Sardı korkular

Aykut Kocaman, “Salih için bir parantez açalım mı?” sorusuna “Doğrusunu söylemem gerekirse parantez açmak istemem” dedi. Çünkü daha yolun başında olan, gencecik bir delikanlının omuzlarına memleketçe çökmemizden korkuyor.

Haberin Devamı

Salih Uçan, Marmarisspor’da yıllarca futbol oynamış bir babanın oğlu. Altı yaşında deniz kenarında top oynarken Alman bir teknik direktörün ilgisini çekiyor. Babası tutuyor elinden Marmarisspor’un futbol okuluna yazdırıyor.
2008 yılında, bölge maçları sırasında Bucaspor’un dikkatini çekiyor. Babasının da içine siniyor, oğlunun orda kendini geliştireceğine inanıyor, imzayı atıyorlar. Üç gün sonra okul takımıyla Konya’da oynadığı bir maçta Fenerbahçe’den de teklif alıyor.

İmzayı attığı Bucaspor’da U15 takımında oynamaya başlıyor. 16 yaşında A takımla antrenmana çıkıyor, PTT 1. ligde oynuyor. Fenerbahçe bu defa; Trabzonspor, Beşiktaş ve Rubin Kazan’ın talip olduğu Salih’e imzayı attırıyor.
Aykut Kocaman, Salih’in bu yıl takıma alışması ve önümüzdeki sezon oynaması üzerine yapıyor planlarını. “Salih neden kadroda yok?” eleştirisiyle sık sık karşı karşıya geliyor.  O ya da bu sebeple Viktoria Plzen maçında görev veriyor. O maçta attığı golden beri Salih’i konuşuyoruz.

Haberin Devamı


Sen âşık ol, ıstırabını biz çekelim!/images/100/0x0/55ead8dff018fbb8f89a8593


Kimilerine fena halde Zidane’ı anımsatıyor, kimilerine Alex’i.
Topla buluştuğundaki tekniği, sürati, bilek hâkimiyeti uzun uzun tartışılıyor.
Düşmanlık iklimini dağıtan samimi itiraflar ettiriyor rakip taraftarlara: Beşiktaşlılar Fernandes’in yanına yakıştırıyorlar, Galatasaraylılar açık yüreklilikle “Keşke bizde olsa!” diyorlar.

Fenerbahçe taraftarı ise “Sen âşık ol, ıstırabını biz çekelim!” duygusuyla bağırlarına basmış durumdalar Salih’i.  “Yüzümüzü kara çıkaracaksa, varsın bu çocuk çıkarsın!” diyorlar.
Çok kısa bir sürede, Salih’i, taraflı tarafsız karşı taraflı hepimiz çok sevdik. Bir umut gibi, bir vaat gibi bakıyoruz Salih’e. O kadar sevdik ki, daha şimdiden için için korkmaya başladık. Ezberlerimiz hazır. Sakatlanmasından, şımarmasından, kendini bozmasından, ama en çok da forma şansı bulamamasından korkuyoruz.


Hocanın korkusu sahici, bizimki erkenci ve ezberci


Aykut Kocaman
, elbette Salih’in bu kadar sevilmesinin güzel yanlarını anlıyor. Ama o da korkuyor. Haklı olarak Salih’in üstünde kurulacak baskıdan korkuyor.
Medical Park Antalyaspor maçının ardından “Salih için bir parantez açalım mı?” sorusuna “Doğrusunu söylemem gerekirse parantez açmak istemem” dedi. Çünkü daha yolun başında olan, gencecik bir delikanlının omuzlarına memleketçe çökmemizden korkuyor. “Bırakalım” diyor, “kendi doğal gelişiminde ilerlesin.” “Su aksın yatağını bulsun” demek istiyor. Kaldırabileceğinden fazla yük taşımasını istemiyor. Vakitsiz parlayıp erken sönmesinden korkuyor. Hocanın korkusu sahici, bizimki erkenci ve ezberci./images/100/0x0/55ead8dff018fbb8f89a8595

Aykut Hoca, bundan sonra da Salih’i oynatmayı uygun görmediği her dakika için bitmek bilmeyecek eleştirilerin hedefinde olacak. Herkesin her şeyi bildiği futbol coğrafyamızda, Messi’nin bile ilk sezonunda kaç maç oynadığını kimse hatırlamak istemiyor. Sorumluluk - mental olgunluk dengesinin nasıl kurulduğunu kimse bilmek istemiyor. Yeri geldiğinde yedek kalmanın, hatta sırasında formanı takımın belki de en kötüsüne bırakmanın sporcuya kazandıracaklarını kimse anlamak istemiyor. “Vardır hocanın bir bildiği” demek kimsenin işine gelmiyor. Herkes her şeyi biliyor.

Endüstriyel futbol hesaplarını bir yana koyduğumuzda, en saf haliyle Salih Uçan öğrencidir, Aykut Kocaman hoca. Onu oynatmayacağı zamanlar için “Salih neden yok?” sorusuna onlarca mantıklı, insani, sportif hatta belki pedagojik cevap vardır kafasında.

Hoca, 19 yaşında, daha lise dördüncü sınıfa giden bir sporcunun sorumluluğunu taşıdığının bilincinde. Salih de öyle. “Bana yedek kaldığın zamanlar üzülüyor musun diye soruyorlar. Üzülmüyorum, çünkü yedek de olsa kadroda olmak, her an oyuna girecek oyuncu olmak anlamına geliyor” diyor.
O zaman bir bırakalım da Salih, ismi gibi “yaraşır” biçimde atsın adımlarını. Bir bırakalım da ismi gibi “sulh” içinde ilmek ilmek örsün kariyerini.
O zaman bir bırakalım da hocası rahat rahat oynatsın, bir dağılalım da Salih rahat rahat oynasın.

Yazarın Tüm Yazıları