GeriSeyahat Şaşırmaktan yorulduğum zamanlar oldu
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Şaşırmaktan yorulduğum zamanlar oldu

Şaşırmaktan yorulduğum zamanlar oldu

Yasemin Aksoy (34), Maison Française Dergisi’nin Yayın Yönetmeni. Daha önce Bükreş desem, "Ne! Hayatta gitmem oraya" derdi. Ama geçen ay kendini birdenbire Bükreş’te buluverdi. Neden dersiniz? Tabii ki her şeyi mümkün kılan bir şeyin, aşkın uğruna. Yasemin aşkın peşine düştü, bu vesileyle Bükreş’i keşfetti.

"Bükreş’in her köşesi bana ilham verdi. Mimarisi, insanları... her şeyi. Her köşesiyle yaşayan bir şehir. Etrafa bakmaktan ve hayret etmekten yorulduğum zamanlar oldu" diyor. Üstelik mutlu son çok yakın. Peki, komşuda pişer de bize düşmez mi? İşte size gayet keyifli bir seyahat röportajı.

Normalde gitmeyi hiç düşünmediğiniz bir şehre gittiniz. Gittiğinizde ilk düşünceniz ne oldu? "Allah’ım, ben nereye geldim!" mi yoksa "Ne güzel şehirmiş" mi?

- Çok perişan, sefil bir hayat tarzıyla, yıkık dökük bir şehirle karşılaşacağımı sanıyordum. Çok yanıldığımı gördüm. Tam bir Avrupa şehri. Üstelik henüz bakir. Keşfedilmeyi bekliyor.

Gitmeden önce ders çalıştınız mı?

- Bir satır bile okumadım. Hem bu seyahat çok hızlı gelişti, hem de nişanlımın bana orayı en güzel şekilde göstereceğinden emindim. Merak bile etmedim.

Dikkatinizi ilk olarak neler çekti? Nedir Bükreş’i Avrupalı yapan özellikler?

- Şehrin mimari dokusu çok etkiledi beni. Eski şehir merkezini korumuşlar, eski binaların çoğu bugün çok iyi durumda. Her bir mimari detayda ayrı bir hikaye görüyorsunuz. Belki Viyana veya Prag kadar süslü değil ama hepsi çok güzel.

ŞEHRİN GÜZEL KAMBURU

Sizi çok etkileyen bir bina var mı?

- Yapılış hikayesi ve zaman içindeki sonuçları ne kadar dramatik olsa da, hakkında hiçbir şey bilmediğiniz takdirde çok etkileneceğiniz bir bina var: Çavuşesku Sarayı. Çavuşesku iktidara geldiğinde bir hat üzerindeki 35 bin binayı yıkarak Champs Elysee havasında devasa bir bulvar yaptırmış. Şimdiki ismi Unurii Bulvarı. Onun tam karşısına da bugün hálá dünyanın en büyük ikinci binası olan sarayını inşa ettirmiş. Artık Parlamento binası olarak kullanılan bu saray gerçekten o kadar büyük ki, bu bulvarın en sonundan bile baksanız bütün heybetiyle karşınızda duruyor. Tüm caddeyi bir ucundan öbür ucuna bisikletle 15 dakikada geçiyorsunuz.

Bükreşliler ne düşünüyor bu saray hakkında?

- Pek sevmiyorlar tabii. 35 bin bina yıkılmış, içinden ondan kat be kat fazla sayıda insan çıkmış. Ne dramlar, ne acılar yaşanmış. Üstelik onlara sunulan yeni evler de güzel değil. Tam komünist dönem yapısı, dev monoblok yapılar. Çok mutsuz olmuşlar. Bu hikayeyi öğrendikçe, hakkında düşündükçe ben de soğudum. Sarayı şehrin kamburu gibi görüyorlar. Ama bir yandan da turistlerin ilgi noktası. İçine girip gezebiliyorsunuz. Giriş 7 Euro.

Şehirde hayat nasıl?

- Hareketli bir şehir. Gençler sokakta. Sadece bir merkezde yoğunlaşmamış üstelik, mahalle barları, lokal gece kulüpleri falan var.

Bükreş, kumarı seven Türklerin de çok sevdiği bir şehir, değil mi?

- Tabii! Bütün büyük otellerin casinosu var. Sayısı da hiç az değil. Bütün zincirler var neredeyse. Casinolara girdiğinizde Türklerle karşılaşmamanız imkansız. Zaten çoğunun işletmecisi Türk. Bu konuda bilgili değilim, sahipleri bile Türk olabilir. Biz en çok Türk’ü Howard Johnson Otel’in ve Marriott’un casinosunda gördük. Bir merhaba durumu var yani. Howard Johnson’un casinosundaki müdür Ahmet Bey.

Bükreşliler nasıl?

- İnsanları dışa dönük ve yabancıları çok seviyorlar. Neredeyse hepsi İngilizce ve Fransızca biliyor. O yüzden iletişim sorunu yok. Avrupa Birliği’ne girmenin verdiği bir keyif de var üzerlerinde.
/images/100/0x0/55eb22e2f018fbb8f8ad91ed

HER YANDA ANIT VAR

Şehir içinde dolaşmanın en uygun yöntemi ne?

