Sanki turizm fakiri Ankara’yı 17 yıldır başkası yönetiyor

Geçen hafta, Esenboğa Havalimanı’nın uçak ve yolcu kapasitesini aktarıp, Ankara ile ilgili çok ilginç rakamlar vereceğimi yazmıştım.

Kaldığımız yerden devam edelim. Başkentin rakamlarla profilini çıkaralım. Çıkaralım ki, Melih Gökçek’in söylemiyle Türkiye’nin ikinci büyük kenti olan Ankara’nın turizm açısından nasıl fakir iller arasına girdiğinin sentezini de yapalım.
Beypazarı, Kızılcahamam gibi ilçelerde dahil Ankara’da turizm işletme belgeli ve Belediye ruhsatlı olmak üzere toplam 274 konaklama tesisi var. Yaklaşık 26 bin 700 yatak kapasitesine sahip. Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan işletme belgeli konaklama tesisinin sayısı ise 149 ki, yatak kapasitesi 19 bin 740 rakamını buluyor. Yani turizmin hizmetinde olan beş, dört, üç, iki yıldızlı derken otel sayımız 149.
Bunun da sadece 14 tanesi beş yıldızlı, 33 tanesi 4 yıldızlı, 38 tanesi de üç yıldızlı. Ankara’nın geri kalmışlığını anlatmak içinse Antalya’nın 21 beldesinden birinin otel ve yatak kapasitesini vermem yeterli olacaktır. Belek Turizm Bölgesi’nde toplam 42 oteldeki yatak kapasitesi bugün itibarıyla 50 bini buluyor. Yani Beypazarı kadar bir alana sahip Belek, Ankara’nın neredeyse üç katı yatak kapasitesine sahip.

KOCA ANKARA BELEK’İN YARISI ETMİYOR

Bu arada iş kapasiteyle de bitmiyor. Bu otellerin doluluk oranı 2010 yılı itibarıyla Ankara’da ortalama yüzde 60 iken, Belek’de yüzde 92. Şimdi diyeceksiniz ki orası sahil şeridi, burası bozkır, fark olması doğal. Hiç de öyle değil! Bugün Ankara gibi metropol ruhu sonradan yaratılan Paris’in ne denizi var, ne de doğal güzelliği, ama tek başına tüm Türkiye’den fazla turist ağırlıyor. Keza Berlin, Madrid, say sayabildiğin kadar. New York’u 44 milyon, Roma’yı 20 milyon, Budapeşte’yi 20 milyon, Londra’yı 13.5 milyon turist ziyaret ediyor. Örneğin Paris yılda 45 milyon turist çekerken, Ankara’ya gelen yabancı sayısı sadece 400 bin civarında. O da Başkent olması sebebiyle iş görüşmesine gelen yabancılarla.

BİRİNCİ SINIF RESTORANIMIZ SADECE 87 TANE

Gelelim yeme, içme ve eğlence tesislerinin toplam sayısına. Ankara’da Kültür ve Turizm Bakanlığı işletme belgeli ve Belediye belgeli tesislerin toplam sayısı iki bin 83. Bu tesisler her gün toplam 125 bin kişiye hizmet verebilme kapasitesine sahip. Bu arada yaklaşık iki bin işletmenin içinde hamburgerci de var, kebapçı da, pizzacı da. Kahvehaneler, pavyonlar, fastfood restoranlar da işin cabası. Turizme yönelik sayıyı daha iyi anlayabilmek için Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan işletme belgeli yeme-içme ve eğlence mekanlarının sayısına bakmamız yeterli. Sadece ve sadece 165 işletmede 37 bin 672 kişiye hizmet veriliyor. Toplam iki bin 83 işletmeden 165’i çıkarın gerisi belediye belgeli.
Daha da net rakamlar vereyim, 165 adet yeme-içme ve eğlence tesisinden 87 tanesi 1. Sınıf, 26 tanesi 2. Sınıf... Tabi diğerleri daha farklı kategorilerde. Kısacası Ankara ve çevresinde gelecek yabancı turiste birinci sınıf hizmet verebilecek tesis sayımız sadece 87.

