AÄžRILAR

Güncelleme Tarihi:

AÄžRILAR
OluÅŸturulma Tarihi: Nisan 29, 2010 13:00

Ağrının tanımı Uluslararası Ağrı Araştırmaları Teşkilâtı tarafından 1979 yılında şu şekilde yapılmıştır:

Haberin Devamı

"Ağrı, vücudun herhangi bir yerinden kaynaklanan, organik bir nedene bağlı olan veya olmayan insanın geçmişteki tüm deneyimlerini kapsayan, hoş olmayan bir duyudur". Günümüzde ağrı iki grupta incelenmektedir. Birincisi; çeşitli hastalıkların habercisi olarak karşımıza çıkan akut (iveğen) ağrıdır. Akut ağrı bir hastalık belirtisidir. Çoğu kez vücutta var olan bir doku hasarının habercisidir. Akut ağrı vücudun alarm sisteminin önemli bir parçasıdır. Varlığı ile vücutta bir bozukluk olduğuna işaret eder ve hastanın hekime başvurmasını sağlar. Bazen kas iskelet sistemindeki bir hasarın ya da mekanik bir problemin, bazen romatizmal bir hastalığın, bazen iltihabi bir durumun hatta bazen de kanserin habercisi olarak görülebilir. Bu durum ağrılı hastanın tıbbın tüm olanakları kullanılarak ayrıntılı bir şekilde değerlendirilmesini gerektirir. Doğru tanıya ulaşmak için öncelikle hasta çok ayrıntılı bir şekilde dinlenilmeli, ağrının tüm özellikleri ile ilgili bilgi alınmalı, ardından özenli bir şekilde muayene edilmelidir. Çeşitli laboratuar testleri ve radyolojik incelemeler de tanıya ulaşmada çok yardımcı olacaktır. Tüm bu yöntemlerle doğru tanı konulmalı, en uygun tedavi uygulanmalı ve geri dönülmesi mümkün olmayan sonuçların doğması önlenmelidir.

Haberin Devamı

İkinci grup ağrılar ise kronik (süreğen) ağrılardır. Kronik ağrılar 6 aydan (bazı durumlarda 3 aydan) uzun süren ve artık bir alarm sistemi olmaktan öteye geçen ağrılardır. Kronik ağrı bir hastalık habercisi değil, başlı başına sorunun ta kendisidir. Kronik ağrı çeken kişi bir kısır döngü içine girer. Hasta gücünü, etkinliğini yitirir. Toplum içindeki üretkenliğini, aktifliğini kaybeder. Bu durum çoğu kez hastanın içe kapanmasına ve depresyona girmesine yol açar. Depresyon kişiyi daha duyarlı hale getirir, ağrı eşiğini düşürür ve ağrıların daha da şiddetlenmesine neden olur. Bu durum tam bir ağrı kısır döngüsüdür. Kronik ağrı bir hastalık belirtisi değil, hastalığın ta kendisidir. Kronik ağrı, sadece ağrıyı çeken hastayı değil, aynı zamanda hastanın yakın çevresini de etkileyen ciddi bir sorundur. Kronik ağrıdan kaynaklanan sosyal ve ekonomik kayıp da göz ardı edilmemelidir. ABD'de yapılan bir araştırmada her yıl kronik ağrılara bağlı olarak 700 milyon iş günü kaybı ve 60 milyon dolar zarar meydana geldiği hesaplanmıştır.

Haberin Devamı

Hastaların en çok ÅŸikayetçi olduÄŸu aÄŸrılar şöyle sıralanabilir: Â

* Bel ve bacak ağrıları
* Boyun aÄŸrıları Â
* Baş ağrıları
* Sırt ağrıları
* Omuz-kol ağrıları
* Yüz ağrıları-nevraljiler
* Damar tıkanıklığına bağlı ağrılar
* Kanser ağrıları
* Nedeni belirlenemeyen ağrılar

Ağrının tedavisi: Modern tıpta ağrı kesici ilaç kullanımı tedavide önemli bir yer tutar. Ancak burada önemli olan nokta ağrı kesici ilaçların kontrolsüz ve düzensiz bir şekilde kullanılmaması ve Dünya Sağlık Örgütü tarafından belirlenen Ağrı Kesici Kullanım İlkelerine uyulmasıdır. Bu ilkeler ağrı kesicilerin kullanım yolunu, dozunu, ağrı kesici ilaca başlama zamanını, ilaç kullanımı sırasında karşılaşılabilecek yan etkilerle başa çıkma yollarını belirler. Yapılan araştırmalarda tüm ağrı tiplerinin %90'ından fazlasının doğru ağrı kesici ilaç tedavisiyle kesilebileceği ortaya çıkarılmıştır. Ağrı kesici ilaçların etkili ve yeterli olmadığı durumlarda ise ağrının kaynağına göre fizik tedavi yöntemleri, cerrahi operasyonlar veya girişimsel ağrı tedavisi yöntemleri uygulanır. Bu noktada doğru yaklaşım hastaya en uygun tedavi yönteminin belirlenmesi ve zaman kaybetmeden hastanın doğru tedaviye ulaşmasının sağlanmasıdır.

Ağrı kliniklerinde ağrı tedavisi için kullanılan başlıca yöntemler ilaç tedavileri ve girişimsel ağrı tedavisi yöntemleridir. Kronik ağrının ele alınması ve tedavisinin anesteziyoloji içindeki gelişiminin kaynağı girişimsel ağrı tedavisi yöntemleridir. Minimal invaziv yöntemler olarak tanımlanan bu girişimler tedavisi güç ağrılarda hastayı fazla bir zahmete sokmadan kolay ve etkin bir şekilde ağrının kesilmesini sağlamaya yöneliktir. Bu yöntemlerin başlıcaları sinir blokajlarıdır. Vücutta çeşitli tipte sinir lifleri bulunur. Bazı sinirler kasların hareketinden sorumluyken bazıları duyulardan bazıları ise ağrı iletiminden sorumludur. Ağrı hekiminin ilgi alanı bu ağrı sinirleridir. Örneğin, yüzde çok şiddetli elektrik çakması tarzında ağrı şikayetiyle kendini gösteren trigeminal nevraljide trigeminal sinire uygulanan blok işlemleri ile ağrının uzun süreli olarak (3-8 sene arası) ortadan kalkması sağlanır. Benzer şekilde bel ve boyun kireçlenmesine bağlı ağrılarda kireçlenen eklemlerin sinirlerine uygulanan blokla ağrı giderilir. Toplumda sık görülen bel ve boyun fıtıklarında uygulanan çeşitli enjeksiyonlar veya omurlar arasındaki diske uygulanan yöntemlerle fıtığın gerilemesi ve ağrının ortadan kalkması sağlanabilir.

Haberin Devamı

Bu girişimsel yöntemler yaklaşık 30'45 dakika sürer, lokal (bölgesel) anestezi altında ve hasta hafif uyutularak (sedasyon) uygulanır. Bu nedenle hastalar ağrı ya da başka bir rahatsızlık hissetmezler. Enfeksiyondan korunmak amacıyla tüm işlemler, steril ameliyathane koşullarında ve tek kullanımlık malzeme ile yapılır. Girişimsel ağrı tedavisinde uygulanan yöntemlerin tümü görüntüleme yöntemlerinin kılavuzluğunda gerçekleştirilir.

Uz. Dr. Mehmet Çelik – Memorial Hastanesi Anestezi ve Reanimasyon Uzmanı

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!