Savaş tarihinin değişmez denklemi

BAŞBAKAN Erdoğan’ın Washington ziyaretinin hassas konusu Suriye’dir.

Haberin Devamı

Kritik sorusu ise şudur:
“Obama Esad rejiminin yıkılması için güç kullanılmasını isteyecek mi?”
Görünen odur ki, demokrasi ihracatçısı “küresel güç”, Suriye konusunda güç kullanmak için pek istekli değil...
Oysa baktığınızda diktatörlük rejimi aynı.
Kimyasal silah iddiaları aynı.
Libya ve Irak... Saddam ve Kaddafi gibi...
Kuveyt, Libya ve Irak konusunda aşırı istekli görünen Amerikan, İngiliz ve Fransız gücü, Suriye için o kadar istekli değil.
Neden?
ABD ve İngiliz askerlerinin Irak’a girme nedeni Saddam’ın “kimyasal silah” üretmesi yönündeki bilgilerdi.
Savaş oldu. 1 milyona yakın insan öldü.
Ama bir tek kimyasal silah fabrikası bulunamadı.
Diyelim ki dünya Saddam gibi bir diktatörden kurtulmuş oldu.
Irak’a sözde demokrasi geldi...
Ya Libya?
Paris’in ortasına çadır kuran, İtalya Başbakanı tarafından eli öpülen Kaddafi, satın aldığı milyarlarca dolarlık askeri uçağa rağmen ortada kalıverdi.
O uçakları kullanamadı bile. Libya’ya demokrasi için yukardan bomba yağdırıldı...
Ama nedense Suriye’de durum farklı..
Suriye’nin farkı şudur:
Irak ve Libya’da petrol var.
Ama Suriye’de yoktur.
Kuveyt’te petrol var. Ama Suriye’de yoktur. Açın tarih atlaslarını bakın:
“Demokrasi için” müdahale edilen ülkelerin sınırlarıyla, petrol rezervlerinin sınırları üst üste çakışır.
2010 yılı üretimlerine bakıldığında, petrol rezervi en zengin ülke 259.9 milyar varille Suudi Arabistan’dır.
- Peki demokrasi var mıdır?
- Hayır.
- Oraya da demokrasi gelsin diye bir istek var mıdır?
- Yoktur..
Ama Kral, ABD’den 35 milyar dolarlık silah alımı yapmıştır.
IRAK: İran’dan sonra dünyadaki üçüncü büyük petrol üreticisidir.
Bilin bakalım hemen arkasından kim geliyor?
KUVEYT: 101.5 milyar varille dördüncü sırada...
Ve birkaç sıra sonra, 45 milyar varille LİBYA geliyor.
Gariban Suriye’nin ise petrol rezervi, yalnızca 2.5 milyar varilciktir.
Değer mi demokrasi ihracına...
Güç kullanmaya, askeri harcama yapmaya değer mi?
Budur işte mesele...
Yalnızca Kerkük petrolleri bile Suriye’nin yıllık petrol rezervinin onlarca katı fazladır.
Şurası açıktır ki...
Özellikle Ortadoğu ve Arap yarımadasındaki her türlü diplomasi ve iktidar oyununda belirleyici olan petroldür, enerjidir...

Haberin Devamı

ABDÜLHAMİT HAN

Haberin Devamı

1800’lerde Sultan Abdülhamid Han’ın yaptırttığı petrol haritası bile bunun ispatıdır...
Petrolün sanayileşmedeki önemini gören Abdülhamit Han neden devrilmiştir?
Bu bile tarihin gizli kayıtlarında cevapsız kalmış, faili meçhul bir sorudur. Siz o uzun ve ağdalı konuşmalara, bol siyah Mercedesli BM toplantılarına  bakmayın.
İnsanlığın savaş tarihi, özgürlükler için gözükse de, aslında yoğun olarak menfaatler üzerine yazılmıştır.
1800’lerden itibaren bu coğrafyada sınırlar, petrol rezervlerine göre sürekli yenilenmiştir.
Sınırların sabit kaldığı yerde iktidarlar, petrol rezervlerinin kullanım şekline göre el değiştirmiştir.
Dünya teknolojisini üreten sanayileşmiş güç, hiçbir şey üretmeden, yaratmadan çölün ve petrolün üzerinde oturan güçsüzlükle değişik şekillerde ilgilenmiştir.
I. Dünya Savaşı’nda başka, II. Dünya Savaşı’nda başka şekillerde ortaya çıkan bir ilgidir bu...
Şimdilerde “demokrasi ihracı” olarak görünür.
Ve siz bu tarihi gerçeği görüp sakın boş yere sinirlenmeyin.
Kızmayın, çünkü...
Akıl, güç, menfaat ve doğal zenginlik aynı anda çok zor bulunuyor.
Menfaat bölü akıl ise, insanlık tarihindeki değişmez denklemdir.
Savaş ve diplomasi...
Güç ve enerji...

Yazarın Tüm Yazıları