Salı’ yı sallıyoruz arkadaşlar.

Hem de öyle böyle değil.

Sırada, okurlardan gözyaşartıcı bomba etkisi yapabilen yorumları bulabilir, haklarında düşünebilir, bazen orta yerinizden çatlayıp ekrana bakakalabilirsiniz...

Haberin Devamı

Benden söylemesi, sizden düşünmesi.

 

Düşünmek bedava nasıl olsa.

 

Lütfen deneyiniz.

 

Yonca

“Kalburcu”

 

**********************

 

T. Köksal

 

40 kişilik erkek mevcutlu sınıfta, 2000 erkek ve 10-15 kız mevcutlu bir liseden mezunum.

 

Mezun olduktan sonra uzun bir süre, karşı cinsiyete hep mesafeli, ürkek ve utangaç oldum.

 

Haberin Devamı

Belki 1,5 ya da 2 senedir aynı ortamda kadınlarla rahatlıkla kalabiliyor, hiç çekinmeden konuşabiliyorum.

 

Meslek liselerinden mezun olan çok sayıda “çocuğun” sosyal cinselliği kuytularda, kendi içinde bastırarak yaşayan ve ruhunun tamiri zor olan durumuna parmak basmışsınız.

 

"Ne yapalim? Meslek liseslerini mi kapatalım?" diyebilirsiniz, öyle bir imkanımız elbette yok.

 

Ama ergenlik dönemini tamamlamış askerlere bile “aile planlaması ve sağlıklı üreme” adı altında eğitim verilir acemilik döneminde.

 

Ergenlik döneminde ailesinden uzak, karşı cinsiyetten soyutlanmış, cinselliği abuk subuk dergilerden, internetten öğrenen “çocuklara” bu kadarı da verilmezse, siz bunları yazarsınız, ben de hemcinslerime küfretmeye devam ederim.

 

Üstelik böylece türbanın önemsiz önemi artar ve ha bire yobazlığa bürünürüz.

 

Yazıklar olsun bize.

 

Kahroluyorum.

 

Haberin Devamı

***

 

E. Ülger

 

İnanın ben de sizin kadar üzülüyorum. Oysa Kurtuluş Savaşı sırasında bu insanlar el ele, yan yana, hatta kucak kucağa o topraklarda yattılar.

 

Genç kızlarımızın, analarımızın, kardeşlerimizin hiçbirine el sürülmedi.

 

Diyeceksiniz ki o savaştı.

 

Rezilliğin ve utanmazlığın savaş veya sulh hali yoktur. Şayet bir insan rezilse savaşta da barışta da rezildir.

 

Kültürü sıfırlanmış toplumun bazı kesimlerinden duyar gibiyim: "Yılbaşı gecesi o tacize uğrayan kızların orada ne işi vardı" diyenleri.

 

İşte üstesinden gelinmesi gereken bence bu kafa.

 

***

 

R. Aksarı

 

Bu kadınların, senede bir gün kutlanan yılbaşında, içkinin sular gibi içildigi zamanda Taksim’ de işleri neydi?

Haberin Devamı

 

***

 

E. Kara

 

Kadınlarımız hem çalışıyor, hem iyi bir anne olmak için kendilerini parçalıyor, hem iyi bir eş ve ev hanımı olarak mükemmeli yakalama çabasında, hamileyken bile karnı burnunda koştura koştura işe gidiyor.

 

Bir de ekstradan namusunu korumak için mücadele veriyor, hem de heryer de...

 

İş ortamında bile!

 

***

 

İ. Yalçın

 

O kızlar amaçlarına ulaştı.

 

Herkes gecenin belli saatinde, şehirlerin belli yerlerinde dolaşılmayacağını bilir.

 

O kadınlar mı bilmiyordu?

 

Paris’ te, New York’ ta o yerlere kadınların gitme sebebi bellidir. Polis müdahele etmez oralara.

 

50 kişi değil şuçlu olan, biziz.

 

Türk örf adetlerini bırakıp Avrupayi hayata özenen, bu ülkeyi soyan insanları iktidar yapan, onlara yalakalık yapan medya ve iş dünyası sorumlu.

