Sahi, kimdi o Turgut?

Emin ÇÖLAŞAN
Haberin Devamı

Bugün 5. ölüm yıldönümü. Öldüğü gün, yani 17 Nisan 1993 günü, bu köşede çıkan yazımın başlığı ‘‘Kim Bu Turgut?’’ idi. O yazıda, çok sağlam kaynaklardan aldığım bir bilgiyi açıklıyordum.

Otoyol müteahhidi olan büyük firmalar arasında yaklaşık 80 milyon dolarlık bir alacak verecek ihtilafı çıkmıştı. Firmalar mahkemeye düşüp ele güne karşı rezil olmaktansa, sorunu anlaşma yoluyla çözmeye karar verdiler. Hepinizin tanıdığı ünlü bazı isimlere, Ankara'nın lüks otellerinden birinde racon kestirdiler. Yani o ünlü kişiler, bir anlamda hakemlik yaptı.

Otelin bir katı kapatılmıştı. Toplantıya birkaç otoyolcu holdingin patronları ve üst düzey yetkilileri ile racon kesecek olanlar katıldı.

Hesaplar ortaya döküldü, saatlerce tek tek karşılaştırma yapıldı. Ortada ilginç bir rakam vardı. Toplantıda geçen sözleri, şimdi tam 5 yıl önceki yazımdan size bir kez daha iletiyorum:

‘‘Turgut'a rüşvet olarak 12 milyon dolar verildi kardeşim. Para yurtdışı hesaplarına yattı. Dışarıda ödendi zaten. İhtilafın bir bölümü de bu rüşvetten çıkıyor.

Bu konuşmaların bandını dinleyince vallahi ben de merak ettim. ANAP döneminde otoyol ihalelerinde 12 milyon dolar rüşveti cukkalayan Turgut isimli şahıs acaba kimdir? Minik Kuş'a sordum, o da bilmiyor!’’

***

Evet, öldüğü gün çıkan yazım aynen böyle bitiyordu. Ortada korkunç bir rüşvet vardı ve Turgut isimli birinin 12 milyon dolar rüşvet aldığı, firma patronları tarafından belirlenmiş oluyordu.

Turgut'a bu rüşveti veren bazı otoyolcu firmalar, bu ihaleleri milyarlarca dolara kapatıp Türkiye'ye en büyük kazığı atmışlardı. 12 milyon dolarlık rüşveti bin kere çıkardılar, yüz milyonlarca dolar parayı bizim sırtımızdan kazandılar.

Ama bu rüşveti aldığı iddia edilen Turgut isimli şahsın kimliği, bugüne kadar belli olmadı! Hiç olmadı!

ANITMEZAR

Türkiye'de biz ve büyüklerimiz nelere tanık olduk. Her şeyi görmüştük ama henüz sağ iken kendisine mezar yeri ayarlayan cumhurbaşkanı görmemiştik.

Atatürk ve İnönü, Ankara'da Anıtkabir'de yatıyorlar. Celal Bayar kendi köyü olan Umurbey'de gömülü.

Cemal Gürsel, Cevdet Sunay ve Fahri Korutürk, son uykularını Ankara'daki Devlet Mezarlığı'nda İstiklal Harbi komutanlarıyla yan yana uyuyorlar.

Onlara Allah rahmet eylesin, nur içinde yatsınlar.

Bugüne kadar bir tek cumhurbaşkanı tanıdık ki, öldüğünde Devlet Mezarlığı'nı kendine layık görmüyor ve kendisine İstanbul'un göbeğinde mezar yeri seçiyordu!

Şimdi oraya devletin ve milletin kesesinden bir de Anıtmezar yapıldı. Bu iş için bizim cebimizden 300 milyar lira harcandı. Mezarının üzerine kule dikildi.

Keşke bu kulenin üzerine büyük harflerle, kendisine ait olan şu vecizeleri de yazsalardı:

‘‘Benim memurum işini bilir.’’

‘‘Kürtler'le federasyonu tartışalım.’’

‘‘Onlar gelip küçük Turgut'la oynasınlar.’’

‘‘Kıçüstü oturdular.’’

‘‘Anayasa'yı bir kere çiğnemekten bir şey çıkmaz.’’

***

Türkiye'deki ahlak yozlaşması onun döneminde ve bilinçli olarak başlatıldı. ‘‘Köşeyi dön de, nasıl dönersen dön’’ felsefesi egemen kılındı. Devleti ve milleti soyan hırsızlar, namussuzlar, vurguncular, hayali ihracatçılar, kapkaççılar yine onun döneminde hortladı.

Önce kendisi, ailesi ve yakın çevresi köşeyi döndüler.

Türkiye ahlak açısından çöküntü sürecine girdi.

Bir yanda ‘‘Allah'ın ipine sarılın’’ diye nutuklar atar, özel kararname çıkartıp anasını tarikat şeyhinin ayakucuna gömdürür, öte yanda ise soyu sülalesi malı götürürdü.

Semra'nın ve kendisinin papatyaları her gün balolar düzenler, kocalarına iş alırlardı. Rezalet ayyuka çıkardı.

İşadamları, Semra'nın önünde diz çöküp ihale kapmak için yalvarırlardı.

Ahlaksızlık, rezillik, kepazelik, hırsızlık, vurgunculuk, rüşvet ve sorumsuzluk olağan şeyler olmuştu.

Hanedan, bu iğrençliğe tepki gösterenlere yanıt verirdi:

‘‘Alışırlar, alışırlar.’’

Haklıymışlar! Epey alışan oldu da, biz alışamadık.

***

Medyada özel adamları vardı. Patronlara bastırıp onları işe aldırırdı. Gazetecileri ve geçmişin hızlı Marksistlerini ajan ve kurye olarak kullanır, liboş takımına, devleti dolandıran yazarlara ve din tüccarlarına köşe döndürürdü. İşi buydu. Medyada yalakalık onun döneminde hortladı.

Aynı zamanda uzağı gören adamdı. Anayasa ve yasaları paspas gibi çiğneyip, oğlu Ahmet'e ilk özel televizyon kanalını Star-1 ismiyle kurduran da o olmuştu.

***

Kendisini Devlet Mezarlığı'na layık görmüyormuş ki, ayrı bir mezar yeri parsellemiş! Bizim cebimizden 300 milyara yaptırılan ve kulesi dün bitirilen Anıtmezar'da yatıyor.

Özel bir yere gömülme konusunda, belki de hayatının en isabetli kararını vermiş.

Aksi halde, devlet protokolü uyarınca, Ankara'daki Devlet Mezarlığı'na gömülmüş olacaktı.

Üç eski cumhurbaşkanımız ile İstiklal Harbi'nin 61 kahraman komutanı, orada son uykularını rahat ve huzur içinde uyuyorlar.

Ne mutlu onlara ki, aralarına hırsız, arsız, malı götüren hiç kimse girmedi.













Yazarın Tüm Yazıları