Şaşkın ördek aklıyla

BİR evladını, genç arkadaşının silahlı saldırısı sonucu kaybeden Nazire Dedeman'ın topluma karşı duyduğu sorumluluğun belki yüzde biri bile belli ki ülkemizi yönetme sorumluluğu taşıyanlarda yok.

Nazire Dedeman, nerdeyse sokaktan geçen hemen herkese silah taşıma ruhsatı verilmesi gibi bir amaç taşıyan son ‘‘yönetmelik’’ çalışmalarına isyan ediyor:

‘‘Bu çalışmanın tek bir anlamı var: Devlet kendi vatandaşlarına ‘silahlanın' diye çağrı yapıyor’’ diyor.

Gerçekten Prof. Dr. Mehmet Gürkaynak’ın dediği gibi, ‘‘insanlara taşıdığı silahla değil, devlet tarafından korunduğu güvencesini’’ vermek gerekirken biz tam tersini yapıyoruz.

Bugün silah taşıma ruhsatı sayısıyla ilgili resmi rakamlarda farklılık var. Ama bunlardan küçük olanına göre 1999 yılı Haziran başı itibarıyla 311 bin 534 kişide silah taşıma ruhsatı, 226 bin 954 kişide de silah bulundurma ruhsatı var. Bunlara, toplam 1 milyon 649 bin 919 adet yivsiz tüfek ile miktarı bilinmeyen pompalı tüfek dahil değil.

Yukarıdaki rakamların gerçekte çok daha yüksek olduğunu, örneğin silah taşıma ruhsat sayısının 596 bin 475'i, bulundurma ruhsatı sayısının 475 bin 542'yi bulduğunu ileri sürenlerin verdiği bilgiyi (NTV'nin 10 Temmuz 2001 tarihli bir programı) kaydedip geçiyoruz.

Yivli ve yivsiz af tüfekleriyle pompalı tüfekleri de dahil ederseniz sivil insanımızda bulunan silah sayısı 2 milyonun hayli üstüne çıkar. Bu da bizi, yaşlısı, kadını, çocuğu dahil 30 kişiden birinin (ergen insanlarımızın ise 6 veya 7'de birinin) silahlı olduğu sonucuna götürür.

Böyle bir Türkiye'de devletin, insanları huzur ve asayiş içinde yaşatma görevini yerine getirdiği söylenebilir mi?

Bu yetmiyormuş gibi biz bir de asayişsizliği teşvik tedbirleri uyguluyoruz. Nitekim geride kalan nisan ayında İstanbul'un ortasındaki Swissotel'i basanlar, ‘‘Elimizdeki 16 pompalı tüfeği, arkadaşımız Burhan Cinyan'ın Rus pasaportunu göstererek aldık’’ demişlerdi.

Demek ki biz, dünyada hiç yapılmayanı yapıyor, ‘‘turist’’ olarak yurda gelene bile ateşli silah satıyoruz.

İddiaya göre ‘‘ruhsatlı silahla suç işleme oranı çok düşükmüş. Suçlar ruhsatsız silahlarla işleniyormuş’’.

Radikal
Gazetesi'nin 1 Kasım 2000 tarihli bir yayınında bildirildiğine göre son sekiz yılda 18 bin 814 ruhsatlı ve 68 bin 24 ruhsatsız silahla suç işlenmiş.

Oran yaklaşık bire karşı dört...

Şimdi biz ‘‘silah taşıma’’ ruhsatını hemen herkese vererek bu oranı düşürmeye, yani ruhsatsız silahla ne kadar suç işlendiyse, ruhsatlıyla da o kadar işlenirse eşitliği ancak o yolla sağlarız demeye mi çalışıyoruz, yoksa bu halkı güvenli ama silahsız yaşayan bir toplum haline getirmeye mi?
Yazarın Tüm Yazıları