Haberin Devamı

 

***

 

A. Güngör

 

Yazınızı malesef kıymetli vaktimi ayırıp okuma hatasında bulundum. Gazetenizin tipik edasıyla, konuyu yine müslümanlara bağlamanız, o insanımsı elemanların yaptıklarını toplumumuzda kadın-erkek arasında mesafe olmasıyla bağdaştırmanız, tam bir kara cehalet örneği.

 

Bunlar islami terbiyeden yoksun, bir kadına nasıl davranılması gerektiğini bilmeyen, eğitim ve ahlak seviyesi sıfırın altında seyreden bireylerin münferit olaylarıdır.

 

Lütfen islam düşmanlığınızı olur olmaz konularda gösterip kendinizi gülünç ve acınacak hale düşürmeyin. En azından, buna benzer yazılar yazmadan önce, zahmet edip kendi gazeteniz dışında kaynaklardan faydalanarak islamiyet' in kadına ve kadın-erkek ilişkisine bakış açısını öğrenmeyi deneyin.

Haberin Devamı

 

***

 

Ali G.

 

Kuran’ da en çok ilave yapılan konu, kadınlarla ilgili olanlardır. Uydurma hadisler yazılmıştır. Kadını köleden beter yapan, kadının erkek egemen toplumda sadece ev işinde ve cinsellikte kullanılmasını, hiçbir alanda kadına hak tanınmamasını savunan izahlar, toplum nezdinde kabul görsünler diye uydurma hadislere ve mezhep izahlarına dayandırılmış ve bu bakış açısı topluma din diye yutturulmaya çalışılmıştır.

 

Dindar kadınların birçoğu Kuran' ın islam' ı ile bu uydurmaları ayırt edemedikleri için, Allah' ın rızasını umarak bu uydurmalara göre yaşamaya çalışmış, kendilerini gelenekçi erkeklerin sınırlarını çizdiği kapkara bir dünyada bulmuşlardır.

 

Bu uydurmaların yapılışındaki en temel hedef, kadının erkeğine kayıtsız, şartsız itaatini sağlamak olmuştur. Uydurma hadislerle kadının erkeğe her konuda itaati farzlaştırılmış ve bir ibadet gibi sunulmuştur.

“Eğer bir kimsenin bir kimseye secde etmesini emretseydim, erkeklerin kadınlar üzerinde olan haklarından dolayı kadınların erkeklere secde etmelerini emrederdim”*

(*Tirmizi, rada, 10/1159; ebu davud, nikah 40/2140 ahmed b. Hanbel, müsned vı, 76; ibn mace, nikah 4/1852)

 

***

S. Çölgeçen

 

Bu olaylar Türkiye' ye ve Türk erkeğine öz bir davranış biçimi değildir.

 

Erkek doğası itibarıyla cinsel olarak daha çabuk uyarılan ve uyarıldığında doğru düşünme kabiliyetini anlık kaybedebilen bir canlıdır. Kadınlar bunu iç güdüsel olarak ya da deneyimlerine dayanarak bilir, bilmelidir.

 

Kendini bilen kadın, bu tip çirkin saldırılara maruz kalmamak için dikkatli davranır.

 

Tacizin önüne iki şekilde geçilir;

 

Bazı kanunları ciddi bir biçimde değiştirerek.

Erkeğin doğası hakkında pek bir fikire sahip olmayan genç ya da saf bayan arkadaşlarınızı erkekler konusunda daha iyi bir biçimde bilinçlendirerek.

 

Bizden utanmayınız, eğer istediğiniz gibi cinsel duygularımızı her şart altında bile durdurabilseydik, bu sefer kadınlar erkekleri baştan çıkarabilmek ve üreyebilmek için ne yapacaklarını şaşırırlardı.

 

***

 

A. Doğaner

 

Hollanda’ da kendi eşine yasaklar koyan adam, dışarıda başkalarına sarkar. Türkiye’ deki toplumsal ve siyasal değişiklikler, buradakileri de her konuda radikalleşitiriyor.

 

Terbiyesizleştiriyor.

Hollandalı eşlerimizle gittiğimiz Türk restoranında, eşimize garsonlar bile sözlü taciz de bulunuyor.