- Trafik süper, caddeye adım attınız mı herkes duruyor. Toplu taşımacılık kolay ama metroda yankesicilik oluyor diyorlar. Bükreş’in taksileri çok alem. Binmeden önce bilgili olmanız lazım. Şehirdeki tüm taksiler için geçerli bir tarife yok. Ama bu pazarlık edeceksiniz anlamına da gelmiyor. Her taksinin uyguladığı farklı tarifeler var. Mesela bazısı 1 Lei’den açılıyor, kilometre başına 1,5 Lei alıyor. Bazısı 20 Lei’den açılıyor, kilometre başına 1 Lei alıyor. Hepsinin tarifesi kapısında yazılı. Gideceğiniz mesafeye göre en uygununu seçmeniz gerek. O yüzden sokaktan taksi çevirmek çok riskli. Sabah 1 Euro’ya gittiğiniz yerden 10 Euro’ya da dönebilirsiniz.

Eksi şehir merkezinde neler görülebilir?

- Burası Hanun Manuc isimli bir binanın çevresindeki sokaklar. Çavuşesku Sarayı’nı arkanıza alıp kanalı geçer geçmez girdiğiniz bölge. Hanun Manuc, çevresinde odalar olan büyük bir avlu-kompleks. Aynı zamanda otel. Düğünler, yazın şenlikler yapılıyor. Burada çok güzel cam atölyeleri var. Hepsini gezip ustaların, ya da bugünkü adıyla tasarımcıların çalışmasını seyredebilirsiniz. Fiyatlar çok ucuz. Yemekler de öyle. Antikacılar, eskiciler de çok bu bölgede. Bir de bizdeki Kapalıçarşı’ya, Aynalı Çarşı’ya benzeyen yerleri var.

Müzelerden hangilerini önerirsiniz?

- Etnografya Müzesi, Plastik Sanatlar Müzesi ve Parlamento Binası (eski saray) mutlaka görülmesi gereken yerler. Bir de şehrin her tarafı anıt dolu. Caddeler mutlaka bir meydana kavuşuyor ve o meydanların ortasında illa ki bir anıt var. Halk yeni olanları fazla beğenmiyor, çok eleştiriyor.

Alışveriş için nereye gitmeli?

- Bükreş’in en büyük alışveriş caddesi Calea Victorie. Her şeyi buluyorsunuz ama yerleşim çok komik. Bir eski-yeni karmaşası var. Mesela şık bir butik, yanında manav, onun bitişiğinde casino, devamında bir sex shop, yanında çok şık bir mağaza ve sıradan bir bakkal dükkanı var. Çok sürprizli bir şehir Bükreş. Eski işletmeler yani bakkallar, manavlar genellikle eski binalarda. Çünkü onlar miras yoluyla devrolurken mirasçılar çoğaldıkça çoğalmış ve bina bakımsız kalmış, çürümeye terk edilmiş.
/images/100/0x0/55eb22e2f018fbb8f8ad91ef

Peki biraz şehir merkezinden uzaklaşınca?

- Çok büyük ve güzel bir yapay göl var. O da Çavuşesku’nun miraslarından. Ortasında da küçük adacıklar. Çevresinde yürüyüş, koşu, bisiklet alanları, birçok kafe var. Biraz da İstanbul’daki Kemer Country’yi andırıyor. En zenginlerin evleri oraya bakıyor.

KANAL D ROMANYA’DA

Türkleri ve Türk şirketlerini çok seviyorlar. Büyük inşaatların neredeyse hepsinin inşaatını ve iç mimarisini Türkler yapıyor. Türk şirketleri de bu potansiyelin farkında. Son olarak Kanal D büyük bir yatırım yaptı. Romanya’daki Kanal D bu ay içinde açılıyor.

SOKAK KÖPEĞİ PROBLEMİ

Bükreş’te ciddi bir sokak köpeği problemi var. Belediye itlaflar yapıyor. Bu yüzden de çok tepki alıyorlar ve AB’ye girmelerine rağmen başları hayvan haklarıyla belada.

MÜZE - KÖY

Burası şehir merkezine çok yakın bir müze-köy. Romanya’daki bütün dönemleri, her bölgeyi ve bütün mimari tarzları temsil eden binalar yapmışlar. İçinde dolaşmak çok keyifli. Onun hemen yakınında Herastrau Parkı var. Oradaki bir kahvede kahvaltı edip, sonra müzeyi gezmek, elişçiliği yapan minik dükkanlardan alışveriş yapmak çok keyifli.

EN SEVDİĞİ 5 YER

á New York á Tokyoá Seyşeller á Kosta Boda Köyü (İsveç) á Amsterdam

seyahatte ne okuyor

Gittiği ülkenin dili ne olursa olsun, yerel dekorasyon dergilerini okuyor.

ne yiyor, ne içiyor

Yabancı mutfakları çok seviyor, yerel adet ne varsa deniyor.

ne giyiyor

Rahat ve spor olmayı seviyor ama akşamları şık ve güzel olmayı ihmal etmeden.

neyle seyahat ediyor

Trenle.

nerede kalıyor

Yazın deniz kenarında salaş, bungalovlarda kalıyor. Büyük şehirlerde, bir felsefesi olan tasarım otellerde.

kimle seyahat ediyor

Yalnız yolculuk yapmaktan keyif alıyor. Çünkü tek başına olunca daha özgür oluyor ve oradan arkadaş edinip, onlarla vakit geçiriyor.

çantasının olmazsa olmazları

Fotoğraf makinesi, defter-kalem, rehber kitap.

oradan ne alıyor

Alışveriş yapmıyor ama ona gittiği yeri hatırlatacak bir taş, bir deniz kabuğu, bardak altlığı veya peçete ile dönüyor genellikle.
False