Sadece bu haftada düşünmeyelim

Bu yılın ‘tema’sı; “Kütüphanelerim, Kitaplarım ve Ben” idi, yürüyüşe İstanbul’un 400’den fazla kütüphanesinde görev yapan kütüphaneciler, öğrenciler, sivil toplum örgütleri, yazarlar, edebiyatçılar, çocuklar ve vatandaşlardan oluşan yaklaşık beş yüz kişi katıldı.
Türk Kütüphaneciler Derneği Genel Başkanı Ali Fuat Kartal, 49. Kütüphane Haftası açılış konuşmasında, kütüphanelerin ve kütüphanecilerin durumu üzerine bilgi verirken günceli ve gündemi de ele alıyor: “Bir diğer önemli konu da 4+4+4 eğitim sistemi ile birçok okulda derslik ihtiyacı nedeniyle okul kütüphanelerinin kapanmış olmasıdır. Bundan dolayı kapanan kütüphane sayısı ne kadardır? Kitabı ve okumayı çok sevdiğini söyleyen Sayın Milli Eğitim Bakanımız bu konuda ne düşünmektedir?
Ayrıca daha kütüphaneyi kurum olarak içselleştirmemiş, okullarının büyük çoğunluğunda kütüphanesi olmayan bir Bakanlığın mevcut az sayıdaki okul kütüphanelerini, sebebi ne olursa olsun kapatma girişimleri z-kütüphane oluşturma girişimleri ülke gerçekliği ve gerekliliği ile ne oranda bağdaşmamaktadır?  (...) Sanırım ülkemizin kütüphane ve eğitim sorunu, ne zaman ki Milli Eğitim ile Kültür ve Turizm bakanları kendilerine dert edinirler ve birlikte çözüm bulma yoluna giderler ancak o zaman çözülür”.
Kartal’ın Kütüphane Haftası’nın kutlamalarına dair düşüncelerini alıntıladım bu konuşmadan, elbet diğer sorunlara da başka yazılarımda değineceğim. Kütüphanecilerin, kütüphanelerin geliştirilmesi, oraya okur çekilmesi konusunda önerilerimi de sıralayacağım.

* * *

OKUL Kütüphaneciler Derneği Başkanı-Türk Kütüphaneciler Derneği Genel Başkan Yardımcısı Aydın İleri, okul kütüphanelerinin ve kütüphanecilerin sorunlarını sıralıyor, kadro eksikliğinin boyutlarını bize iletiyor:
“Kütüphaneleri açmak, işletmek ve hizmet vermekle yükümlü birinci kurum olan Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı 1112 kütüphanede 344 kütüphaneci görev alıyor. Yani 4 Kütüphaneye 1 Kütüphaneci.
4+4+4 Eğitim Sistemi’nde kütüphaneciye pek ihtiyaç yok gibi görünüyor. Yeni eğitim sistemine sınıf açmak için adı “kütüphane” olan odaların dersliğe dönüşmesine ne demeli!
Sevgili yazarımız Muzaffer İzgü’nün çok güzel bir sözü burada devreye girmeli; “Çocuk okuru olmayan bir toplumun yetişkin okuru olmaz”. Eğitim-öğretimin ilk yıllarında kitapla, kütüphaneyle ve kütüphanecilerle tanışmayan, bilgi kaynaklarına özgürce erişemeyen bir nesil nasıl bir bilgi toplumu oluşturabilir ki?”

* * *
  �
DURUM saptamasını yansıtmaya çalıştım. Kütüphane Haftası’nda kütüphane ve kütüphanecilerle ilgili konuları yazmaya devam edeceğim.
Kütüphaneci dostlarımın, kütüphane dostu okurlarımın haftasını kutlarım.