 

Utanıyorum hemcinslerimden.

 

***

 

Bu suç, sadece adi bir suç.


Dikkat edin, bu adamlar tacizi herhangi bir kadına karşı işle(ye)miyorlar.

 

Turistlere, yani normal şartlarda, kendini koruması oldukça zor olan insanlara karşı işleyebiliyorlar şerefsiz suçlarını.

 

Yaptıkları "mertlik" kavramıyla eş anlamlı da olan erkekçe bir tutum olmadığı gibi "kahpece!" .
 

Unutmayın ki o erkek müsvettelerini de kadınlar yetiştirdi. Ben ne yazık ki erkeklerin kadınlara bakış açısı da dahil olmak üzere asıl kural koyucuların (yazısız ve fakat her an tıkır tıkır işleyen kuralları kastediyorum) kadınlar olduğunu düşünüyorum.

 

Hem cinsel taciz bazı kadınların da kendilerine uygun ve özgü yanlarıyla pekala uyguladıkları (genellikle psikolojik oluyor) bir şey ve seyrek de olmadığını söyleyebilirim.


Siz "güçlü kadınlar", "inandığınız zaman çok şeyler yapabiliyor " da olsanız, unutmayın ki bu mücadelede asla yalnız değilsiniz ve öyle kızıp küsüp "mıy mıy etmeniz" kabuğunuza çekilmeniz, elmanın diğer yarısına veryansın etmeniz gerekmiyor.


Her iki cinsin birlikte ve onurlu mücadelelerinin toplamına ben “Hayat” diyorum.

Sadece "inanan kadınların istediklerini yapabileceklerine" inandığınız gibi yürekli ve onurlu erkeklerin de var olduğuna ve sevdikleri kadınları ile birlikte, onurlu insanlık mücadelesi verebileceklerine de inanabilmeniz dilekleriyle.


İ. Tüzün

"Sadece İnsan!"

 

***

 

Sensin Nataşa!

 

“Yabancı uyruklu kadınların Türkiye' ye ne amaçla geldikleri bilinen bir gerçektir.”

 

Bu cümle bir rus kadına tecavüz edildiği iddiası ile açılan ceza davasında, kararın gerekçesinde yazılmış.

 

“Tecavüz davasında şaşırtan gerekçe” başlıklı haberi, Milliyet’ in 12 Aralık 2007 tarihli sayısında okudum.

 

“Türk’ ten karını koru!” Bir rus atasözü. Nataşa lakabını takıp “Kaç para?” diye aşağıladığımız kadınlar, önceki yıl moda olan bir şarkı ile Türk erkeklerine gereken yanıtı veriyorlar: “Sam tı Natasha!” yani “Sensin Nataşa!”

 

D. Arkadaş

 

***

 

A. Bilge

 

Polislerimize, asayişle uğraşan birimlere bayan polis katılması ve “Turist kadın seks için geliyor” zihniyetinin değişmesi çok önemli.

 

Avustralya’ nın Türkiye’ yi “Tehlikeli ve mecbur olmadıkça gidilmemesi gereken ülke” sınıfına koyduğunu biliyor muydunuz?

  

***

 

B. Güven

 

Bu adamlar suçlu değil ki.

 

Bu sapıkları yetiştiren, yaratan kültür suçlu.

 

Bunları cezalandırdınız diyelim, geri kalan milyonlarcası ne olacak?

 

Aklıyla hareket edemeyen bir toplumun kadına değer vermesi beklenemez.

 

***

 

D. Kutlu

 

Çırılçıplak protesto mu edersiniz ya da seks grevine mi gidersiniz bilemem; ama ne yapacaksanız yapın.

 

Özgür ve gelişmiş bir toplum, kadınların özgürleşmesinden geçer.

 

***

 

T. Çeviker

 

60 yaşındayım, 37 yıldır Avusturalya’ da yaşıyorum. Burada kızlar yarı çıplak gezer kimse dönüp bakmaz.

 

Türk erkeğinin işine geliyor kadınını, anasını ikinci plana itmek.

