Sazımı elime aldığımda bütün dünyayla yekvücut olurum

Güncelleme Tarihi:

Sazımı elime aldığımda bütün dünyayla yekvücut olurum
OluÅŸturulma Tarihi: Eylül 17, 2005 00:00

Ali Ekber Çiçek tam 35 yıldır Türkiye’nin dinlediÄŸi bir ses. Hem sesiyle hem sazıyla Türk halk müziÄŸinin yaÅŸayan efsanesi. ‘Haydar Haydar’, ‘Gönül gel seninle muhabbet edelim’, ‘Böyle ikrar ile böyle yol yolunan’, ‘Derdim çoktur hangisine yanayım’ gibi yüzlerce türküyü hayatımıza kazandırdı.Sevgiden, acıdan, ayrılıktan, zulümden, yoksulluktan, gamdan ve kederden süzülerek çıktı eserleri ortaya. Bugünlerde Anadolu Müzik, 70 yaşının ÅŸerefine Ali Ekber Çiçek’in iki albümünü çıkardı. Åžirket, tüm eserlerini kapsayan toplam 16 albüm çıkaracak. Genç kuÅŸağın parlayan halk müziÄŸi sanatçısı Cengiz Özkan’ın da katkıda bulunduÄŸu ‘Bir Nefes’ adlı albümde bir de Ali Ekber Çiçek belgeseli yer alıyor. Çevresindekilerin deyiÅŸiyle ‘Ali Baba’yla oturduk, geçmiÅŸten bugüne uzun ince bir yolculuk yaptık.Ä°lk saz çalışınızı hatırlıyor musunuz?-Neden hatırlamayayım ki, ben adam deÄŸil miyim? Ä°lk sazı elime bir cemde teslim ettiler. BeÅŸ yaşındaydım. Dedeler, hemen anladılar; bu eli perdelere tam ulaÅŸamayan çocukta bir ÅŸeyler olduÄŸunu. O zamanın ünlü pirlerinden Potik Ä°smail ve Eyüp Dede bana çok yardımcı oldular, usulleri öğrettiler.Daha 12 yaşındayken yolunuz gurbete düştü, başınıza ne haller geldi?-Ä°stanbul’a geldim. Akrabalarım vardı ama önce onları bulamadım. Bir iÅŸ hanına sığınıp çalışmaya koyuldum. Mevsimlerden yazdı, bir kerevetin üstünde sabahlıyordum. Her gece Allah’a ‘Bu gece üstüme yorgan örtecek misin?’ diye sorardım. Sonra halamı buldum. Hala kızı Saime Senan, Türk sanat müziÄŸinin meÅŸhur seslerindendi.Çiftesaraylar Gazinosu’na Saime Hanım mı götürdü sizi?-Hayır halam götürdü ama önce halkevine gittim. Orada Necati BaÅŸaran Korosu’nda saz çalmaya koyuldum. Çiftesaraylar’a daha sonra gittim. Müzeyyen Senar ve Hamiyet Yüceses de orada çalışırdı. Halam bir gün beni Ankara’ya götürdü. Orada Muzaffer Sarısözen’le tanıştık.Ne dedi Muzaffer Hoca sizi dinleyince?-’Tamam, iÅŸte aradığım bu’ dedi. O zamanlar Yurttan Sesler Korosu her cuma Muzaffer Sarısözen yönetiminde radyoda program yapardı. Ä°lk söylediÄŸim ‘Benden selam söyle o güzel ÅŸaha’ isimli bir deyiÅŸti.1949’a kadar TRT’de Alevi deyiÅŸlerinin çalınması yasaktı. DeyiÅŸleri ilk kez radyoya sokan siz oldunuz. Bu nasıl oldu? -Evet. Sarısözen uzun zamandır Alevi deyiÅŸlerini radyoda çalmak için bir yol arıyormuÅŸ. Hatta o dönemde, Hacı TaÅŸan çok ünlüydü. Sarısözen’e demiÅŸ ki: ‘Ben de Aleviyim. Bu deyiÅŸleri bana niye okutmuyorsun?’ Sarısözen, ‘İşte sorun da burada. Senin Alevi olduÄŸun biliniyor. Bu çocuk da Alevi ama henüz 12 yaşında. Sana söyletsem ‘Alevi-Sunni ayrımı yapıyorsun’ diyecekler. Ama Ali Ekber için onlara ‘Bakın ben 38 yaşındaki Hacı TaÅŸan’a bozlak okutuyorum. Ama bu çocuk köyünde ne duyduysa onu öğrenmiÅŸ. Biz de onu çaldırıyoruz’ diyeceÄŸim.’ Bence Sarısözen, halk müziÄŸinin Atatürk’üdür.Sizin eserlerinizi Türkiye’de her kesimden insan severek dinliyor.-Çünkü ben insan ayırımı yapmam. Sazımı aldığımda 7 milyar insanla yekvücut olurum. 30 yıl önceydi. Eyüp Camii’nin imamının benimle tanışmak istediÄŸini söylediler. Baktım ki ümran görmüş, cehaleti yenmiÅŸ, olmuÅŸ bir adam, sevdim onu. Beni evine çağırdı. Karısının, kızlarının başı kapalı. O ulu imam bir rakı koydu sofraya. ‘Bu senin için Ali Baba’ dedi. Ben yedim, içtim, söyledim. Ben rakıyla demlendim, onlar türküyle.Ali Baba, hiç sansürle karşılaÅŸtın mı?-Ah be can dostum; bu memlekette yaÅŸayıp da o canavarla karşılaÅŸmamak mümkün mü? Sanıyorum 1969 senesi. Süleyman Demirel baÅŸbakan. Ben o sıralarda sevilen bir türkü var onu okuyorum: ‘Hüseyin’im yeÅŸil giyer eynine / Hiçbir hile getirmezdi göynüne / Kurdu kuÅŸu lütfeylemiÅŸ kendine / Mülke de Süleyman ne güzel uymuÅŸ...’ BaÅŸbakan yardımcısı radyoyu arayıp ‘Süleyman’la ilgili kısmı çıkarın türküden’ demiÅŸ. ‘Demirel ne zaman padiÅŸah oldu’ dedim ve türküden bir kelime bile çıkarılırsa çekip gideceÄŸimi söyledim. Çıkarmadılar. Daha sonra öğrendim ki Demirel her sabah benim türkülerimi dinleyerek baÅŸlarmış güne. Bana da, her bayramda kart atardı. Bir de 12 Mart döneminde bir türkümden Ali’yi çıkarmak istediler. O türkü de şöyle: ‘Ali’nin sırrına ereyim dersen / Bir mürÅŸid-i kamil bulanlar gelsin / Gönül Kabe olmuÅŸ hem beytullahtır / Ol bahr-i ummana dalanlar gelsin...’ Söylesenize Allah aÅŸkına bu türküden Ali’yi çıkarırsanız geriye ne kalır... Neyzen Tevfik rakının sulusunu severdi, insanın deÄŸil Neyzen, sadece ney üflemez çok güzel baÄŸlama da çalardı. Ama teklifle sazı eline alan bir adam deÄŸildi. Atatürk’e bile çalmamış. Ä°nsanın demi gelmezse sazın da demi iyi olmaz derdi. Bir akÅŸam BeÅŸiktaş’ta meyhaneye gittik. Uzak masalardan birinde bir başçavuÅŸ, iki polis oturmuÅŸ. O kadar gürültülü konuÅŸuyorlardı ki sesi bizim masada bile çınlıyordu. Kalktı yerinden Neyzen Baba, gitti o masaya oturdu. Adamlar ona da rakı koydular. Garsonu çağırıp rakısına su ekletti. Bir süre sonra o masadaki sesler alçaldı. Yanımıza geldi. ‘Siz de rakıyı sulu için. Ben rakının sulusunu severim, insanın deÄŸil’ dedi. Aslında Neyzen sulu deÄŸil kuru içecekleri tercih ederdi. Herkes bu ayrıcalığını bilirdi. Devlet de yalnız ona serbest bırakmıştı...BABASINI KÜÇÜK BÄ°R ÇOCUKKEN ERZÄ°NCAN DEPREMÄ°NDE KAYBETTİÇevresindekiler ona Ali Baba diyor. 1935’te Erzincan Ulular Köyü’nde doÄŸdu. Babası Ali Bey’i 1939 Erzincan depreminde kaybetti. Sazı katıldığı cemlerde öğrendi. 12 yaşında Ä°stanbul’a gelip amelelik yaptı ama sazı elinden hiç bırakmadı. TRT’de Alevi semahlarını, deyiÅŸleri ilk seslendiren sanatçı oldu. Halen TRT repertuvarında 54 arÅŸiv kaseti mevcut.Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!