Bir çeşit obsesyon

Güncelleme Tarihi:

Bir çeşit obsesyon
Oluşturulma Tarihi: Şubat 26, 2013 00:00

Hızlı endüstrileşme ve beraberinde gelen kentleşme insanların yaşam tarzını her boyutuyla etkiliyor. En önemli etki ise tüketim alışkanlıklarındaki değişimde gözlemleniyor. Her şeyin en iyi görünümlüsüne ulaşabilmenin, yaşamın tek gereği olduğu algısı bilinçaltlarımıza ince oya tarzı işleniyor mu?

Haberin Devamı

Modern yaşamın yalnızlaştırması karşısında önce küçük bir nostalji gibi başlayan, sonrasında giderek daha büyük tepkisel hareketlere dönüşen yeşil hareketlerin önemli bir boyutunu başta beslenme olmak üzere, organik yaşam oluşturuyor.

 

BESLENME ARTIK "TAKINTI"

 

Neolife Tıp Merkezi Psikiyatri Uzmanı Bora Telaferli, “Artık modern kentin orta-üst düzey eğitimli insanları, ağırlıklı olarak kadın ve genç anneleri, aldıkları ve tükettikleri her gıdanın kaynağını merak ediyor, elde edilme yöntemlerini sorguluyor. Bu haliyle sorgusuz desteklenmesi gereken organik gıda düşüncesi, kimi zaman kimilerimiz için yaşamımızda olması gerekenden daha fazla bir zemin zaman işgal ederek, yeni bir kaygı kaynağı oluşturuyor. Bu eğilim, başlangıçta nadir gibi gözükse de, giderek sıklığı artan bir kaygı bozukluğuna dönüşerek, bir takıntılı düşünce (obsesyon) halini alabiliyor.” diyor.


 

Haberin Devamı

SÜREKLİ ÇATIŞMA VAR

 

Sağlıklı beslenme, ideal vücut ağırlığı, spor gibi dikte edilen tartışılmaz genel geçer günümüz kavramları birer obsesyon kaynağı olarak karşımıza çıkıyor. Telaferli, “Obsesyon, odak konu üzerine gereksiz, aşırı ve sürekli zaman ve enerji harcatması ve bunun yaşamın diğer alanlarından çalma pahasına olsa dahi sürdürülmesidir. Organik gıda ve yaşam hassasiyeti de ne yazık ki bazılarımız için, benzer bir hal almış durumda. Ne kadar zayıflarsa zayıflasın, aynada kendisini aşırı kilolu gören, her yediği lokma ile daha da zehirlendiğini düşünen ve bu kaygısı ile çevre üzerinde giderek daha fazla kontrol sergilemeye çalışan kişiler, beyhude bir çaba ile kendisi ve yakın çevresi için sürekli çatışma alanları yaratıyor.” diyor.


Şüphesiz, çocuklarımız için daha iyi bir gelecek, organik ve doğal yaşamdan geçiyor. Ne var ki bunun yolu, bireysel olarak en kolay müdahale edeceğimiz, ancak sonuca ulaşamayarak, bizi mutsuz kılacak çabalardan çok; kendimizi ve toplumu kökten değiştirebilecek örgütlü bir çaba. Organik beslenme yönünde ısrarcı tavrımızı sürdürürken, akşam yatağa girdiğimizde “bugünkü karbon ayak izim neydi acaba” sorusunu da her gece yanıtlamaya çalışmamız daha anlamlı bir çaba olur.

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!