 

Çarpışın ve meydanı magandalara bırakmayın. Kendiniz için olmasa, kızlarınızı düşünerek çarpışın.

 

*** 

A. Vesek

 

Preoptalmus balığına guatr hormonu verdiğinizde kurbağa olup karada yaşamaya başlar. 1 milyon yıllık evrimi 1 günde atlar.

 

Yani gelişme dediğiniz şey, hastalıklı bir hormon sayesinde de olabilir.

 

İnsan, bağırsağı evrimle kör bağırsak haline getirdi. İnsan beyni de cinsel açlık ve bastırılmışlıkla kör beyin haline gelme ile karşı karşıyadır.

 

Hastalıklı hormonumuzu nasıl bulacağımıza dair bir öneriniz var mı?

 

***

 

H. Aksu

 

Bu provokasyona bodoslama atlamışsın!

 

Yıllardır Türkiye’ de yaşıyorsun, hiç sokak ortasında kalçanda erkek eli gördün mü?

 

Hele yanında bir erkek varken birileri memelerini elledi mi?

 

Ben bu güne kadar böyle bir olaya şahit olmadım.

  

Hele tursitlere bizim erkeklerimiz çok büyük saygı sevgi gösterir.

   

***

 

Oya.

 

Sadece turistler tacize uğruyormuş gibi bir izlenim var.

 

Ben de o yılbaşı taciz mağdurlarındanım.

 

Türküm, Türkiye' de yaşıyorum.

 

3 - 4 yıl önce bir kaç arkadaş taksimde bir bara eğlenmeye gittik. Gece 1:30 gibi 3 bayan arkadaş eve gitmek için bardan ayrıldık.

 

Koyu renk pantolonlar, üzerimizde mantolar...

 

Çirkin bir genellleme vardır ya; “Üzerinizde ne vardı, tahrik etmiş olabilirsiniz” olayı...

 

Bir grup manyağın ortasına düştük, yürümemize müsade etmediler, bir ara arkadaşımı adamın birinin kucağından aldım tokatlıyarak. Sağa sola bağırıp tokat yumruk tekme atarak o hengameden çıktık.

 

Arabamıza nasıl gittiğimizi bilmiyorum. Maalesef ne yardım eden, ne de ses çıkaran oldu. Biz zaten onların gözünde hakedenlerdik.

 

Toplumda ciddi bir ayrım oluştu.

 

Gidip şikayet etseniz de görüyorsunuz yapılanları. “Hakettiniz kadın başınıza Taksim’ de ne işiniz vardı?” oluyor.

 

Ben her geçen gün bu ülkede yaşamaktan korkuyorum, giyim kuşamım yüzünden sözlü bile olsa tacize uğramaya tahammül edemiyorum!

 

Türkiye’ deki kadınlar da bu çirkin tacize maruz, sadece turistler değil!

 

***

 

A. Çiğdem

 

Kendilerini cinsel obje olarak gösterip bundan maddi menfaat sağlayan kadınların bunda suçu olduğunu belirtmenizi, sizin gibi aydın birisinden beklerdim.
 

***

 

B. Ersoy

 

Böyle kanunları yapan şerefsizlerin yaptığı şerefsizlikten faydalanan şerefsizlerin şerefsizliğinden başka birşey değil.

 

***


S. Ok

 

Cinselliği “ayıp” gören ve öyle yetiştirilen kadınların çocuk yetiştirmesinden ne beklenir?

 
***

 

E. Güzel

 

Sizce sorun doyumsuzluk olabilir mi?

 

Bu gezegende herşeyin fazlasını isteyen tek hayvan, insandır.

 

Taciz suç olduğu kadar, tahrik de bir suçtur. Yanlışlık varsa bu, aç gölülüğün sonucudur.

 

Sapıklığın kadını erkeği yoktur.

 

Ekranlarımız sosyetik fahişelerle doluyken, kalkıp sıradan insan tabakasını yerden yere vuruyorsunuz.

 

Kusura bakmayın Hanımefendi, ben sizin aklınızdan zorunuz olduğunu düşünüyorum.

 

Sizin yaptığınız tek taraflı habercilik. Yapana değil, yaptırana bakın.

