Sallayın hakeme

Sözüm sizlere, teknik direktörler ve yöneticiler. Sallayın ama sonra bir düşünün. ‘‘Takımdan kaçan milyonlarca dolar verilen o yabancıların sorumlusu da hakemler mi?’’ diye.

2 hakem mi, kamera mı?

ALİ Aydın nizami golü vermedi, herhalde göremedi. Görseydi verirdi. Maçın en önemli pozisyonu bu değil, 90+1'de Trabzon hücum ediyor, Ümit Özat bir faul yapıyor veya yapmıyor, Ali Aydın'dan düdük. Ve Ümit hışımla hakemin üstüne gidiyor, ‘‘Bunun neresi faul'' diye. Ey Ümit ben olsam gider Ali Aydın'ın elini öperdim, ‘‘Allah razı olsun, eğer doğrusunu yapsaydın, o seken top Trabzonsporlu oyuncunun önüne düştü ve gidip gol atabilirdi’’ derdim.

15 Mart'ta toplanacak international board'da çizgiyi geçti mi, geçmedi mi tartışması gündeme gelecek. Bir kısım üyeler her yarım sahada, iki yardımcı hakem olsun istiyor. ‘‘Birisi sadece çizgiye baksın’’ diyorlar. ‘‘Penaltıda da, o yine çizgiye baksın, diğeri ceza alanı ihlaline baksın’’ diyorlar. Ama bu uygulamaya geçilirse, bütün profesyonel ve amatör maçlarda uygulanması lazım. Çok pahalı bir yöntem. Duran iki yardımcıya belki de, 30 maçta bir meydana gelecek pozisyon için tonla para verilecek. İngiltere Premier Ligi yıllardır, FIFA'ya köşe gönderine monte edilecek, yani iki direği bir direk gibi görecek kamera sistemini öneriyor. Belki de işin en mantıklı çözümü bu. Yani orada pozisyon oldu mu, bir masa hakeme olacak ve on saniye sonra sana gol mü, değil mi işaretini yapacak.

FIFA bunu hep düşünüyor. Belki de kabul edebilir ama bundan sonra olacakları düşündüğü için bunu kabul etmiyor. Hani Özal'ın meşhur bir lafı var ya, ‘‘Anayasa bir defa delinirse, ne olur’’ diye. FIFA kameranın tadını buradan alınca, kulüpler bu sefer sahanın başka yerlerinde de ister diye çekiniyor.

Erman hedef göstermiş

BEŞ yıldır G.Saray takımı, hakem bir düdük çalınca 4'lü, 5'li presle aynen onun üzerine çullanıyor. Bu bir sonraki pozisyon için hazırlık amacı taşıyor. Şimdi bakıyorum, aynı olayı Beşiktaş yapmaya başladı. Bu şu demektir, Lucescu Galatasaray'da yaşadığı ve Türkiye'de başarılı olan bu baskı sistemini aynen Beşiktaş'ta uygulamaya geçirdi. Ama bakıyorum, şimdi iki takım da bu sistemle Türkiye'de hala başarılı oluyor. Ne dersiniz, sevgili hakem kardeşlerim. Seyredin kasetleri görürsünüz. Ya bir de Fenerbahçe bu sisteme geçerse, o zaman çıkar yine, ’’Erman hedef gösterdi‘‘ dersiniz. Evet bu çirkinlikleri hedef gösteriyorum arkadaş, bu da benim vazifem.

Önce düşünün sonra konuşun...

ANLAMAK mümkün değil. Hem hatalılar, hem de konuşabiliyorlar, yazabiliyorlar. Kardeşim, insan bir eleştiri yapıldığı zaman düşünmeli, doğruluk payı var mı, diye hesaplayıp, onu düzeltmeli.

Bakın yıllardır Şansal Büyüka ile beraber Maraton programı yapıyoruz. Şansal'ın bu program yapılırken, içerdeki özeleştirisi ve kontrolü insafsızdır. Hani mecazi manada diyorum, kodu mu oturtur. Zaman zaman da ben program ve görüntüler hakkında eleştiri yaparım. Çekimler eğer iyi değilse, bu çekimlere göre yorum yapılmaz diyerek, çekimi yapanı taca atarım.

Gol mü, aut mu?

En son hafta bile Trabzon frikik atıyor, top kaleye yöneldi, kaleci Oğuz ekranın soluna doğru uçarken, soldan sağa koca bir tüpgaz görüntüsü ortaya çıkıyor. Top nerede bilene aşkolsun. Gol mü, aut mu, korner mi? Ben bunu kendi televizyonumda çıkıp konuşabiliyorum. Çünkü orada benim için tüketicinin hakları önemli. Digitürk'te bunu yapan insan daha dikkatli olmalı. Ben aynısını TRT'de yapsam acaba ne yaparlar, merak ediyorum. İşte aradaki fark bu. Siz Avrupa'da bu yıl sadece ikisi kalan takımımızın arasındaki maça 2.lig yayın techizatıyla giderseniz, başınıza bunlar gelir. Biz bu cümleleri yaptığımız programda kullanmadık, TRT'nin adını ağzımıza almadık.

Ama bakıyorum, hiç konuşmaması gereken ve yazmaması gereken o maçın yorumcusu Ömer Üründül bize tenkit yazısı yazıyor, yazdırılıyor!.. Spor Programında Levent Özçelik bana sallıyor. Beyler, siz bu yayını atv, kanal D ve TGRT'de yapsanız, beni hiç ilgilendirmez ve sizin sorununuz olurdu. Ama o TRT benim verdiğim vergilerle sizleri çalıştırıyor. Kiminiz para alarak çalışırsınız, kiminiz para vererek, o beni ilgilendirmez. Ama benim elektrik faturalarımdan bile yüksek miktarda vergi kesilen bir kurumu ben eleştiririm arkadaş. Ama ne zamana kadar, sizler şapkayı önünüze koyup, susup, ‘‘Evet hata yaptık, doğruyu gördük’’ diyene kadar.

Hakemlik yaparken, TRT'ye pozisyon görmek için çağrılırdım, gitmezdim. Çünkü benim sizden faydalanacak halim yoktu, ancak siz benden faydalanırsınız, öyle değil mi Levent.

Çoğunda emeğim var

TRT spikerlerine gelip kurs verdim. Çoğunda emeğim var. Dünya Kupası'nda görev yaptım, beş kuruş da almadım. Helal olsun, yine olsa yine yaparım. Ama lütfen artık kabuğunuzu yırtıp çıkın. Konuşurken ve yazmadan önce de bir düşünün.
Yazarın Tüm Yazıları