TURİSTE NEDEN GELDİĞİNİ SORMUŞLAR

Bu rakamları niye mi veriyorum? Örneğin Paris’i ziyaret edenlere “Neden geliyorsunuz?” diye sormuşlar. Paris kent yaşamının gecesi ve gündüzüyle çekiciliği, yeme, içme ve eğlence mekanlarının cazibesi yanıtlar arasında ilk sırayı almış. Sonra sırasıyla kültürel etkinlikler, alışveriş, tema parklar (Disneyland vb.) gelmiş.
Benzer soruları, Londra’yı, Tokyo’yu ziyaret edenlere de sormuşlar. Aşağı yukarı benzer yanıtlar verilmiş. Peki sizce Ankara’nın turist çekme konusunda tercih sıralamasında ilk sıraya oturan kent çekiciliğinde bir iddiası olabilir mi? Doğru dürüst gezeceğiniz bir cadde ve meydanı kalmamış, yolları otobana dönmüş, metro gibi toplu taşımdan nasibini almamış, restoranları içki baskınına uğramış, alkolsüz mekanların hatırı sayılır sayıya ulaşmış Ankara’nın bir iddiası olduğunu düşünebiliyor musunuz?
Biliyorsunuz Dikmen Vadisi, Göksu, Altınpark, Gençlik Parkı gibi Büyükşehir Belediyesi’nin egemenliğinde olan yerlerde alkol yasak. Bu nasıl bir dezavantaj getiriyor, biliyor musunuz?

DOKTORLARA ALKOL VERMEMİŞLER!

Geçenlerde Swissotel’de doktorların uluslararası kongresi vardı. Çeşitli ülkelerden gelen dünyaca ünlü doktorlar iki gün boyunca Başkentte kaldılar. İlk gün Ankara kalesi’ndeki Çengelhan’da ağırlandılar, ikinci gün Dikmen Vadisi’ndeki Tavacı Recep Usta’da. Hepsi Çengelhan’a hayran kalıp, organizasyon heyetine teşekkür ederken, Tavacı Recep Usta’dan şikayet ettiler. Çünkü ilkinde alkol servisi de alırken, ikinci gecede alkol yasağıyla burun buruna geldiler. Kısacası keyiflerine turp suyu sıkıp, tatlarını kaçırmıştık. Zaten bir kısmı bu yasağı duyunca gitmedi, diğerleri de erkenden geceyi noktaladı. Buyurun size turizm!

AŞTİ GÜNDE 120 BİN KİŞİYİ AĞIRLIYOR

Bu arada geçen hafta Ankara’ya yapılan uçak seferlerinin ve yolcu sayısının rakamlarını vermiştim. Bir de diğer ulaşım araçlarındaki sayıya bakalım. AŞTİ İşletmesi’nden 2010 yılı sonu itibariyle günlük giriş-çıkış yapan otobüs sayısı iki bin 650, günlük ortalama yolcu sayısı ise 110 bin. 2011 yılı sekiz aylık toplam giriş-çıkış yapan otobüs sayısı 2 bin 700, günlük ortalama giriş çıkış yapan yolcu sayısı ise 120 bin kişi.
Hızlı tren hariç, diğer illerden trenle gelen ve gidenlerin sayısı ise günlük 4 bin 350. Sakın bu rakamlar sizi yanıltmasın, Ankaralıların başka şehirlere gidip gelmesi de bu sayıya dahil. Bize yabancıların gelmesi konusunda en iyi fikri ise geçen hafta rakamlarını verdiğim Esenboğa Dış Hatlar geliş gidiş yolcu sayısı veriyor. Esenboğa’dan dış hat için giden gelen yolcu sayısı 2011 yılının ilk 10 ayı için bir milyon 110 bin kişi. Bunun büyük çoğunluğunu başkentte oturanlar oluştururken, gelen yabancı sayısındaki düşüklüğü siz hesaplayın.

