Sanayi stratejisi ve yapısal tedbir atağı

DÜN Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün tarafından açıklanan “Türkiye Sanayi Stratejisi”nin genel olarak olumlu karşılandığını görüyoruz. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ile Türk İşadamları Derneği (TÜSİAD) Başkanları da bu yönde açıklamalar yapmışlar. Daha doğrusu, iki başkanın da bu strateji belgesinin “iyi bir başlangıç” olmasını temenni ettiklerini görüyoruz.

TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, artık sadece fabrika kurmanın yetmediğini, mevcut enerji ve kaynakların daha fazla katma değer için harcanması gerektiğini söylemiş.
Son yıllarda sanayinin, küresel ekonomiye hızla entegre olduğunu, ancak, bu entegrasyon belli bir stratejiden yoksun gerçekleştiği için, cari açığın hızla arttığını hatırlatan Hisarcıklıoğlu, 2010 yılının ilk 10 ayında sanayi yüzde 13 büyürken, enerji hariç ara malı ithalatındaki artışın yüzde 34’e ulaşmasını üretimdeki çarpıklığa bir örnek olarak göstermiş.
“Küreselleşme sizi kendisine uydurduğunda, bir nevi küreselleşme sürecine teslim olduğunuzda, böyle oluyor” diyen Hisarcıklıoğlu, sanayide artan ithalat bağımlılığının nedeninin, sanayici veya müteşebbis değil, eski yatırım teşvik sistemi olduğunun altını çizmiş.
Güney Kore’deki sanayileşme stratejisini başarılı örnek olarak gösteren TOBB Başkanı, “40 yıl önce ikimiz de ABD’nin kişi başına milli gelirinin yüzde 20’si düzeyindeydik. Bugün biz yüzde 25’deyiz. Kore ise yüzde 60 oldu. Bize 40 yılda 2 tur bindirdiler” demiş.
Hükümetten, tüm kamu kurumları ile birlikte, sanayi stratejisini, ülke gündeminde ön plana çıkarmasını, yapısal dönüşüm ve reform sürecinin ana unsuru yapmasını talep ettiklerini kaydeden Hisarcıklıoğlu, “Buna paralel olarak, vergi reformunu, eğitim reformunu, yargı reformunu, kamu yönetimi reformunu, firmalarımızın sağlıklı büyümelerini mümkün kılacak şekilde tasarlamalıyız” şeklinde konuşmuş.
STRATEJİ BELGESİ YETMİYOR
TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner de açıklanan sanayi strateji belgesini, geçmiş dönemlerdeki net katkısı belirsiz, teşvik ağırlıklı sanayi politikalarından uzaklaşan ve rekabetçi bir düzenin oluşturulması yönünde olumlu bir adım olarak değerlendirdiklerini kaydetmiş.
Türkiye’nin de önümüzdeki dönemde makroekonomik dengeleri gözetmek koşuluyla yüksek büyüme hedefinden taviz vermemesi gerektiğinin altını çizen Boyner, “Başarılı bir sanayi politikası eğitim ve teknolojiyi de kapsayan bu koşulları sağlayarak tüm sektörlerimizde üretkenliği ve verimliliği artıracak bir politika demeti anlamına geliyor” dedi.
Özel sektör yıllardır bu yapısal tedbirlerin yerine getirilmesi gerektiğini söylüyor ama 2007 yılından bu yana bu konuda somut hiçbir adım atılmış değil.
Son dönemde aşırı boyutlara varan cari açığın da etkisiyle, özellikle aramalı ithalatı ile ilgili tartışmalar da yoğunlaştı ama dün açıklanan belgede bu boyut eksik gibiydi.
Yanısıra, özel sektörün yapısal tedbir taleplerinin yine girilen ve uzun sürecek seçimler süreci nedeniyle, yine hayata geçemeye ceği endişesi taşıdığını da iyi biliyorum.
Umarım yeni belge bu konuda atılacak adımların ilkini oluşturur ama...
Hisarcıklıoğlu, yapısal tedbirlerle, cari açıkla, ithalatla ilgili benzer konuşmaları yıllardır yapıyor. Daha geçen gün ithalattaki büyük artışa dikkat çeken Hisarcıklıoğlu’na, TOBB yönetimindeyken aynı şeyleri söyleyen Bakan Zafer Çağlayan’ın şiddetle karşı çıktığını gördüm. Hatta “TOBB üyelerine söylesin ithalat yapmasınlar o zaman” bile demiş.
Bir yandan Sanayi Stratejisi açıklıyorsunuz, öte yandan bunları söyleyen bir bakana sahipsiniz. Bakanlar olaya böyle yaklaşırsa, Sanayi Strateji Belgesi açıklamanın yarattığı olumlu havayı, en baştan silmeye başlayacağınız bir gerçek...
Yazarın Tüm Yazıları