Sayısal Loto haksızlığı

Uzun zamandır Milli Piyango’nun Sayısal Loto çekilişinde 5 bilenlere büyük haksızlık yaptığını düşünüyordum, bakın yakın arkadaşımın başına ne geldi...

Televizyon camiasında çok kişinin iyi tanıdığı, NTV’den arkadaşım Vito geçtiğimiz hafta Sayısal Loto oynadı.

Rakamlara bakıyor; 8-12-27 derken tam tamına 5 rakamı tutturuyor.

Bir rakam daha bilse büyük ikramiye!

Bilirsiniz, Sayısal Loto’da bırakın 5’i 6’yı, 3’ü tutturmak bile büyük şans.

Ama bu şansın ödülü adaletli dağıtılmıyor.

5’le 6’nın ödülü arasında büyük uçurum var.

Vito 5 tutturduğu için sadece 1.526 lira ödül kazandı.

Aynı çekilişte 6’yı bilen ise 473.584 lira aldı.

Vito’nun acısı büyük olunca, döndüm geçmiş tarihli çekilişlerin ödüllerine baktım.

Sayısal Loto’da 6’yı her hafta ortalama 2-3 kişi biliyor, kazandıkları büyük ödül adam başı 400 bin ile 600 bin arasında değişiyor.

5 bilenler ise ortalama 400-500 kişi, yaklaşık 1.500’er lira alıyorlar.

Vito’nun hálá şoku üzerinden atamadığı geçen haftanın çekilişinde de durum aynıydı.

6 bilen 3 kişi 473.584 lira...

5 bilen 419 kişi 1.526 lira kazandı.

Yani Sayısal Loto her hafta 400-500 kişiye Vito’yla aynı şoku yaşatıyor.

Oysa 5 bilenlerin ikramiyeleri artırılsa hem oyun daha heyecanlı hale dönüşecek, hem de 5 bilenin kazandığı para bir işe yarayacak.

İddia ediyorum, 5 bilenin 10 bin YTL civarı para kazandığı ödül sistemi Sayısal Loto’nun daha fazla oynanmasını sağlayacaktır.

Hoş Vito hırs yaptı 5’i bildim, 6’yı da bilirim diyor ama benim gibi 2’den fazla tutturamayanlar için hiçbir cazibesi kalmıyor Sayısal Loto’nun...

Gerede’nin portreleri Bayülgen’in taklidi

Beylerbeyi Rakı sponsorluğunda fotoğraf sanatçısı Bennu Gerede, ünlü simaların portrelerini çekmiş.

Sergi, Darphane-i Amire’de 4 Temmuz’da açılacağı için henüz görmedik ama fikir edinmek için davetiyesi bile yetti.

Okan Bayülgen’in Pudra sergisinin imitasyonu...

Ne yazık ki, tutmuş, popüler bir işin benzerleri her alanda çıkıyor.

Okan’ın ünlü tiyatrocuların portrelerini çektiği sergisi çok konuşulmuştu, Beylerbeyi Rakı yeni bir şey yapmak yerine aynı serginin benzerini yapmayı uygun görmüş.

Bu kadar rakı markası varken, adını ilk kez duyduğum Beylerbeyi daha ilk adımda taklide yöneliyor.

Daha kafadan, "Sergisi taklit olursa, rakısı nasıl olur?" sorusunu sorduruyor.

Hadi rakı firması bunu yaptı en beğendiğim fotoğrafçıların başında gelen Bennu Gerede, Okan Bayülgen’i taklit etmeyi nasıl kabul etti?..

Siyah-beyaz ünlü portreler yerine başka bir konsept öneremedi mi?

Örnek mi?

Şu sıralar Bebek Kahve’de de bir sergi var, fotoğrafçı Eren Alphan’ın çalışması...

O da ünlüleri siyah-beyaz çekmiş ama imitasyon değil!

Çünkü farklı bir tema kurmuş, adına Sabah Kuşları demiş, Bebek Kahve’ye 08.30-10.30 arası gelen ilk ünlüleri çekmiş.

Keşke Gerede de böyle bir farklılık bulabilseydi.

Mesela, ünlüleri şehrin en ünlü meyhanelerinde rakı masasında görüntülemek gibi... Bu bile Gerede’yi imitasyondan kurtarmaya yeterdi.

İDO’nun STV merakı

Deniz otobüslerini çok sık kullanan bir arkadaşım, "Ne zaman binsem ekranlarda Samanyolu TV açık" dedi...

İDO’nun müşteri hizmetlerine sordum; ortada STV ile yapılmış herhangi bir anlaşma yok.

"O geminin personelinin insiyatifi olabilir" diye bir açıklama yaptılar bana...

Doğruysa eğer korkunç. İDO’nun kurumsal bir çizgisi yok demektir bu, demek ki isteyen personel istediği kanalı izlettiriyor yolculara.

Oysa havaalanları, alışveriş merkezleri ve metrolardaki ekranlar için özel anlaşmalar yapılıyor.

NTV, CNN Türk gibi haber kanalları buralarda yer alabilmek için kucak dolusu paralar döküyorlar. İDO gemilerinde ise STV, gemideki personel sayesinde bedava reklam yapıyor.

İDO neden ekranlarını ihaleye açmıyor?

Diyelim ki açmadı, haber kanalları dururken yolcuya izlettirilecek kanal STV midir?

İDO bu işi ihaleyle yapmayacaksa, kurumsal çalışmayla tüm gemilerinde yayınlayacağı kanalları belirlemeli.

Bu da STV olamaz!

3 adımda...

1- Amerika’da Philadelphia Belediye Başkanı, iPhone kuyruğuna girmiş.

2- Kuyruktaki bir genç, "Kentte 200 cinayet işlenmişken iPhone sırasında ne işin var" demiş.

3- Belediye Başkanı John F. Street de kuyruktan çıkıp, evine gitmiş.

Bize ne kadar uzak bir hikaye değil mi? Hikáyeyi tersten bize uyarlarsak:

3- Bizde hiçbir belediye başkanı kendisine çıkışan bir gencin sözünü dinlemez.

2- Kuyruktaki gençlerin hiçbiri belediye başkanına çıkışmayı göze alamaz.

1- Zaten belediye başkanımız da kuyruğa girmez, firmayı arayıp "Bana bir iPhone göndersenize" türünden daha kısa bir yolu tercih eder.
Yazarın Tüm Yazıları