Şaşkın ördek misali

Oktay EKŞİ
Haberin Devamı

Acaba diyorsunuz bazen, ‘‘Bu sorunu çözmek mi istiyorlar, yoksa çözümünü tümden imkânsız hale getirmek mi?’’

Son günlerin en güncel konusundan, yani ‘‘irtica ile mücadele’’den söz ediyoruz.

Önce izninizle şu ‘‘irticacı’’ kelimesi üzerinde duralım:

Kim uydurdu, nasıl uydurduysa dilimize bir de ‘‘irticacı’’ kelimesi girdi. ‘‘Leblebici’’ye, ‘‘ayakkabıcı’’ya evet, ama ‘‘irticacı’’ ne oluyor, anlayamıyoruz.

‘‘Ordudan şu kadar irticacı subay atıldı’’ deniyor, yahut ‘‘irticacı memurlar hakkında şu şu yaptırımlar uygulanacak’’ diye başlık atılıyor.

Kimse bunun dilimizin yapısıyla, kurallarıyla çatıştığını söylemiyor.

Şiar Yalçın, Türkçe'yi öğreten sütunu elinden alınmasaydı ihtimal değinirdi. Bilmiyoruz Hakkı Devrim sütununda değindi de biz mi atladık? Ama tıpkı ‘‘sanığın eşgali’’ gibi, ‘‘sanıkların (gözaltına değil) gözlem altına alınması’’ gibi, resmi yazıların sonundaki ‘‘bilgilerinize rica ederim’’ gibi ve ‘‘yetkisini’’ yerine yetkisine haizdir'' derken yapılan yanlışlar gibi bizi bu irticacı lafı da deli ediyor.

Ama konu o olmadığı için daha fazla uzatmayalım:

Yukarıda değindiğimiz gibi hükümetin irtica -yahut gericilik- konusundaki bazı hazırlıkları bizi kuşkulandırmaya başladı:

‘‘Acaba’’ diyoruz, ‘‘maksat çözmek mi, çözümü imkânsızlaştırmak mı?’’

Bu sütunu izleyenler bilirler: Anımsatmak belki de ayıp oluyor ama, Turgut Özal bir punduna getirip Türk Ceza Kanunu'nun 163'üncü maddesini kaldırmaya çalışırken, kıyameti kopardık: ‘‘Kaldırmayın! Sonra irtica ile başetmek çok zorlaşır!’’ dedik. Dinleyen olmadı.

O zaman 163'ü kaldırmak -veya aynen korumak- değil, ‘‘değiştirip laik ve demokratik hukuk devleti kurallarına uydurmak’’ gerekliydi. Yapmadılar. Hele Erdal İnönü'nün başkanlığındaki SHP konuya hiç sahip çıkmadı.

Şimdi bakıyoruz, 163'ün lağvından doğan boşluğu laik ve demokratik hukuk devleti kurallarına göre doldurmak yerine tam bir ceberrut devlet mantığıyla öneriler üretiyorlar:

Yeni tasarıya göre sokaktaki takkeliye, sarıklıya, cübbeliye ceza vermekle kalmayıp çarşaflı ve türbanlıya ceza verilecekmiş. Keza ‘‘irtica propagandası yapanlar’’ öyle 163'teki gibi 5 ila 10 yıla değil, ‘‘ağırlaştırılmış müebbet hapse’’ mahkûm edilecekmiş.

Maksat ne? Sokakları karıştırmak mı? İnsanları birbirine boğazlatmak mı?

Yoksa hükümeti içeriden sabote edip düşürmek mi?

Gerçekten inanılır gibi değil.

Tipik bir ‘‘bataklığı bırakıp sineklerle uğraşma’’ mantığı.

Oysa onları öyle giydiren zihniyetin kaynağını kurutsalar iş bitecek.













Yazarın Tüm Yazıları