Sayın Başbakan haydi Leman'a

GENEL yayın yönetmenliğini bıraktıktan sonra ilk defa Tempo Dergisi’ne konuştum.

Bir gazeteci olarak aylardır içimde sakladığım bir şeyi de orada açıkladım.

Haberin Devamı

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, geçen sonbaharda yaptığımız sohbette bize çok ilginç bir şey anlatmıştı.
O günkü görüşme sadece bir sohbet olarak planlandığı için yazamamıştım.
Oysa gazeteci olarak, içimi çok gıcıklayan bir şeydi.
Ayşe Arman, “Ayrıldıktan sonra hükümetten arayan oldu mu” diye sorunca, “Evet, Bülent Arınç  ve Cemil Çiçek aradı” dedim.
O sırada aklıma, Arınç’ın son görüşmemizde anlattığı bir şey geldi ve “Şimdi tam yeridir” diyerek onu da aktardım.
* * *
Hürriyet’in Genel Yayın Yönetmeni Enis Berberoğlu o günlerde Ankara Temsilcisi’ydi ve onunla ile birlikte Arınç’ı ziyarete gitmiştik.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’ndan ayrılıp, Başbakan Yardımcılığı’na getirildiği döneme kadar geçen 2 yılı sade milletvekili olarak geçirmişti.
“O süre benim için çok iyi oldu. İçimdeki öfkelerim yatıştı. Etrafa daha iyi bakmayı öğrendim” demişti.
Şimdi o sözlerin ne anlama geldiğini ben de çok iyi anlıyorum.
O sohbette Arınç, medyayla yeni ve daha yumuşak ilişkiler kurmaları gerektiğini, medyayla kavganın ne siyasilere ne de medyaya yaradığını söylemişti.
Erdoğan’ın karikatüristlerle arası iyi değil.
Kedi karikatürüne çok içerlemiş ve Musa Kart aleyhine dava açmıştı.
Arınç ise, siyasilerin gazeteciler aleyhine açtığı davaları çoğunlukla kaybettiklerini, o nedenle, öfkelenmeden daha hoşgörülü davranmanın yararlı olacağını söylüyordu.
İşte o nedenle Başbakan Erdoğan’a şöyle bir teklifte bulunmuş:
“Gel seninle, korumaları da almayalım. Kravatları da takmayalım ve birlikte Leman Dergisi’ni, Penguen Dergisi’ni ziyaret edelim.”
Bu teklif bana çok çarpıcı gelmişti.
Düşünebiliyor musunuz, ülkenin Başbakan’ı ve Başbakan Yardımcısı çat kapı Leman Dergisi’ne gidiyor.
Çok güzel bir sürpriz olmaz mıydı?
Ben böyle sürprizlerin demokrasiye çok yakışan jestler olduğunu düşünüyorum.
Eminim Başbakan bunu yapsaydı genç insanların gözünde çok puan toplardı.

Haberin Devamı

KÖŞE YAZARLARI ORTAK BİLDİRİYE HAZIRLANIYOR

DÜN sabah saatlerinde Bugün Gazetesi’nin köşe yazarı Gülay Göktürk aradı.
Göktürk, “liberal” denilen yazarlardan biri.
Türban yasağını eleştirmiş, 28 Şubat’taki uygulamalara karşı çıkmış, Ergenekon davasında, Kürt meselesinde ve başka birçok konuda Başbakan Erdoğan’ın düşünce ve politikalarına yakın çizgide duran bir köşe yazarı.
Şimdi Başbakan Erdoğan’ın, gazete patronlarına köşe yazarlarını susturması veya işten çıkarmasını empoze eden sözlerini açık bir dille eleştiriyor.
Sadece orada kalmamış, bir grup köşe yazarı ile birlikte, konuşmayı eleştiren ve karşı çıkan bir ortak bildiri yayınlamak üzere harekete geçmişler.
Yani köşe yazarları, Erdoğan’a bu sözlerin ve uygulamanın yanlış olduğunu ortak bir metinle söylemek istiyorlar.
Girişim henüz başlangıç aşamasında.
Pazar günü olduğu için sınırlı sayıda gazeteciye ulaşmışlar.
İmza atmayı ilk kabul edenler arasında “hükümete çok yakın” gazetelerden de önemli isimler var.
Demek ki bu sözler, şu an kutuplaşmanın en had safhasında olan gazeteciler arasında bile ortak bir dayanışma duygusu yaratmış.
* * *
Merak ediyorum.
Acaba kaç köşe yazarı bu bildiriye imza atacak?
Tabii sayı kadar şu da önemli.
Atmayanların kaçı, bildirinin içeriğine katılmadığı; kaçı ise korktuğu, çalıştığı kuruma zarar vermekten çekindiği için bunu yapmayacak?
Ben müneccim değilim. Ama yaşadığım yıllar ve tecrübe bana şunu söylüyor:
Hayat, şu soruyu er veya geç, demokrasi açısından hayati derecede önemli bir mesele olarak önümüze koyacak.
Sindirilmiş, korkutulmuş, susturulmuş bir medyayla gerçek bir demokrasiye geçilebilir mi?
Asker artık, demokrasinin gerektirdiği sınırlara çekildi.
Peki, milli iradeyi sadece kendisinin aldığı oydan ibaret sayan siviller, demokrasinin zaruri kıldığı sınırlara ne zaman çekilecek?

Yazarın Tüm Yazıları