Sağlık

Gündüz TEZMEN
Haberin Devamı

Yaşlanma, ilaçlarla önlenebilir mi?

İçinizdeki ses belki 25 yaşınızda olduğunuzu söylüyor, ama bedeniniz buna itiraz ediyor. O yaşlarda iken bu kadar kolay yorulmuyordunuz, dizleriniz ağrımıyordu. O yaşlarda iken inceciktiniz, oysa şimdi incelen tek yeriniz, saçlarınız. Bunları hissetmek keyfinizi kaçırıyor. Hemen hatırınıza, artık süpermarket raflarına kadar giren mucize(!) vitaminler geliyor. Elinize tutuşturdukları broşürde bunlar arasında ‘yaşlanmayı durdurucu’ etkide olanlar da bulunduğunu hatırlıyor ve heyecanlanıyorsunuz. Acaba yaşlanmayı durdurduğu ya da en azından yavaşlattığı ileri sürülen bu ilaçlar gerçekten etkili mi diye düşünmeye başlıyorsunuz.

Tarih boyunca araştırıldı

Ebedi gençliğin sırları tarih boyunca araştırıldı. Zaman zaman da bu tür ilaçların reklamı yapıldı. Böyle bir ilacı kim kullanmak istemez. Bir hap alıyorsunuz, en azından uzun yıllar boyu genç kalıyorsunuz.

Ancak maalesef böyle bir mucize hap yok. Yapılan ayrıntılı çalışmaların sonunda, yaşlanmanın karmaşık bir süreç olduğu ve vücudun her yerini etkilediği öğrenildi. Böyle olunca bir ilaçla çare bulmanın kolay olmadığı da ortaya konulmuş oldu. Mucize bir hap yok derken bu konuda hiçbir gelişme olmadığı anlamı da çıkmasın. Araştırmacılar birçok yönden etki eden yöntemler geliştiriyorlar. Örneğin, dengeli beslenme, düzenli eksersiz ve sürekli zihinsel faaliyet ile daha uzun ve daha kaliteli bir hayatın mümkün olduğu kanıtlandı. Benzer bir şekilde menopoza giren kadınlara östrojen tamamlama tedavisinin uygulanmasıyla, kemiklerinin gücünü koruması, kalp damar hastalıklarının azalması, cilt elastikliğinin devamı ve cinsel yaşamın sürdürülebilmesi için gerekli olan vajina nemliliğinin sağlanması mümkün olabilmektedir. Son çalışmalar, yaşlılıkta zihinsel fonksiyonların korunmasını da sağladığını ortaya koydu.

Acaba market raflarını dolduran ilaçlar arasında, yaşlanmayı engelleyici olduğu ileri sürülenler gerçekten etkili mi? Bu iddiada olanların bazılarını inceleyelim;

Antioksidanlar

Vitamin, mineral ve enzimlerden bazılarını kapsayan antioksidanlar, ‘serbest radikal’leri etkisiz hale getirerek vücudu korurlar. Serbest radikaller, vücudumuzdaki hücrelerin normal oksijen metabolizmasının bir yan ürünüdür. Bunların, yaşlanma ile ortaya çıkan bazı belirtilerin ve bazı hastalıkların oluşumundan sorumlu olduğuna inanılmaktadır. Antioksidan etkili maddelerden bazıları ve şunlardır;

E vitamini: Antioksidanlar arasında, kalp-damar hastalıklarından korunmada en etkilisinin E vitamini olduğu düşünülmektedir. Ayrıca Alzheimer ve Parkinson gibi hastalıklardan korunmada da etkili olduğu düşünülmektedir. Eğer bu yönde riskler taşıyorsanız günde 400 üniteden daha fazla olmamak şartıyla E vitamini kullanabilirsiniz.

A vitamini ve beta karoten: Kalp-damar hastalıklarından korunma konusundaki araştırmalar, A vitaminin yapıtaşı olan beta karotenli ilaçların kullanılmasının bir etkisinin olduğunu gösteremedi. İki ayrı çalışmada, beta karoten takviyelerini kullananan sigara içicilerinde, akciğer kanserinin daha sık olduğu görüldü.

Vitamin A ve beta karoten alımını arttırmak isteyenlere, bunu ilaç olarak kullanmak yerine kırmızı ve sarı, meyva ve sebzeleri yemeleri tavsiye ediliyor.

C vitamini: C vitamininden zengin gıdalarla beslenen kişilerde kalp hastalıkları kadar kanserin de az görüldüğü, birçok çalışmayla ortaya konuldu. Ancak C vitamini ilaç olarak kullanmanın aynı etkiyi gösterip göstermediği henüz çok kesin değil.

Devam edecek

OKUR MEKTUPLARI

Düşük kalorili beslenmekle uzun yaşanabilir mi?

Deney farelerinde yapılan çalışmalarda, kalori alımının ileri derecede azaltılmasının uzun yaşamayı sağladığını ortaya koydu.

Bu tespit bilim dünyasında heyecan yarattı. İnsanlara da çok az gıda vererek uzun ömür sağlanabileceği düşünülüyor. Ancak unutmamak gereken önemli bir konu, hayvan deneylerinin her zaman insanlara uymayacağı. Bu yönde çalışmalar sürüyor. İnsanlarda da sonuç verdiği gösterilebilse bile, bunu uygulamanın pek mümkün olmayacağı düşünülüyor. Yoğun bedensel faaliyet gösterilmediği zamanlarda, kadınların günlük ortalama 2000-2500, erkeklerin ise 2500-3000 kalori tükettikleri biliniyor. Hayvan deneylerine oranlandığında, uzun yaşamayı sağlamak için insanların günlük 700-1000 kalori sağlayabilecek kadar gıda almaları gerektiği sonucu ortaya çıkıyor ki böyle bir diyetin uzun süre uygulanması, beslenme bozukluğuna bağlı ciddi sağlık sorunlarının görülmesine yol açabilir. İnsan bünyesi çok karmaşık sistemlerle çalışır. Bir araştırmada bu sistemin sadece bir yönünü ilgilendiren bulgulara bakıp karar vermemek gerekir.

Bu sadece, yeni çalışmalar için bir ışık, bir ipucudur. Özellikle medyada, olayı her yönüyle ortaya koymadan haber halinde yer alması, kafa karıştırıcı ve yanıltıcı olmaktan öte bir anlam taşımıyor.

Yazarın Tüm Yazıları