Sabah, ABD'de niye yoktu?

BAŞBAKAN'ın altı günlük ABD gezisine ben de katıldım.

Bu altı gün boyunca da yazmadım. Yazmadım, çünkü Hürriyet zaten güçlü bir ekiple geziyi izliyordu ve benim ayrıca yazmama gerek yoktu.

Yazmayarak, ABD'de yapılan temaslara daha fazla konsantre olmaya çalıştım. Gezinin üzerine, prensip olarak yazı yazmayı reddettiğim bayram günleri de eklenince ‘‘uzun’’ ve ‘‘sıkıcı’’ bir ayrılık oldu benim için.

ABD gezisinde edindiğim ‘‘fazladan’’ izlenimleri bu sütunda sizlerle önümüzdeki günlerde paylaşacağım. Ama önce Ertuğrul Özkök'ün birkaç gün önce sorduğu bir soruyu yanıtlayarak başlayalım. Gezide Sabah Gazetesi'nden hiçbir yazar yoktu. Bu kimsenin dikkatinden kaçmadı.

Herkes kendince bir yorum yaptı. Özkök ise yorum yapmaktansa ‘‘Niye?’’ diye sormayı tercih etti.

Haklıydı; çünkü Sabah bugünkü iktidara en yakın durmaya çalışan gazetelerden biriydi ve bu gezide bir muhabiri bile olmaması ilginçti.

Sabah'ın bu gezide yer alamamasının öyküsünü ben size anlatayım. Öykünün başı, Başbakan'ın Suudi Arabistan gezisine uzanıyor.

Başbakan, Arabistan gezisinde ‘‘hazır gelmişken’’ diyerek bir umre yaptı.

Bu ziyaretini de basından saklamaya çalıştı. Ancak Sabah'ın Ankara Temsilcisi Muharrem Sarıkaya'nın da aralarında bulunduğu bir grup gazeteciye yakalandı. Başbakan'ın ricasına rağmen, Sarıkaya elindeki cep telefonuyla Başbakan'ı umre ziyaretinde fotoğrafladı.

İbadet sırasında görüntülenmekten ısrarla kaçınan Başbakan Erdoğan bu duruma bozuldu. Ve Sarıkaya'nın bundan böyle kendisine çok yaklaştırılmamasını istedi. Sabah Ankara bürosu, ABD gezisi için başvurmakta bir iki gün geç kalınca, aranan fırsat bulundu ve kendilerine ret cevabı verildi.

Normalde Sabah gibi bir gazeteye mutlaka bir iki yer bulunabilirdi, ama bulunmadı.

Bu durum hem Sabah, hem de Başbakanlık tarafından doğrulanmayacak elbet.

Ama işin aslı bu.

Peki Muharrem'in yerine Mekke'de Başbakan'ı fotoğraflama şansını eğer ben bulsaydım ne yapardım?Açıkçası ben, siyasetçilerin kabahatlerini değil ibadetlerini gizli yapmalarını saygıyla karşılıyorum.

Erdoğan’a ilgi

HÜRRİYET'in değerli yazarlarından Bekir Coşkun, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın ABD gezisine ABD basınının hiç yer vermediğini yazdı.

Sevgili Bekir Abi'nin ABD basınını takip ettiğini zannetmiyorum, ama anlaşılan Hürriyet'i de takip etmiyormuş.

Çünkü Hürriyet, bu gezinin ABD basınına nasıl yansıdığını kaynak göstere göstere defalarca yazdı. Elbette hiçbir Amerikan gazetesi sürmanşetten ‘‘Türkiye'nin Başbakanı burada’’ demedi, ama New York Times, Başbakan'ın gezisini ‘‘Başyazı’’sından duyurdu ve inceledi. Gazetenin en önemli yazarı Friedman, Başbakan Erdoğan'la bir röportaj yaptı. ABD'nin ünlü televizyon starlarından Lehrer de röportaj yapanlar arasında yer aldı.

Bunların yanı sıra Başbakan, CNN'e konuk oldu. Anlayacağınız, Erdoğan'a ilgi büyüktü.

Bunun nedenlerini başka bir yazıda aktaracağım.

Sigara değil gaz

BAŞBAKAN Erdoğan'ın Washington'da kaldığı Ritz Carlton'da ilk gün üç kez yangın alarmı çaldı.

Kapı önüne toplanan ahali hemen geyiğe başladı. ‘‘Çok sigara içiliyor, ondandır’’, ‘‘Baksana herkes puro içiyor’’, ‘‘Fatih senin purodan olmasın bu iş’’.

Geyiklere Washington Büyükelçiliği'nden dostlar da katıldı: ‘‘Biz oteli uyarmıştık.’’

Sigara geyiği aldı yürüdü.

O sırada Washington itfaiyesinden araçlar geldi. Otelde ciddi bir inceleme yapıldı.

İtfaiyecilerin şefine sordum: ‘‘Sigaradan mı?’’ Güldü, ‘‘Daha neler’’ dedi.

Sonra otel müdiresiyle konuştum.

‘‘Sigaradan olmuş öyle mi?’’

Kadın da güldü.

‘‘Hayır, aşağıda önemsiz bir gaz kaçağı varmış.’’

‘‘Herkes sigaradan diyor’’
dedim.

‘‘Ben öyle bir şey söylemedim’’ dedi.

Ama Türkiye'ye gerçek değil, geyik yansıdı.

Bakanlar değil gazeteciler

BAŞBAKAN'la birlikte ABD'ye giden heyeti Türkiye'ye getiren uçak İstanbul'a inecekti Son anda plan değişti ve uçak İstanbul üzerinden geçip Ankara'ya indi.

Ertesi gün konu bazı gazetelere, ‘‘Bakanlar istedi, uçağın rotası değişti’’ diye yansıdı.

Oysa işin aslı o değil. Uçakta Ankaralı gazeteciler ağırlıktaydı. Uçağın İstanbul'a ineceği açıklanınca Ankaralı meslektaşlarımız, haberlerini yetiştiremeyeceklerini, planlarını Ankara'ya göre yaptıklarını söylediler.

Çünkü önceden açıklanan programda uçağın iniş yeri olarak Ankara görünüyordu.

Gazeteclerin isteği üzerine uçak Ankara'ya döndü. Bakanların konuyla pek alakası olmadı. Ancak durum onların da işine gelmiştir mutlaka.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Uluslararası siyaseti 3. dünya ülkesi burjuvası mantığıyla ele almadığımız zaman.
Yazarın Tüm Yazıları