GeriSeyahat Romantizm, renkler, labirent gibi sokaklar dik yamaçlarda yapılmış şahane evler
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Romantizm, renkler, labirent gibi sokaklar dik yamaçlarda yapılmış şahane evler

Romantizm, renkler, labirent gibi sokaklar dik yamaçlarda yapılmış şahane evler

Halkla ilişkiler uzmanı Berna Sağlam Naipoğlu için seyahat büyük bir lüks, çünkü zamanı yok. Senede bir, en fazla iki hafta tatil yapabiliyor. Kısıtlı sürelerde tatil yaptığı ve yeni bir şeyler görmeyi istediği için de kumsalda yatıp kalacağı seyahatler yapmıyor.

Tatillerini sezon başlarında ve özel günlerin öncesinde yapıyor; bu şekilde yeni trendleri ve modayı da izleyebiliyor. Bir de eşiyle haftasonları motosikletle gittikleri Bozcaada kaçamaklarını seviyor. Hatta bu vesileyle az eşyayla seyahati de öğrenmeye başlamış. Berna Sağlam bu yaz Santorini’ye yaptığı balayı seyahatini anlattı. Santorini, o ve eşinin farklı zamanlarda hayalini kurdukları bir adaymış, hatta daha düğünün detayları bile belli değilken, balayında buraya gideceklerini biliyorlarmış...

Yıllardır hayalini kurduğunuz Santorini’den ne beklediniz, ne buldunuz?

- Uçaktan gördüğümde biraz sükut-u hayale uğradım çünkü Türkiye gibi yemyeşil bir yerden sonra çoraklığı beni şaşırttı. Ama uçaktan indiğimde rüya gibi bir yerle karşılaştım. Santorini deyince aklıma ilk gelenler romantizm, renkler ve dik yamaçlarda yapılmış evler. Binaların cepheleri, kapıları, çatıları, merdivenler bile harika bir uyum içinde rengarenk boyalı. Gündüz bu kadar renkli olan Santorini, gece bambaşka. Yarlar üzerinde kademeli inşa edilmiş evler adaya egzotik bir görüntü veriyor.

Nereleri gördünüz?

- Hemen hemen her yerini gördük. Fira adanın merkezi. Orada kalmayı tercih edenler daha genç ve eğlenceyi sevenler. Bayağı gürültülü bir yer. Deniz yoluyla gelenler limandan yukarıdaki merkeze eşeklerle çıkıyor. Merdivenler bitecek gibi değil. Favorimiz adanın ucundaki Oia. Mermer kaplı yolları o kadar dar ki iki kolumu açtığımda ellerim duvara değiyordu. Labirent gibi, küçük sokakları var. Deniz tarafındaki yerlere girdiğinizde inanılmaz bir manzara çıkıyor karşınıza. Caldera denen volkan çukuru ve karşısındaki adalar en güzel oradan gözüküyor. Volkanı turistik öğe olarak pazarlıyorlar. Tekneyle bir noktaya gidiyorsunuz, neredeyse bir saat yürüyorsunuz ve bir yuvarlağa geliyorsunuz. Orada yere elinizi koyduğunuzda sıcak geliyor.

KIPKIRMIZI BİR DAĞIN DİBİNDEN DENİZE GİRİN

Oia’da neleri önerirsiniz?

- İsmini yapıldığı seneden alan 1800 adlı restoran ve Tango ve Franco’s isimli barlar benim favorilerim. 1800’de yemekler ve servis çok iyi, Franco’s’ta günbatımını ahşap şezlonglarda, bir ayin gibi izliyorsunuz. Tango daha çok dünya müzikleri çalıyor. Santorini’de hizmet sektöründe çalışanlar son derece bilgili ve kibar, garsonlara ‘Buyrun, birlikte yiyelim’ diyesiniz geliyor. Bir de Chilli Bar’ı tavsiye ediyorum.

Oteliniz Oia’da mıydı?

- Evet, çünkü adanın en romantik, en güzel manzaralı yeri burası. Otellerin hemen hemen hepsi yamaçta, kayaların içine inşa edilmiş. Mağara gibi yerler ama o kadar güzel dekore edilmiş ki. Bütün odaların kendi terası var, aslında orası bir alttaki odanın çatısı. Kahvaltınızı odanızın önünde edebiliyorsunuz. Oia’daki yapılar adaya 200 sene önce yerleşen İtalyan mimarların eserleri, hepsi birbiriyle yarışır gibi. Sanki orada hiçbir yerde olmayan özel bir şey yaratmaya çalışmışlar. Ama 100 sene önceki depremde çoğu zarar görmüş.

Oia’nın sahili kayalık olduğu için denize girmek çok zor, nereden girdiniz?

- Otellerin deniz kenarında olmayışı belki bir handikap ama bazılarında deniz suyuyla dolu havuz var. Burası da böyle güzel. İsterseniz Oia ve Fira’da da yüzebilirsiniz ama kayaların üzerinden girmeniz gerek. Adanın diğer taraflarında harika kumsallar var. Perissa, Perivolas çok güzel. Bir atraksiyon olarak Red Beach’e gidilebilir, kıpkırmızı bir dağın dibinden giriyorsunuz denize. Kamari Beach çok uzun bir sahil şeridi. Bir sürü balıkçı lokantası yan yana.

Yemekler nasıldı?

- Harika deniz mahsulleri, meze ve zeytinyağı ağrılıklı yemekler yedik. Santorini’nin şarapları da çok güzel. Tabii bir de asla bitmeyecek ‘Bu yemek Türk mü, Yunan mı’ konusu var. Aslına bakarsanız, Türkler ve Yunanlılar ikiye bölünmüş bir topluluk gibi. Aynı insan tipleri, aynı alışkanlıklar, aynı huylar, aynı kavgacılık... En büyük fark, onların biraz daha medeni yaşamaları. İki halkın anlaşamama hali tamamen politik, günlük hayatta öyle bir şey söz konusu değil.

En etkilendiği yerler

Bozcaada Santorini San Francisco Los Angeles sahilleri (Santa Barbara, Santa Monica, Sata Cruz) Floransa

seyahatte ne okuyor

Zamansızlıktan okuyamadığı kitapları. En çok biyografi seviyor.

ne dinliyor

Yanında müzik taşımıyor.

ne yiyor, ne içiyor

Değişik tatları denemeyi seviyor, çok baharatlı yemekleri sevmiyor.

ne giyiyor

Gündüzleri rahat, beyaz tişört ve jean; akşamları kendini şık hissettiği kıyafetler, elbise, topuklu ayakkabı.

neyle seyahat ediyor

Motosiklet ve gemiyle. Bir gün ‘Aşk Gemisi’ gibi bir gemide yapacağı seyahatin hayalini kuruyor.

nerede kalıyor

Otel onun için tatilin önemli bir parçası, butik otelleri seviyor.

kimle seyahat ediyor

Eşi Sinan ile.

çantasının olmazsa olmazları

Kitap, jean ve beyaz tişört, spor ayakkabı, yağmurluk, ilaç, sevdiklerinin fotoğrafları.
False