Rock Kasabası’na girerken bilmeniz gerekenler

Arabaya doluşup, heyecan içinde Hezarfen Havaalanı’nın yolunu tuttuğumuzda, sadece oradaki havayı koklayıp, neler olup bittiğine şöyle bir bakıp, bir saat içinde eve geri dönmek vardı aklımda.

Yol boyunca konuştuğumuz tek konu (Aslında kavgaya varan tartışma demek daha doğru olur sanırım) reiki, feng-shui ve 2012 yılındaki kıyamet (!) olunca, tabii benim sinirlerim iyice gerildi (Nedir bu son yıllardaki reiki, feng- shui düşkünlükleri anlayamıyorum doğrusu).

Yolculuk sırasındaki (Yolculuk diyorum, çünkü gerçekten şehirlerarası yolculuk gibi Hezarfen Havaalanı’na gitmek. Yolda bir ara keşke kuru köfteyle, zeytinyağlı dolma alsaydık diye aklımdan geçmedi değil hani) diğer konumuz da Helin Avşar’ın Savaş Ay’la Sabah Gazetesi’nin cumartesi ekinde yaptığı röportajdı. Cumhuriyetin kuruluş tarihini Atatürk’ün ölümünden sonra olarak bilen (Zaten Atatürk’ün ölüm tarihini de yanlış biliyor, ama olsundu), en sevdiği sanat dalını resim olarak belirleyip, İsmail Nacar’ı da (!) en sevdiği ressam olarak seçen, kaçak votkadan az kalsın kör olacağı için yüreğimizi ağzımıza getiren, asistanlığını yaptığı yönetmenin adını zar zor hatırlayan, ama büyük başarıyla Nişantaşı playboylarını tanımlayan Helin’in kulaklarını çınlata çınlata Rock’n Coke Festivali’nin yapılacağı kasabaya doğru yol aldık.

* * *

Gölde balık tutanlar için evlerinin önünde solucan satan gecekonducuların önünden geçerek ve yoldaki işaret ve işaret fişekçilerini takip ederek nihayet vardık Rock’n Coke Kasabası’na. Türkiye’nin çeşitli havalimanlarında dahi olmayan güvenlik önlemlerinden (Önce arabanın bagajı ve içi arandı, tek tek hepimizin kimliklerine bakıldı, arabanın altı aynalarla bomba var mı yok mu diye arandı) geçerek otopark alanına girmeyi başardık. Kasabada büyümüş birisi olarak, bu kasabanın o kasaba olmadığını, daha çok Amerika’nın herhangi bir eyaletindeki kasabaya benzediğini söylemek zorundayım.

Alana girdiğimizde Erkin Koray ‘Kör olası çöpçüler aşkımı süpürdüler’ şarkısıyla karşıladı bizi. Hemen ana sahnenin önündeki kalabalığa karışıp, yerimizi aldık. Ben şaşkın şaşkın etrafıma bakıyorum. Hayatımda görmediğim kadar değişik, saçma, hoş, boş, ilginç saç modelleriyle, makyaj stilleriyle yüz yüzeyim (Hayır bu kasaba o kasaba değil). Onlara bakmaktan kendimi alamıyorum, ama sahnede de Erkin Baba ‘Arapsaçı’, ‘Fessüphanallah’, ‘Yalnızlar Rıhtımı’nı söyledikçe dikkatimi nereye vereceğimi bilemiyorum. Sonunda bu sıradışı (!) gençlerle vakit geçirmek için sonra da fırsatım olduğuna karar vererek, Erkin Baba’yı zevkle dinliyorum.

Ama rockçı gençlerin fazlaca göbek atma eğiliminde olduklarını görünce şaşırıyorum. Beline kadar rastalı yeşil saçları, üzerinde bikinisi, altında düpdüşük belli kotuyla kendinden geçercesine göbek atan kızdan gözlerimi alamıyorum. Ta ki arkasındaki sevgilisi bana kötü kötü bakana kadar! Bir de dayak yemeyelim şimdi bu yaban ellerde diye hemen kaçırıveriyorum gözlerimi.

* * *

Erkin Baba’nın konserini bitirip çevremizi tanıyalım, gezelim görelim gezisine çıkmaya karar veriyoruz. Kasabanın içinde yok yok. Lunapark, kuaför, yiyecek içecek alanları, prezervatif satışı yapılan bir stand, reiki, meditasyon seminerleri için bir alan (Hayır ya, burada bile mi), seyyar tuvaletler, kısacası vakit geçirmek için her şey! Halime’nin eteklerine (Balerin yani!) ve çarpışan arabalara daha sonra binmeye karar verip, yemek yemeye gidiyoruz. Tabii bira da içiyoruz!

Bu sırada sahneye MFÖ çıkıyor, sahnenin önü tıka basa doluyor. Hepimiz hep bir ağızdan ‘Bu sabah yağmur var İstanbul’da’yı söyledikten sonra canı gönülden ‘Psipsikopatıııım... Vallah yaparııım’ diye bağırıyoruz. Daha sonra sahneye Iggy Pop çıkıyor. Enerji olağanüstü. Ama şarkı aralarında yediğimiz küfürlere sinirleniyorum. Hele kolonları tekmelerken ettiği küfürü burada yazmaya benim bile terbiyem müsaade etmiyor!

Çadır alanına da göz attıktan sonra Rock’n Coke Festivali’nden ayrılıyoruz. Benim kendi gözlemlerime göre seneye Rock Kasabası’na giderken dikkat etmeniz gerekenler şunlar:

1) Mutlaka poponuzun bir bölümünü ortada bırakacak şekilde düşük belli kot pantolon giyeceksiniz.

2) Erkekseniz, külodunuzun bir bölümü (Mümkünse tamamına yakını) mutlaka ama mutlaka kotunuzun belinden gözükecek.

3) Coooool olacaksınız. Hem de çok cooool!

4) Dünyayı bir kalbur samana satabilecek gibi duracaksınız.

5) Bu kadar cool olup, Halime’nin eteklerine, çarpışan arabalara, kamikazeye binmekten geri duramayacaksınız!

6) Kullandığınız prezervatifleri ve içtiğiniz bira bardaklarını yerlere atacak, çevre kirliliğine unutulmaz katkılarda bulunacaksınız!

7) Bayansanız göbek kısmınızı açıkta bırakan bir tişört mutlaka edineceksiniz.

8) Siyah, mavi, sarı renklerde ruj ve ojelerden alacak ve almakla kalmayıp kullanacaksınız.

Bir saat kalmak için gittiğim Rock’n Coke Festivali’nde neredeyse yedi saat geçirdim. Çok ama çok eğlendim. Seneye neredeyse kırk yaşıma gelecek olmama rağmen mutlaka yine gideceğim. Hatta ben de çadırda mı kalsam (Nerede satılıyor bu kamp malzemeleri) diye düşünmüyor değilim! Abartmış mı olurum? Ne dersiniz?

NASIL BÜYÜDÜM

Ben büyürken, Cenk Koray televizyonda her pazar ‘Tele-Kutu’ oynatırdı.
Yazarın Tüm Yazıları