Ergenekon davasındaki "salon rezaleti"ni gördünüz... Eminim, bugün bütün köşe yazarları enine boyuna bu konuya değinecektir. Gelin ben size, bir başka "salon rezaleti"ni anlatayım.
*
Türkiye’nin gözü kulağı İstanbul’daki "salon"dayken, Ankara’da bir başka "salon"da, Türk Dil Kurultayı vardı...
Ve sözü, beş gün önce kaybettiğimiz Fazıl Hüsnü Dağlarca’ya getirdi...
"Türkçemizin abideleşmiş şairi, sadece şiir solumuş, Türkçe’nin zengin imkánlarıyla bu topraklarda nehir gibi akıp gitmiştir" dedi.
Sonra da, "Türk Dil Kurultayı’nın manasına uygun olarak, Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın Sanat isimli şiirini okumak istiyorum" diyerek, okudu:
"Yalnız senin gezdiğin bahçede açmaz çiçek... Bizim diyarımızda da bin bir baharı saklar... Kolumuzdan tutarak sen istersen bizi çek... İncinir düz caddede dağda gezen ayaklar."
*
Salon yıkıldı adeta...
Aralarında Cumhurbaşkanı ve Türk Dil Kurumu Başkanı’nın da bulunduğu davetliler dakikalarca ayakta alkışladı.