 

***

 

A. Gökçay

 

Kız çocukları ikinci planda büyütülmüşse, erkek egemenliğini kadınlarımız kabullenmişse, kızlık zarı halen tabu olarak kabul görülüyorsa (esneklik bile ihanet sayılabiliyorsa), toplumumuz cahilse, ergenlik döneminde sevdiğinin elini bile tutamamışsa yurdumun erkeği ...

  

Laf da atar, pandik de atar, ağzından salya da akar!

 

Bugünü kaybedebiliriz; ama yarın için ümidimizi yitirmiyelim, ne dersiniz?

 

***

 

F. Bozkurt

 

Elimde olsa, Fazıl Say’ dan önce ben terk edeceğim.

 

Bu insanların bunları yapmaya gereksinim duymamaları için neler yapılmalı?

 

***

 

İsimsiz

 

Sadece liselere bakın; kızların okul eteklerine bakın ve neden diye sorun kendinize cevap yine bence kadınlarda saklıdır.
 
Erkek de kas gücü, kadında ise akıl gücü var.

 

Erkeklerin hoşuna giden dişiliğinizi kullandığınız gibi, aklınızı da kullanmanızı söylüyorum.

 

Siz sarışın olmaya devam ettikçe bunların olması biraz normal.

 

Kapalı giyinin ya da kara çarşafa bürünün demiyorum; ama sarışınlıktan çıkıp akıllı esmer bayan gibi giyinseniz ve hareket etseniz bunlar belki olmaz.
  
Eğer ki düşüncelerimde hakaret buluyorsanız sizden özür dilerim. Amacım sizi incitmek değil, sadece Türkiye gerçeğini kendi bakış açımla yorumladım o kadar.  
 
***

 

A. Dinçel

 

Bir kampanya başlatılmalı. Kampanyalar ve yapılan reklamlar insanları en azından biraz daha düşündürür.

 

***

 

M. Özçiçek

 

Türk toplumunun “Kadın-erkek gerginliğinin nedenleri” üzerine bir yazı yazsak.

 

Böylece Fransızların, İtalyanların, Hollandalıların neden peynir, ekmek, şarap, dans içinde yaşıyor olduklarının yanıtını, “Din ve Genetik Yapı” dahilinde konuşuyor olabiliriz.

 

Kadın ve erkeğin birbirinden ayrı, birbirine düşman yaratıklar olarak yetiştirilme nedenlerini konuşmalı ve bilmeli mi?

 

***

 

C. B. Özdaryal

 

Malesef kadınlar arasında var olan çekişme, hırs ve iktidar savaşları dolayısıyla, kadınlar hiç bir zaman toplu harekette bulunamamışlardır.

 

Bu tarz bir olaydan sonra bile kadınlar umarsızca "kadın kendi kaşınmıştır" ya da "kuyruk sallamasa adam da onu taciz etmezdi" gibi hemcinsinin zor durumundan zevk alır bir hale bürünebiliyorlar.

 

Ha her türlü ahlaksızlığı yapmayı kendilerine hak gören erkekleri ve insanları, emin olun, anlatarak, yazarak eğitemezsiniz.

 

Zaten okuduğunu anlamaz, empati nedir bilmez, o yüzden ona en büyük ceza belki de ellerini kollarını bağlayıp gözlerinin önünde onların analarını, bacılarını taciz etmek olur... Ama bu da pek parlak bir fikir sayılmaz çünkü taciz edilen yine kadın oluyor.

 

Neyse, ben çıkamadım işin içinden, size de kolay gelsin.

 

***

 

Ş. Başeğmez

 

Peki ya medyanın haber alma pahasına o kadar süre emniyeti bilgilendirmemesi ?

 

Orada belki beş tane kamera var. Sadece haber yakalamanın verdiği hazdı gördüğüm.

 

Almanya’ da benim eşim geceyarısı rahatlıkla dışarıya çıkabilir.

 

Ne laf atan, ne taciz eden olmaz.

 

 

***

 

M. Şimşek

 

Bir cümlenize çok takılıp kaldım: ''Seks grevi''...

