Sarkis çarptıkarınca oldum

Marcel Proust anketindeki "Size en fazla keyif veren kötü huyunuz nedir" sorusuna hiç düşünmeden vereceğim cevap şudur: "Yapmamam gereken şeyleri yapmak!"

Yine yaptım ve yine garip bir duruma düştüm.

Bir öğlen vakti... İstanbul Modern’in alt katındayım. Sergilerin düzenlendiği büyük alan ilk kez, tek bir sanatçıya ayrılmış durumda.

Sanatçı da Sarkis...

Çağdaş sanatın en önemli aktörlerinden biri...

Batı’da adı en çok bilinen, eserlerine atıfta bulunulan sanatçımız.

Konu enstalasyon ise söze "Böyle buyurdu Sarkis" diye başlamak gerekir, o kadarını söyleyeyim.

PERVASIZCA DALDIM ZINK DİYE KALDIM

Sarkis, şu anda Site adlı retrospektif sergisini hazırlamak üzere müzenin alt katındaki beyaz brandalarla kapatılmış bölgede çalışıyor.

Ziyaretçi yasak! Hiç aldırmam. Pervasızca dalıyorum içeri. Zınk diye kalıyorum.

Büyük bölümünü kurmuş, ’Site’sinin. Burası bir sergi alanı değil artık. Mabet yaratmış. O, beni fark etmeden dolaşıyorum, ayakucunda.

Her odada başka bir hikáye, her hikayede ağzınızı açık bırakacak detaylar.

Sadece Sarkis’in sanat serüvenine değil, çağdaş sanatın son 50 yılına bir methiye gibi bu sergi.

Acayip bir şey, lafla anlatılacak gibi değil. Kafasının çalışma şekli, düşüncelerinin sıralanışı o kadar başka ve garip yollar izliyor ki, "Ben de insanım ama bu adam başka bir tür" herhalde diye geçiriyorsunuz. Onun her bir ışık huzmesinden başka bir fikir, duygu ve ilham dökülen enstalasyonları karşısında küçülüyorsunuz.

Şımarık bir serseri gibi girdiğim ziyarete kapalı sergi alanından küçük bir karınca gibi çıkıyorum.

Eğer Tophane’de saat 2-3 arasında karşıdan karşıya geçmeye çalışan hasır şapkalı bir karınca gördüyseniz, sakin olun, delirmediniz!

O karınca bendim.

Not: Sergi normal ve aklı başında insanlar için 10 Eylül’de açılıyor İstanbul Modern’de. Bir değil, iki gününüzü ayırın. Gördükleriniz karşısında şoke olacaksınız!

MARDUK’TAN DAHA BÜYÜK TEHLİKE

Marduk gezegeni 2012’de dünyamıza çarpacak mı diye endişe edenler gaflet uykusunda bana kalırsa. Bu tarihe odaklanmışlar, gerçek tehlikeleri görmüyorlar.

Dünyamızı, Marduk değil, nüfusun yarısının tasarımcı olma ihtirası bitirecek.

Herkes sanatçı, herkes bir şeyler tasarlıyor, Yarabbim. Birçok şeye olduğu gibi buna da karşıyım.

Londralı bir grup genç tasarımcı ve bilgisayar mühendisi de bu ölümcül ihtirası besleyecek bir proje geliştirmiş: Digital Forming. İnternet üzerinden, kabası hazır olan vazoları, kaseleri, kalemleri, limon sıkacaklarını istediğiniz gibi değiştiriyorsunuz, sonra sizin yaptığınız objeleri üretiyorlar. Yaratıcı olduğunu düşünen dünya vatandaşlarının yaptığı bu objeler Londra Fen Müzesi’nde sergilenecek bir de sonra. Çok kötü bir gelişme bana göre ama hevesine ve merakına yenilenler için şu linki vermeyi görev addediyorum: www.ucodo.com. Ekim ayında yayına başlayacak.
Yazarın Tüm Yazıları