“Rüzgardan” nasibini almak

Alaçatı’nın eski halini gördüğüm için kendimi şanslı sayarım.

Haberin Devamı

Henüz sörf okullarının emekleme döneminde olduğu, hiçbir “beach club”ın bulunmadığı zamanlar... Köyün içindeki caddelerde dizi dizi kafelerin, restoranların olmadığı yıllar...
Buranın rüzgarını keşfetmiş sörfçüler gelir, gündüz sporuna bakar, geceleri de Alaçatı ahalisi arasına karışır, ardından erkenden yatarlardı. Herkes hayatından memnundu; “daha fazla ne yapabiliriz”i düşünmezdi kimse.
Tabii memlekette bir “bakir belde” keşfedilmeyegörsün. Yazları gerçekleşen tatilci kavimler göçünün rotası Çeşme’ye çevrildiğinden beri, Alaçatı da zor bir süreçten geçiyor.
Bilirsiniz, “Yükselen trend”likten “çok moda”ya geçiş evresinde olur olanlar. Köylerin, kasabaların isimleri değişir ama insan eliyle yön verilen o tatsız süreç pek farklılık göstermez: “Kavimler göçü”nün ihtiyaçlarını karşılamak için önce var olan kaynaklar kullanılır. Sonra hızla yapılaşma başlar, etrafı evler, oteller, beach club’lar sarar... “Misafir” kitlesi değiştiği için, paranın kokusunu almış olanlar, havalı mekanlar açar, yeşilliklerin üzerine kondurdukları 5-6 mikro deniz canlısının tabağını 90 liradan satmaya başlar...
Bodrum’un bir vakitler o el değmemiş, betondan nasibini almamış mavi koylarının şimdiki halini düşünecek olursak, Alaçatı’yı şanslı saymalı. İnsan akını ve popülerleşme sürecinden sağ çıkan “bakir belde” pek yoktur memlekette ama Alaçatı’nınki diğer talihsiz köylere nazaran biraz yavaş ilerliyor.
Bu “içine edilme” sürecinin yavaş olmasının ana sebebi: Sörf. Popülerleşmesi, sörf turizmi kaynaklı olduğu için durumun henüz “Bodrum’un ağlayan koyları” gibi olduğunu söyleyemeyiz. Tabii yerlilere, İzmirliler’e sorduğunuz zaman iş başka. Onlar rüzgar sörfü turizmini destekliyor, dünyanın dört bir yanından rüzgarı için buraya gelen sporculara kucak açıyorlar. Fakat işin ucu ranta, ticarete “rüzgardan nasibimizi biz de alalım”cılara gelince iş değişiyor. “Alaçatıseverler”in yüreğini yakan da bu. Onların şikayet ettiği değişim, sörf turizmi kaynaklı değil. İşin içine ticaret girdi mi kör olan gözler, önüne gelen her güzelliği tahrip edenler yüzünden, Türkiye’nin her güzel beldesinde olduğu gibi burada da “yozlaşma korkusu” hakim.
Sörf ve sörf turizmi, yakın gelecekte rüzgarı doğru taraftan alır, bu işe yön vereceklerin zihinlerindeki dev önyargılardan (mesela lüks spor, belirli bir zümreye ait olması algısı) ve yağmacı tüccarlardan sıyrılabilirse, Türkiye’nin rüzgar sörfünde bir “imza” olacağı şüphe götürmüyor...

Haberin Devamı

Geçen hafta bunlar oldu

Haberin Devamı

-Alaçatı ve Çeşme, geçen hafta sezonun son günlerini yaşadı. Bu hafta itibariyle birçok mekan kapılarını kapattı, şimdi daha az kalabalık, birçok kişi için daha güzel bir dönem başlıyor. Sezonun son haftası olması ve Pegasus Airlines PWA Rüzgar Sörfü Dünya Kupası yarışlarının da aynı haftaya denk gelmesi, kalabalığı katladı. Geceleri Alaçatı sokaklarına “insan deresi” demek mümkündü.
-Bu sene sörf yarışlarının bizim için çok özel bir anlamı vardı: Alaçatı, Dünya Kupası’nın kadınlarda 3. ve son ayağı idi ve kadın sörfçümüz Lena Aylin Erdil, son yarışta aldığı 4.’lük ile dünya sıralamasında 3. sıraya oturarak tarih yazdı.
-Biliyorsunuz Alaçatı’nın manşetlere taşınmasının sebebi olan ana konulardan biri, rüzgar kalitesinin bozulması. Yarışları organize eden Sportworks’ün başındaki eski milli sörfçümüz Kutlu Torunlar, böyle bir durumun olmadığını söylüyor. Yapılan haberlerden ötürü üzüntü duyduğunu, bu coğrafya var oldukça rüzgarın eseceğini, çıkan haberlerin sansasyonel nitelikte olduğunu anlatıyor.
-Sörf yarışları 6 yıldır Pegasus Airlines’ın ana sponsorluğunda yapılıyor. Bu uzun süreli desteğin şampiyonanın ve sörf turizminin çehresini değiştirdiği konusunda, belediye başkanından Torunlar’a kadar herkes hemfikir.
-Sörf okullarının ders verdiği kıyı, dünya kupası için yarışan sörfçülerin dönüş noktasıydı. (Monaco’da şehir yollarında F1 yarışları sürerken trafiğin durdurulmaması gibi bir durum bu.) Torunlar “eğitim alanınlarını geçici olarak başka bir alana taşıyabilirlerdi, yapmadılar” diyor...

Yazarın Tüm Yazıları