Şansölye üzgün

Başbakan Mesut Yılmaz, Makyavel'in Prensini acaba okudu mu? Meclis Başkanı Hikmet Çetin'in hafta içinde verdiği iftar yemeğindeki sahneyi görünce aklıma bu soru takıldı. Hafızam beni yanıltmıyorsa eğer televizyonda gördüğüm sahne aynen şöyleydi: İftar sofrasında Büyük Birlik Partisi lideri Muhsin Yazıcıoğlu'nun yanında DYP lideri Tansu Çiller var. Çiller'in diğer yanındaki boş yer Başbakan Mesut Yılmaz'a ait. Yani Çetin'in iftar davetinde Çiller ve Yılmaz yanyana düşmüş. Başbakan Yılmaz salona giriyor, herkes DYP liderine nasıl selam vereceğini merak ederken Çiller'in önünden uzanarak Yazıcıoğlu'nun elini sıkıyor. Çiller'in suratındaki o çok bildik gülümseme o an donup kalıyor. Yılmaz, son derece lakayt bir tavırla onun da elini sıkıp tek kelime söylemeden yerine oturuyor. Yemek boyunca ikisi hiç konuşmuyorlar.Çiller'e hiçbir özel sempatim olmazsa da doğrusu bir kadın olarak o sırada duyduğu sıkıntıyı paylaştım. Çünkü, erkeğin, bir kadını günahı kadar sevmezse de selamlamak zorunda kaldığı takdirde ona öncelik tanıması gerektiğine inanıyorum. Nezaket kuralları böyle. Maço diye geçinen erkekler için bile bu kurallar geçerli.Bu işin bir yanı. Madalyonun öbür yüzü ise Makyavel'nin Prensi ile yakından ilintili. Ne diyor Makyavel? ‘‘Prensin, illa namuslu, merhametli, nazik, öz verili gibi vasıflara sahip olması gerekmez. Ancak bunlara sahipmiş gibi görünmesi gereklidir. Herkes senin nasıl göründüğünü farkeder, kim olduğunu çok az kişi bilir’’. Makyavel'ye göre politikacı duygularını bastırmayı bilmeli, durum nasıl gerektiriyorsa öyle davranmalı. Dilerseniz buna ‘‘ince politika’’ da diyebilirsiniz.Makyavel'in çalışkan öğrencilerinden bugün bile geçilmiyor. Örneğin Almanya Başbakanı Helmut Kohl. Federal Savcılığın PKK'nın bir terör örgütü olmadığını beyan etmesi ve doğal olarak Ankara'dan buna sert tepki gelmesi üzerine Kohl ne dedi? ‘‘Türkiye'nin gösterdiği tepki nedeniyle üzüntüm büyük. Ankara ile diyalogun bir an önce kurulmasını diliyorum’’. Timsahın gözyaşları. Başkan Clinton da İtalyan ustanın izinden gidenler arasında. Yılbaşından sonra flörtü iyice ilerlettiği İran yüzünden Prensi bir kez daha okuduğuna kalıbımı basarım. Makyavel'in ‘‘amaca ulaşmak için her yol mubah’’ öğretisini derhal uygulamaya sokup, molları daha da yumuşatmak için kimsenin aklına getirmeyeceği bir çare buluyor: Kızı Chelsea Kur'an'ı çok merak ettiği için İran'dan bir Kur'an isteniyor. Düşünün Chelsea'ye İran'dan özel bir Kur'an gönderiliyor. Dahiyane bir buluş değil mi? Makyavel bile yukarıdan ellerini oğuşturuyordur.
Yazarın Tüm Yazıları