“Şarap sipariş eden yan masanın hesabını da ödüyor”

Haberin Devamı

Restoran sahibi dostlarım, arkadaşlarım bozulmasın, alınmasın. Artık şu meseleyi konuşmanın vakti geldi de, geçiyor...
Türk şarapçılığında olağanüstü gelişmeler oluyor, bağcılığımız ilerliyor. Sektöre büyük yatırımcılar girdiği gibi, İtalya ve Fransa’da olduğu gibi geleceğe yatırım yapan ailelerin sayısı da artmaya başladı.
Şarap ve bağcılık öyle bir şey, nesilden nesile geçiyor.
Avrupa’nın en ünlü, en pahalı şarap markalarının arkasında köklü aileler bulunuyor.
Kabul etmek lazım ki, zor bir iş... Emek istiyor, sabır istiyor; bir de uzun ama çok uzun stratejiler gerektiriyor.
Göründüğünden çok daha ayrıntılı bir iş bağcılık...
O yılın dış etkenleri; bağın durumu, üzümün çeşidi, toprağın yapısı...
Yani terroir...
Felsefesi, derinliği olan bir konudur bu...
Ben bu gelişimi görüyorum. Çünkü üreticilerle konuşuyorum, onlarla bağlara giriyorum, hikayelerini dinliyorum. Saatlerce... Bitmiyor, konu uzuyor ama insan sıkılmıyor.
Terroir; yani o uzun süreci etkileyen yüzlerce faktör nasıl yan yana sıralanıp bir şişeye doluyor, üzerine etiketi yapıştırılıyorsa...
Sohbeti de saatleri aşıyor.
Ben öyle her gün bir kadeh içen biri değilim, içmesem de olur.
Aramam da...
Ama bu sektörün giderek büyüdüğünü, bazı bölgelerin geleceğini sektöre bağladığına da şahitlik ediyorum.
Denizli Güney, Urla, Tokat, Elazığ gibi yerlerde ciddi üreticiler oluşmuş durumda...
Yine Trakya’da, Çanakkale ve çevresinde önemli markalar çıkmaya başladı.
Geçenlerde yazmıştım.
Sevilen’den Enis Güner ve Urla Şarapçılık’tan Bülent Akgerman bana destek vermişti, hatta bu konuda öncü olacaklarını da söylemişlerdi.
Türkiye’de restoranlardaki şarap fiyatları çok yüksek...
Hatta astronomik...
Ben restoranların bu stratejisini yanlış buluyorum.
Ve böyle davranarak zarar gördüklerini de düşünüyorum.
Neden mi?
Çünkü bu rakamlar, şarap tüketimini engel oluyor.
Sadece Enis ve Bülent mi, bu duruma karşı çıkıyor? Hayır...
Geçenlerde Milliyet’ten Songül Hatırasu’nun “Suvla” markasıyla pazara giriş yapan Selim Zafer Ellialtı ile yaptığı röportajı okudum.
Çok çarpıcı bir başlığı vardı.
“Restoranda şarap sipariş eden yan masanın hesabını da ödüyor” diye...
Ben, Ellialtı’yı çok haklı buluyorum.
Piyasaya yeni markalar giriyor. Fiyat düşmüyor, aksine yükseliyor.
Sıkıntı burada...
Artık sektörün bunu konuşması, restoranların da bu meseleyi düşünmesi lazım.

Haberin Devamı

“Kendi şarabıma dünyanın parasını vermek zoruma gidiyor”
Restoranlardaki şarap fiyatlarına isyan eden sadece tükeci, müşteri; yani bizler değiliz. Bizzat şarap üreticileri de isyan ediyor. Örnek mi?
“Kendi şarabıma 80–100 TL vermek zoruma gidiyor” diyen Yazgan Şarapçılık Yönetim Kurulu Üyesi Murat Yazgan değil miydi?
Yücel Şarapçılık’ın ortaklarından Hasan Yücel de benzer çıkış yaptı.
Manisa Saruhanlı’daki tesislerinde “4tp” ve “Mayya” markalarıyla organik şarap üreten Yücel, İzmir Karşıyaka’da doğumgününü kutlamak için eşiyle gittiği mekanda kendi şarabına 90 TL hesap ödemek zorunda kalınca buna “Dur” demek için kolları sıvamış.
Manisa’ya dönüşünde işletmecilerle bir araya gelen Hasan Yücel, orta segmentteki ürünlerinin 35, özel rezervin ise 50 TL’den satılması konusunda anlaşmış.
Yücel, “Bugün Manisa’da hangi mekana giderseniz gidin, bizim ürünlerimiz için ödeyeceğiniz rakamlar budur. Eğer daha fazlasını talep eden olursa ertesi gün oraya ürün tedarikini kesiyoruz” diyor.
Benzer uygulamayı İzmir’de de hayata geçirmek için çalıştıklarını ama şimdilik bir sonuç alamadıklarını söylüyor Hasan Yücel...
Diğer üreticilerin de kendilerine destek vermesi, birlikte hareket etmeleri durumunda rakamların daha makul seviyeye çekilebileceği görüşünü dile getiriyor. Rakamların yüksekliği nedeniyle dışarıda şarap tüketiminin istenen düzeye gelemediğine dikkat çeken Yücel, “Burada iki kaybeden var. Birincisi biz üreticiler, diğeri de tüketiciler. Tek kazanan ise restoranlar” diye konuşuyor.
Hasan Yücel, sözlerine şöyle devam ediyor: “Orta segmentteki ürünlerimiz için bayilerde zaman zaman yaşanan fiyat dalgalanmasını ortadan kaldırmak için de çalışıyoruz. Bir rakam belirledik. Ne altında ne de üstünde satmayacakları konusunda hemfikir kaldık. Uymayıp, belirlenen fiyatın altında satış yapan, ‘Serbest piyasa ekonomisi, sürümden kazanıyorum’
diyenler oldu. Ama biz onlarla da yolumuza devam etmeme kararı aldık. Aynı duruşumuzu sürdürmekte de kararlıyız.”

Yazarın Tüm Yazıları