Sağlık harcamaları neden artıyor?

Dünyanın her ülkesinde sağlık harcamaları artıyor. Özellikle ilaç harcamalarında ciddi bir artış var.

Haberin Devamı

Durum bizde de aynı: 2000’li yılların başında yılda 3-4 milyar doları geçmeyen ilaç harcamalarımız, son yıllarda 12-13 milyar dolarları zorluyor!
SORUN BÜYÜK
Sağlık harcamalarındaki artışa kafa yoranların ortak kanısı şu: Tedavi giderlerinin baş edilmez boyutlara ulaşılmasını istemiyorsanız, “koruyucu sağlık” hizmetlerine ayırdığız zaman, imkân ve ekonomiyi artırmanız lazım. Bu hastalıkların hepsi “yaşam tarzı yanlışları” ile ilgili “kronik hastalıklar” ve tümü “önlenebilir” problemler.
Durum gerçekten can sıkıcı. Her dört vatandaşımızdan birinde hipertansiyon var. Her beş kişiden biri kalp damar hastalığı adayı ya da hastası. Her 10 erişkinden birinde ya açık ya gizli diyabet mevcut. Metabolik sendrom sorunu her beş insanımızdan birini ilgilendiriyor. Kanserler en ciddi, en önemli sağlık tehdidi haline geldi. Obezite ile ilgili rakamlar endişe verici... İsterseniz rakamları biraz daha netleştirelim...
RAKAMLARA DİKKAT!
Ülkemizde erişkin erkeklerin yüzde 30’u, kadınların yüzde 35’i hipertansiyon hastası. Bu rakam 50-59 yaş grubunda yüzde 50’ye çıkıyor. Türk Hipertansiyon Derneği’nin son araştırması, bu rakamların daha da yükselme eğiliminde olduğunu gösteriyor.
Türkiye, ciddi bir diyabet tehdidi yaşıyor. 1980’lerde yüzde 3, 1990’larda yüzde 5, 1997’de yüzde 7.2 civarında olan diyabet sıklığı (TURDEP-1), yakın zamanda elde edilen rakamlara bakılırsa yüzde 13’leri geçmiş gibi görünüyor. (TURDEP-2). Rakamlardan da anlaşılacağı üzere neredeyse her 10 erişkin vatandaşımızdan birinde diyabet sorunu var. Eğer glikoz tolerans bozukluğu veya insülin direnci sorunu yaşayanları da dahil edecek olursak bu rakamlar daha da yükselebilecek.
Kalp damar hastalıklarında da durum pek iç açıcı değil. Türkiye’de koroner kalp hastalığı sıklığı 90’lı yılların başında yüzde 5 civarındaydı. Bu rakam 2000’lerde yüzde 8’i geçti. Bu da beklenen bir gelişme, çünkü hipertansiyonlu, diyabetli, kilolu insanların sayısı arttıkça, kalp damar hastalığına yakalananların sayısı da doğal olarak artacaktır.
ÇÖZÜM: KİLO SORUNUNU HALLETMEK!
Kronik hastalıklardaki bu ani yoğunlaşmanın ilk iki sorumlusu olarak “yanlış beslenme ve az aktivite” gösteriliyor. Yani kilo problemi ve obezite, birinci sorumlu olarak suçlanıyor.
Yeni tamamlanan birkaç çalışma çocuk, genç ve erişkinler arasında obezite sıklığının korkutucu rakamlara ulaştığını gösteriyor. 1997’de yüzde 22 civarında olan obezite sıklığı, 2010’da tamamlanan bir çalışmada yüzde 31 olarak belirlenmiş, ki bu son derece korkutucu bir gelişme.
2011’un ilk günlerinde böyle bir yazıyla canınızı sıkmak istemezdim. Ama durum gerçekten de ciddi. Söz konusu hastalıkların temel hazırlayıcısı olan “yaşam tarzı yanlışları”mızı düzeltmemiz ve kilo problemini çözmemiz şart! Çünkü beslenme yanlışları, aktivite azlığı ve bu ikilinin doğal sonucu olan kilo sorununun ulusal bir problem olduğunu yalnız ben değil, artık rakamlar da açık olarak ortaya koyuyor.

Haberin Devamı

Yoğurt, süt ürünlerinin en faydalısıdır

Haberin Devamı

Yoğurt, sütten daha fazla sağlığa yararlıdır. Özellikle kalsiyum ihtiyacını her yaşta karşılayabilen bu güçlü besinin B vitaminlerinden, potasyum ve fosfordan, biyolojik değeri yüksek aminoasitlerden ve vücuda yararlı sağlıklı bakterilerden de zengin olduğunu
hatırlatalım.
Yoğurttaki faydalı bakteriler yani probiyotikler, vücudun bağışıklığını güçlendirmekte, özellikle idrar yollarında ve bağırsaklarda ortaya çıkan enfeksiyonları engellemektedir.
Probiyotik bakterilerin kanserden korunmada, sinirsel kolitin etkilerini azaltmada, hipertansiyon ve kolesterol dengelemede, ülser ve reflünün etkilerini azaltmada etkili olabileceği bilinmektedir.
Özellikle çocukların ve yaşlıların kalsiyum ihtiyacını gidermede yoğurt kadar etkili besin çok azdır.
Yoğurt alırken az yağlı  olmasına özen gösterin. Biz yüzde 1 yağlı yoğurtları tavsiye ediyoruz. Taze olarak tüketmeye dikkat edin.
Tam sütten yapılan yoğurtlarda ortama yüzde 3 civarında yağ bulunmaktadır. Bu yağların önemli bir kısmı doymuş yağlardır. Mümkünse kaymaksız ve yağı azaltılmış yoğurt tüketmekte fayda vardır. Yoğurdun magnezyum ve çinko için de güvenilir ve güçlü bir besinsel kaynak olduğunu hatırlatalım.

Otoyollarınız açık mı?

Haberin Devamı

Damar sisteminizi bir otoyol ağı gibi kabul edebilirsiniz. Nasıl ki bir şehrin alt yapısını ana yollar, caddeler, sokaklar oluşturuyor ise vücudunuzun alt yapısı da dolaşım sistemine destek olan damar ağından oluşur.
Damarlar besleyici maddeleri ve oksijeni hücrelere, doku ve organlara ulaştırır, üretim artıkları ve karbondioksiti uzaklaştırır.
Eğer bu ulaşım yolları yağlı plakalarla, fibrinli tıkaçlarla, pıhtılarla daralır veya tıkanırsa -neticede İstanbul trafiğine benzer bir hale gelirse-, hücreleriniz (yani doku ve organlarınız) beslenemez, oksijensiz kalır ve karbondioksiti uzaklaştıramazlar ve hastalanırlar.

Yazarın Tüm Yazıları