RTÜK ne yapar?

RADYO ve televizyonlarla ilgili yasa döndü dolaştı yine karşımıza çıktı. Bir tarafta ‘Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’ diye bilinen en yetkili organın nasıl teşkil edileceği meselesi var.

Öte tarafta ‘radyo ve TV sahipliği’ ile ilgili düzenleme hálá kimseyi tatmin edecek çözüme kavuşamadı.

Kimi "hisse sınırlaması olmasın" diyor ama bunu "yabancı olmayan" sahipler için savunuyor. Kimi "sınırlamanın sosyal ve ulusal yararını" öne çıkartıyor. Kimi de "Artık iletişim dünyasında sınır kalmadı" diyerek yabancıların da yüzde 100 oranında hisse alarak medya dünyasına girmesinin doğru olacağını söylüyor.

Biz şahsen "ulusal yarar" kavramının göz önünde tutulmasından ve düzenlemenin o yönde yapılmasından yanayız.

Ama mesele onunla da bitmiyor.

Bitmiyor, çünkü şikáyetçi olduğumuz yasa 11 yıldır yürürlükte olduğu halde hálá "lisans verme" gibi temel konulara ilişkin hükümleri uygulanmıyor.

Kısaca bir keşmekeş ortasında yapılıyor yayınlar.

Keşmekeş sadece yasal düzenlemelerle ve onların uygulanamayan hükümleriyle ilgili olsa yine de göze büyük görünmeyebilirdi. Oysa bir de RTÜK'ün kendi içinden kaynaklanan kısım var.

Nitekim RTÜK Başkanı Sayın Fatih Karaca bir basın toplantısı yaptı. "Reality Show" dedikleri, "para karşılığı insanları rezil (veya teşhir) etme" sonucu veren programlara artık ağır yaptırımlar uygulayacaklarını söyledi.

Söz konusu programlardan iğrendiğimizi belirtelim. Ama bir RTÜK Başkanı böyle bir tehditte bulunabilir mi?

Bize kalırsa bulunamaz. Çünkü böyle bir tehdit, program yapımcılarını sansürlerin en kötüsü olan "oto-sansür"e zorlar. Oto-sansür olan yerde, eline kalemi yahut kamerayı alan veya ortaya çıkan yapıtı montajlayan kişi, karşısında koskoca bir RTÜK heyulası görerek ürkekleşir. Kendi olanak, yetenek ve isteklerinin yapıtını değil RTÜK'çülerin beklediklerini yapar.

Böyle bir durumun askeri yönetim dönemi yapıtlarından ne farkı olur?

Kaldı ki RTÜK'ün bu tavrı medya dünyasını "yönetme" veya en azından "yönlendirme" anlamına gelir. Oysa RTÜK'ün yasal görevi "radyo ve televizyon faaliyetlerini düzenlemek ve denetlemek"tir.

Düzenlemek, tamamen teknik ve idari konuları içermektedir. Denetleme ise yasanın koyduğu ilkelere aykırı yayın yapılıp yapılmadığına karar verme anlamına gelir. Oysa Sayın Başkan'ın yaptığı açıklama program içeriğine dönüktür. Böyle bir yaklaşım düpedüz ifade özgürlüğüne müdahale anlamına gelir ki... Demokrasi dediğiniz ortamlarda kabul edilmesi mümkün değildir.

Sayın Başkan'a da, RTÜK'e de düşen söz konusu yayınları önceden yönlendirmek değil, yapılmış yayınla ilgili değerlendirme yapıp karar vermektir.

Görevimizi yanlış anlamayalım.
Yazarın Tüm Yazıları