 

Siz toplumun her kesimine hitap etmektesiniz. Olaya böyle yaklaşmanız toplumda refleks yaratarak, aile içi sorunları beraberinde nüksettirebilir.

 

Kadın ve erkeğin en rahat birliktelik ve iç içelik yaşağıdığı günümüz batı toplumlarında da aynı sapıklıkların cereyan ettiği sizce de malum değil midir?

 

Burada önemli olan, insanların belirli ahlaki değerlere göre yetiştirilmesi ve toplumsal ahlak normlarının gerekirse yasa-kanun yoluyla da desteklenmesi gerektiği düşüncesindeyim.

 

***

 

E. Kurtuluş

 

Biz haremlik selamlık olduğumuz sürece, sanırım ve maalesef, bu tür iğrenç durumlarla karşılaşmaya devam edeceğiz.

 

Bir de ceza sistemimiz bu kadar aciz kaldığı sürece bu görüntüler devam edecektir.

 

***

 

M. Güvenç

 

Utanıyorum.

 

Bir oğlum var, en azından bunlara benzememesi için elimden geleni yapacağım yetiştirirken.

 

Çünkü biz çocuk yetiştirmiyoruz, sadece besliyoruz.

 

***

 

Ö. Özbaşı


Türk kadını, Türk erkeğinin en az 50 yıl önünde gidiyor bence.

 

Evet benim hayalim bu;


Bayan Cumhurbaşkanı
Bayan Başbakan
Bayan Meclis Başkanı
Bayan Bakanlar
ve

Tamamı bayanlardan oluşan 550 kişilik bir meclis tablosu.

Danışmanları bile bayan olmalı.

Türkiye çağ atlar, çağ.

***

 

M. Kösekahyaoğlu

 

Sanki Türkiye’ nin tüm sorunları bitti de, yılbaşında bir bu kıza yapılan kaldı!

 

Yine gündem değiştirme çabası!

 

Yapılanları tasvip etmem; ama gösterilen aşırı tepkiyi de yersiz buluyorum. Her toplumda var bunlar.

 

Bir kız çoçuğu babası olarak şunu da sormalıyız diyorum. Ne işi vardı kızın orada tek başına o saatte?

 

Hindistan’da iki ay kaldım. Kızlara bakmaktan bile çekindim. Çünkü beni uyardılar o toplum hakkında. Nitekim ben orada iken öpüşen iki yabancı turisti adamlar sınırdışı etti. Kuralları ve toplumun gelenek göreneklerini göz önüne alacaksınız.

 

Özetle, abartıyı bırakın ve feministce yaklaşımla bu tür sorunlar çözülmez bunu bilin.

 

Olmuşsa olmuş. Yapan cezasını görür. Ceza az ise değiştirirsin kanunu olay biter gider.

 

***

 

M. Güleç

 

Sizce erkeklere sapık gözüyle bakan, onları bu doğrultuda yönlendiren kadınların suçu yok mu?

 

Ülkemizde erkek olduğum için elimi sıkmayan, saçını göstermeyen, benimle konuşmayan kadınlar var.

 

***

 

A. Gilroy

 

Türkiye’ de annelerin oğullarını çok şımarttığını düşünüyorum. “Görmemişin oğlu olmuş, çekmiş pipisini koparmış” durumu.

 

Anneler oğullarına öyle bir “özel muamele” yapıyor ki, adamlar da kendilerini birşey zannediyorlar. Annelerin gerçek bir kadın sayılması için, oğlan doğurması gerekiyor ya!

 

Asıl sorun burada.

 

Tabi bunların hiç birisi tacizi doğrulamaz. Olsa olsa, şımarıklık, sorumsuzluk, egoistlik sonuçları olabilir.

 

Tacizin bir bahanesi olamaz.

 

***

 

O. Donuk

 

Yazınızı köpeklerle başlayıp köpeklerle bitirmişsiniz.

 

Ben bu konuyla köpeklerin bir alakası olduğuna inanmıyorum.

 

Onarın içgüdüleri efsanedir. Depremde insan kurtarırılar, cinayet çözerler, kanser hastalığı teşhisinde yardımcı olurlar...