SANKİ 17 YILDIR BAŞKASI YÖNETİYOR

İşte tüm bu veriler ve rakamlar ortadayken, Genç Turizmciler Derneği tarafından bu yıl JW Marriott Otel’de ikincisi düzenlenen “Turizmde Gençlik Ödülleri” töreninde “Turizme değer katanlar” dalında Melih Gökçek’e başarı plaketi verildi. Sonra da Gökçek, JW Marriott Otel’in sahibi Özdoğan ailesinin ferdi Ali Özdoğan’a ödül verdi. Yani ödülü hak eden Özdoğan’lar ile hak etmeyen belediye başkanı aynı karedeydi.
Gökçek de yaptığı teşekkür konuşmasında; nüfus yoğunluğu açısından Türkiye’nin ikinci büyük kenti olan Ankara’nın turizm açısından fakir illerden biri olduğunu söyledi. Dahası bu durumu ortadan kaldırmak için yaptıkları çalışmalarla Ankara’yı cazibe merkezlerinden biri haline getireceğini söyledi.
İnsan bu sözleri sarf ederken “Gülünç oluyorum mu?” diye bir düşünür. Tam 17 yıldır Ankara’yı başkası değil, bizzat Gökçek’in kendisi yönetiyor. Sizce bu sözleriyle turizm için hiçbir şey yapmadığını ifşa etmiş olmuyor mu? 17 yıldır bir şey yapmamışken, şimdi mi yapacak? Perşembenin gelişi Çarşambadan bellidir diye bir atasözümüz var, güldürmeyin bizi Sayın Gökçek!

TELEFERİK PROJESİ BAŞKASINA AİT

Söylediği başka sözler de var: “Turizm açısından neler yapabiliriz diye yoğun bir çalışma içindeyiz. İlk adımı inanç turizminde atarak Hacıbayram’ı yeniledik. Şimdi buraya gelen yerli turist sayısı dört kat arttı. Yüzüncü yıl, Anafartalar, Gümrük Tekel binalarını yıkıp dev bir meydan yapacağız. Hıdırlıktepe’de de tarih, bilim ve inanç merkezi kuracağız. Atatürk Orman Çiftliği’nde de iki yıl içinde hayvanat bahçesi ve temalı park yapacağız.“
Tam dört dönemdir seçilmek için vaat ettiği maddelere bakın, bu söyledikleri var da, inanç turizmi hariç bir katkısı var mı? Kalenin durumu ortada, Atatürk Orman Çiftliği’nin hali de. Bu arada geçenlerde bir proje daha söylemiş; Oran ile Kızılay arasında teleferik yapacağım demiş. Metroyu bir metre bile uzatamamış birinin bu sözleri pek inandırıcı gelmedi. Kaldı ki bu teleferik fikrini ilk ortaya atan kişi ise 1999 yılında DSP’den Çankaya Belediye Başkanlığı’na aday olan ama seçilemeyen Murat Güztoklusu. Seçim beyannamesinde “Havaray” başlığında bu projeyi anlatmış ve Melih Gökçek’in yeni telaffuz ettiği teleferiği tam 12 yıl önce söylemiş.

SAYIN ALAADİN YÜKSEL’E KÜÇÜK BİR NOT

Son bir not daha: Ankara Valisi Sayın Alaaddin Yüksel, Ankara turizmine yönelik eleştirilerime çok üzülüyormuş. Öncelikle bu hassasiyetinden dolayı kendisine teşekkür ederim. Geçen hafta da yazmıştım, kendisi gerek Antalya gibi daha önceki görev yerlerinde, gerekse Ankara’da çok başarılı işlere imza atıyor. Ankara turizmin gelişmesi için de çırpınıp, duruyor.
Sayın Yüksel’in bu gayretlerine ve yeterli olmasa da mesafe kat etmesine karşın, belediyeler kılını kıpırdatmıyor. Örneğin Alaaddin Bey, göreve gelişine kadar hiç söz edilmeyen turizme start vermek için kongreler düzenledi, toplantılar yaptı. Sayın Gökçek başta olmak üzere belediye başkanları kaçına katıldı ya da açılış konuşmasından sonra kaçında görüşleri dinledi. Sizi yormayım, ortada yoklar.
Sayın Valim siz olmasanız turizmden bile bahsetmeyecekler. Kısacası gayretlerinizi takdirle karşılıyor ve yeterli olmasa da mesafe kat etmenizi alkışlıyorum.
Yazarın Tüm Yazıları