Roman böyle tartışılmaz

YILMAZ KARAKOYUNLU'nun Salkım Hanımın Taneleri romanının ve filminin tartışma zemini yanlış. Edebiyatın ekseninden fırlayıp, kahve muhabbetine dönüverdi.

Karakoyunlu dostuma da bir eleştirim var.

O da Kemal Tahir gibi cesur davranmalıydı.

Eğer o, ilk gün çıkıp da, Kemal Tahir gibi, bu romandır, onun iyi ya da kötü yazılmış olduğunu tartışabilirim ama içeriğini, tarihe bakışını asla, deseydi; herkesin kendi görüşünü yansıttığı, okumaktan bıktığım tartışma salataları sayfaları doldurmazdı.

Burada Karakoyunlu'nun aleyhteki iddialar karşısındaki zayıf konumu, bana kalırsa siyaset arenasında görünmesinden kaynaklanıyor.

Sırtınızda bakanlık ve bir parti olunca, söyleyeceklerinizi ölçe biçe, bir satranç oyuncusu gibi ilerideki karşı hamleleri düşünerek yapmak zorundasınız.

Bu, romanı yok sayan tartışmaların bulanık sularında gerçeğe varılamıyor.

Romanı, filmi, bir paşa tartışmasına indirgeyenlerin tuzağına düştü Karakoyunlu.

Türk mü, Kürt mü,
derken roman gerçeğinden çıkılıp belgesel gerçekler tartışmasına girilince, olay birdenbire tele-edebiyat düzeyine iniverdi.

* * *

ROMANCI
senaryodan sorumlu değildir, isterse dava açabilir ama sinemaya müdahale edemez.

Ancak Etyen Mahçupyan'ın çözümünde, bir art düşüncenin varlığı, güdümlülük tartışılabilinir.

Lütfen artık bu tartışmayı edebiyatçılar katında götürün. Onlara sorun, edebi gerçeği o şekilde öğrenin.

Bakıyorum da, fikri sorulanlar arasında tek eleştirmenin adı geçmiyor.

Ben size bir kaç ad önereyim: Fethi Naci, Konur Ertop, Füsun Akatlı, Semih Gümüş.

Tarih ve roman bağlantısı konusunda, doğru bilgiye dayalı yargılar sunacaklardır, şaşırtılmış kamuoyuna.

Samsun 19 Mayıs Üniversitesi Yeni Türk Edebiyatı Öğretim Görevlisi, dostum, Doç. Dr. Yavuz Demir, geçenlerde bir pazar yazım üzerine telefon etti.

Aklı başında, doğru yorumlar yaptı.

Nedim Gürsel'in Boğazkesen romanıyla ilgili yazarına soru yöneltmiş.

Belgeleri taradınız mı sorusuna, epeyce cevabını almış.

Öğretim üyesi dostum diyor ki, böyle bir açıklamayı ben yanlış buldum. Çünkü hiçbir belgeye de başvurmadan bu romanı yazabilirdi.

Doğru, katıldığım bir görüş.

Nedense her roman için bir laboratuvar çalışması yapmak istiyoruz. İlle de gerçeğe uysun diye.

Hele biyografik romanlar yayınlandığında, herkes elinde bir belge, onunla roman arasında doğruluk sağlaması yapıyor.

* * *

YILMAZ KARAKOYUNLU
çıksın ve şöyle bir konuşma yaparak tartışmayı noktalasın:

‘‘Ben o dönemi öyle gördüm, Varlık Vergisi olgusuna da öyle baktım.’’
Yazarın Tüm Yazıları