 

Ben sevgili köpeklerin, bu magandalara eş örnek verilmesinden son derece üzüntü duydum.

 

Bu çeşit yazılar, zaten toplumda var olmayan hayvan sevgisini iyice köreltecek.

 

***

 

N. Canşen

 

Eğitim sisteminden, bürokrasiden, politikadan, yargıdan, medyadan utanıyorum daha çok.

 

Bu gençlere yeterli ve gerekli eğitimi veremeyen; cezaları, engellensin diye değil de, sanki daha çok suç işlensin şeklinde düzenleyen, rüşvet ve iltimas çarkına açık yargıyı düzeltemeyen, sadece cebini düşünen sürüler yetiştiren bu sistemden utanıyorum daha çok.

 

Kadını daha çok tüketilecek bir cinsel obje olarak sunan, "seksi kadın ikonları" sunan, tüm kadınlara bu ikonlara özenme hedefi gösteren medyadan utanıyorum.

 

Bu kötü gidişi durdurmaya yönelik etkili bir girişimde bulunamayışım nedeniyle kendimden utanıyorum.

  

İnsanın da bir kullanma kılavuzu var "insanın üreticisi" tarafından hazırlanmış bir kullanma kılavuzu.

 

İncelemenizi önereceğim.

 

O kılavuzun adı Kur'an.

 

***

 

E. Atakan

 

Sizce bu hayvanın sosyal öğretilerinin dayanağı medeniyet mi, yoksa dine dayalı yobazlık, softalık öğretileri midir?

Kadın birey midir ,sahip olunan mal mıdır? Bunu toplumumuza sindirten medeni yasalar mıdır,dini yasalar mıdır?
 
Bunu tartışmaya açabilecek yürek var mı sizce?

 

Hiç kimse yapamaz.

Kimse suya sabuna dokunmadan, “bana dokunmayan yılan bin yaşasın” diyerek, “benden sonrası tufan” anlayışıyla davranma hakkına sahip değil.

***

 

S. Çevik

 

Konuşamadığım insanlarla nasıl kardeş olurum.

 

Dünyanın hiçbir yerinde kadınlar ve erkeklerin ayrı ayrı oturduğu lokantalar kafeler yok. Bu sadece, Arap ülkelerinde ve bizde var. Biz kendi içinde bölünmüş bir toplumuz.

 

Hiç bir yere uyum sağlayamıyoruz.

 

İnsan kendi toplumundan korkar mı?

 

***

 

M. Sağlam

 

"Bir toplumda kadın ve erkek ne kadar ayrı düşerse, o toplumda kadın da erkek de o kadar sapıklaşıyor."

  

Şöyle yazılırsa, bir özdeyiş olarak tarihe geçer sanıyorum:

"Toplum hayatında kadın ve erkek ne kadar ayrışırsa, o kadar sapıklaşır".

 

Ve çook haklısınız. Ama tamamen değil.

 

Şöyle ki:

 

1985 yılında kardeşime Londra' dan yazdığım bir mektupta:Türkiye'nin kalkınması "kızlık zarı"  ile doğru orantılıdır." demişim.

 

Çünkü oraya ele ele yürümenin yasaklandığı bir toplumdan çıkarak gitmiştim.

 

Buna karşın batı' da, millet ergenlik çağına girer girmez cinsel özgürlüğünü yaşıyordu. Çünkü zaten elele, iç içe birlikte büyüyordu erkek ve kız çocukları.

 

Yıllar geçti...

 

İnsan bir ülkede 5-6 yıl yaşamaksızın oradaki toplumsal yaşamın kodlarını ve temellerini pek çözemiyor.

 

Aradan 5 yıl geçince anladım ki, aşırı cinsel özgürlük de epeyce sapıklık yaratıyor.

 

Bunun ortasını bulan bir toplum var mı, bilemiyorum.

 

Veya ortası nedir?

 

Standardı nedir?

 

Normali nedir?

 

Bunlara kim karar verecek?

 

Batı'nın değerleri islam' a uymuyor, islam' ın değerleri batı' ya uymuyor.

 

Açmaz veya benim sözcükle "çözümbozar" burada sanıyorum.

Yazarın Tüm Yazıları