Saldırının hedefinde kim var?

1 Mart tezkeresi sonrası İstanbul’da gerçekleştirilen bombalamalardan sonra bu defa Ankara’da kanlı bir eylem gerçekleştirildi.

Haberin Devamı

Eylemin zamanlaması, yeri ve yapılış biçimi oldukça dikkat çekici. Eylemin profesyonelce yapılması, gözlerin Ortadoğu’ya çevrilmesine neden oluyor.

Ankara’da ABD Büyükelçiliği’ne yapılan saldırının çoklu mesajı var.

İsrail savaş uçaklarının Suriye’yi vurmasından ve Patriot füze bataryalarının konuşlandırılmasından iki gün sonra gerçekleşmesi olaya yeni boyutlar ekliyor.

Bunun yanında hedefin doğrudan Türkiye değil de ABD Büyükelçiliği’nin seçilmesi ise bir anlamda ABD üzerinden Türkiye’ye mesaj veriyor...

EYLEMİN MESAJI NE?

Bombalamayı yapanların hedefi Türkiye.

Ancak eylemi yapanlar mesajlarını ABD üzerinden verdiler.

Türkiye’nin Suriye konusundaki angajmanları onu Suriye ve İran cephesi için doğrudan hasım haline getirirken; en son Patriot füze bataryalarının getirilmesi Esad rejimi için sürecin hızlanması anlamına geliyordu.

ABD Büyükelçiliği üzerinden Türkiye’ye, ‘İstersek biz de sizi merkezinizde vurabiliriz’ kanlı mesajı veriliyor.

Haberin Devamı

KİM YAPTI?

Eylemi kim yaptı sorusu kadar neden yapıldığı ve kimin işine yarayacağı sorularının sorulması gerekiyor...

Türkiye’de şimdiye kadar gerçekleştirilen canlı bomba eylemleri PKK tarafından yapıldı.

Ancak İmralı sürecinin devam ettiği bir dönemde PKK’nın böyle bir eylem yapması zor.

Eylemin DHKP-C operasyonları sonrasına rastlaması bu örgütle bir bağlantısının olup olmadığının sorgulanmasına neden olurken DHKP-C’nin son operasyonla eylem kapasitesinin önemli ölçüde azaltıldığı biliniyor.

Tezkere sürecinde gerçekleşen bombalamalar El Kaide ile bağlantıları da bunlar henüz ispatlanmış değil.

Suriye’de Türkiye ile aynı pozisyonda duran El Kaidenin bu eylemi gerçekleştirmesi çok anlamlı görünmüyor.

Geriye Suriye –İran cephesi kalıyor... Türkiye’ye ‘biz güvende değilsek sen de güvende değilsin’ mesajı verilmeye çalışılıyor..

GÜVENLİK ZAAFI VAR MI?

Eylemin, Başbakanlığa üç yüz metre  mesafede gündüz gerçekleştirilmesi güvenlik zaafı var mı sorularını gündeme getiriyor.

Aynı yere dört yüz metre mesafedeki Kumrular sokak eyleminde de çok sayıda insan hayatını kaybetmişti..

Uzmanlar kendini öldürmek isteyen bir kimseye karşı önlem alınmasının oldukça zor olduğunu belirtirken asıl sorunun bu kişinin buraya nasıl gelebildiği noktasında düğümleniyor.

Türkiye’nin her hal ve şartta bir oldu bittiye fırsat vermeden serinkanlı ve devlet aklıyla hareket etmesi gerekiyor...

 

Yazarın Tüm Yazıları