Sandalda kesişen hayatlar

Güncelleme Tarihi:

Sandalda kesişen hayatlar
Oluşturulma Tarihi: Ocak 06, 1999 00:00

Haberin Devamı

Kırk yıldır İstanbul Kumkapı'da balıkçılık yapıyor Muharrem Güvener. Deniz ve balıkla geçen rutin hayatı, iki yıl önce Ukraynalı İngilizce öğretmeni Linda ile tanışınca değişmiş. Gerçi Linda şimdi ülkesine dönmüş ve geri dönmesi zor görünüyor, yine de Balıkçı Muharrem sahilde umutla onu bekliyor.

Muharrem Güvener, Kumkapılı emektar bir balıkçı. Hayatının 40 yılını Marmara Deniz'inde balık peşinde geçirmiş. Hayatının özeti şu: Varsa yoksa deniz. Ancak iki yıl önce bir yaz günü hayatının akışı birden değişmiş. Bir rastlantı sonucu Balıkçı Muharrem'le, çalışmak için Türkiye'ye gelen ama umduğunu bulamayan Ukraynalı Linda'nın yolları kesişmiş. Hayatlarını değiştiren bu rastlantıyı şöyle anlatıyor Muharrem:

‘‘Linda ile Kumkapı'da, deniz kenarında tanıştık. Bir köşede oturuyordu, düşünceliydi. Üzüntülü olduğu her halinden belliydi. Kendisini sandalıma davet ettim. İlk başta tereddüt etti, ama kötü niyetli olmadığımı anlayınca teklifimi kabul etti. Ona balık kızarttım. Oturduk, konuştuk...’’

Oğluyla geldiği Türkiye'de, bütün eşyasını ve parasını çaldırmış Linda. Bir süre parklarda yatıp kalkmış. Son kalan parasıyla da çocuğunu Ukrayna'ya göndermiş. Türkiye'deki yuvası ise Muharrem Güvener'in teknesi olmuş.

‘‘İşime de ortak ettim Linda'yı. Birlikte balığa çıkmaya başladık. Ben ondan hoşlandım o da benden.’’ Linda'nın kendisine alışmakta zorlanmadığını belirten Güvener, ‘‘Ben bir balıkçı olarak zor şartlar içinde yaşayan bir insanım. Linda bu hayata kısa sürede uyum sağladı. Küçücük sandal ona saray gibi geliyordu’’ diyor.

Çernobil faciası

İletişim kurmakta zorlanmadıklarını söyleyen Güvener şöyle sürdürüyor sözlerini: ‘‘O bana İngilizce öğretti, zaten İngilizce öğretmeniydi. Ben de ona Türkçe öğrettim. Çat pat anlaşıyorduk.’’

Doktor bir anne ile eski bir general babanın 42 yaşındaki kızı Linda, bir süre sonra Türkiye'de yaşamaya alışmış. Öyle ki sonunda hayatını Türkiye'de geçirmeye karar vermiş. ‘‘Başlangıçta Linda'yı Ukrayna'ya gönderme çabası içindeydik. Fakat maddi zorluklar nedeniyle onu yollama imkanım olmadı. Bugün bir uçak bileti almak çok zor. Pasaport çıkartmak da ayrı bir sorun. Bütün bu zorluklara rağmen gereken parayı hazırladım ve kendisini ülkesine yollamayı teklif ettim. Fakat o İstanbul'da kalmak istediğini söyledi.’’

Öyküleri bir gazetede yayımlandıktan sonra, yardımsever insanların maddi desteğiyle karşılaşmışlar. Böylece daha kolay ayakta durmayı başarmışlar. Tabii bu birliktelik çevrenin dikkatinden kaçmamış. ‘‘Dedikodu yapanlar oldu, teknesine kadın aldı, diye. Ama baktılar ki Linda kendi halinde yaşayıp gidiyor, dedikodudan vazgeçtiler. Yine de gören herkes dönüp bir daha bakıyordu tabii, bu kadın burada ne arıyor diye’’ diyor Güvener.

Kısa sürede aşka dönüşen ilişkileri, Linda'nın hasta oğlu için ülkesine dönmesiyle kesintiye uğramış. Linda, Çernobil'de radyasyona maruz kalan ve uzun süre hastanede yatan çocuğuna bakmak üzere yola çıkmış. Ülkesine dönüşü için gereken para yine yardımseverlerin katkılarıyla denkletirilmiş.

Altı ay sonra gelen mektup

Muharrem Güvener, Linda'dan ayrılalı altı ay olmuş. Linda giderken mutlaka yazacağını söylese de, uzun süre ses seda çıkmamış. İlk mektup ancak iki hafta önce eline geçmiş:

‘‘Uzun bir süre Linda'dan mektup gelmeyince içerlemeye başladım. Ayrılırken bana, Ukrayna'daki mallarını satıp Türkiye'ye geleceğini söylemiş, İstanbul'da birlikte yaşarız, demişti. Arayıp sormayınca çok üzüldüm, ama geç de olsa mektubu geldi. Ama haberler pek iyi değil. Mektupta maddi imkansızlıklar içinde olduğunu, dönmesinin çok zor olduğunu söylüyor.’’

Bir buçuk yıllık beraberlikten sonra yalnızlık ağır gelmiş Güvener'e, ‘‘Denize çıkmıyor, hep onu düşünüyordum. Yediğim ekmekte, içtiğim suda hep Linda vardı’’ diyor.

Balıkçı Muharrem'in iki sözünden biri Linda, ama biz biraz zorlanarak da olsa kendi öyküsünü de öğrendik. 1937 Üsküdar doğumlu Güvener, 50'li yıllarda Kumkapı'da balıkçılığa başlamış. Ancak sonra hastalanmış ve bir süre balıkçılığa ara verip terlikçilik yapmış. Zamanında spor salonu olarak kullanılan sinema salonlarında yağlı güreş yapmış, bir süre de Karagümrük Spor Kulübü'nde güreşmiş. Sonra sporu bırakıp balıkçılığa geri dönmüş.

Marmara’yı ihtiyarlattılar

‘‘İstanbul'da doğup büyüdüm ama bugün karaya çıkartsan, buralara ne olmuş diye şaşıp kalırım. Hayatımız denizde geçti yani. Denizden baktığınız zaman şehir egzos dumanı içinde; karalar artık yaşanmaz hale gelmiş.’’

Ama artık denizlerin de hali içler acısı, kirlilik üzüyor Muharrem Reis'i. ‘‘Marmara'yı ihtiyarlatıyorlar. Çok kısa bir zaman sonra çocuklar balık türlerini artık sadece kitaplarda görecekler. Eskiden böyle miydi? Boğaz'da çapariyi koyuverdiğimizde kandil kandil balık çıkardı. Anlayacağın çok balık vardı, balık yatak yapardı.’’

Ne kadar üzülse de Güvener'in balıktan umudu kesilmemiş. Ömrünün sonuna kadar balık peşinde dolaşacağını söylüyor. Bir de Linda'sına kavuşabilse.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!