ söylüyor.Herkes dedikodulara bir süre olsun kulaklarını tıkayıp işine gücüne baksın. Bütün günü sürekli kötümser hava yayan televizyonların karşısında geçirip ruh sağlımızı yitirmenin hiçbir yararı yok. Herkes, ama herkes durumun vahametinin bilincinde olmalı ve ona göre hareket etmeli.Türkiye umarsız bir ülke olamaz. Bu kadar büyük bir ülke, bu kadar potansiyeli olan bir ülke batmaz. İsteseniz de batmaz. Şu aşamada herkes, içinde bulunduğumuz girdaptan kurtulmak için üzerine düşen görevi yerine getirmekle yükümlü olmalı.Bu ülkenin çocukları olarak buna mecburuz.* * *Burada yalnız iktidardaki politikacılara görev düşmüyor. Muhalefete daha büyük sorumluluk düşüyor. Her gün çıkıp ‘‘Battık, batıyoruz’’ nutukları atmak, ülkeye yapılacak en büyük kötülüktür.Muhalefetin işlevi hükümeti eleştirmek, yapılan yanlışları dile getirmektir, tamam.Ama yıkmak, yakmak, yangının üzerine körükle gitmek değildir.Geçenlerde Mesut Bey'in söylediği doğruydu. Uygulanan program tek çaredir.Bu programı beğenmeyenler bile başka bir seçenek koyamıyorlar ortaya. Öyleyse bu programın başarıyla uygulanması için hepimizin yardımcı olması gerekir.Bunu yaparsak kesinlikle hükümete yardım etmiş olmayız.Şu beladan kurtulalım, ondan sonra hükümetten hep birlikte hesap soralım.Çünkü şu anda hálá yangın devam ediyor.Hepimiz yangına su yetiştirmek zorundayız.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!