Roche’un eli SSK’nın cebinde

BU ülkede öyle çok rezillik var ki, değil bir, on köşemiz olsa sığmayacak. Bugünlük Çukurova rezaletini bir kenara bırakıp, Roche rezaletiyle ilgili yazmaya devam edelim.

Roche ilaç şirketinin, SSK’ya yüksek fatura kesip Beşer Ecza Deposu’na devlete sattığının üçte biri fiyata ilaç sattığını belgelemiştik.

Oysa devlet bu ilaçları SSK hastanelerinde tedavi gören kanserli dar gelirli hastaların tedavisinde kullanıyordu.

Dün Beşer Ecza Deposu’ndan gelen yanıtı yayınlamıştım.

Beşer Ezca Deposu Roche’tan satın aldığı Neocormon adlı ilacın üzerine yüzde 4 gibi cüzi bir kár koyarak sattığını söylüyordu. Roche’un genel müdür yardımcısı Gökhan Demir de, kendisiyle yapılan bir röportajda ‘Biz ihaleye göre faturalıyoruz. Depo kendi kárını koyup satıyor’ diyordu..

Ancak ben elimdeki ‘kalabalık’ belgeleri inceleyince, tek bir olayla ilgili olarak Beşer Ecza Deposu’nun ve Roche’un genel müdür yardımcısının doğru söylediğini ancak genelde durumun bu olmadığını gördüm.

Örnek mi? Vereyim.

Siirt Devlet Hastanesi tarafından yapılan ihaleye giren Beşer Ecza Deposu aldığı bir ihale için hastaneye 224 milyon 17 bin 42 lira fatura kesmiş. Oysa aynı ihale için Beşer’in Roche’tan alım fiyatı 90 milyon 600 bin lira.

Yani Beşer’in kárı yüzde 147.

Yine aynı hastanenin bir başka alımında Beşer Ecza Deposu Siirt Devlet Hastanesi’ne 247 milyon 111 bin 560 lira fatura kesmiş. Roche ise ilacı Beşer Ecza Deposu’na 101 milyon 100 bin liradan satmış.

Burada da kár oranı yüzde 144.

Burada ilginç olan bir yandan devlet soyulurken, bir yandan da Roche İlaç Şirketi’nin de zarar uğratılıyor olması ve bir başka enteresan nokta Roche’un Necormon adlı ilacı genelde Beşer Ecza Deposu üzerinden pazarlaması. Roche’un elini Türkiye’nin en büyük kara deliği SSK’nın cebine soktuğu net ortada.

Kanser ve diyaliz hastalarında kullanılan bu ilaç için SSK 2002 yılında 16 trilyon, 2003 yılında 23 trilyon, 2004 yılının ilk döneminde 10 trilyon olmak üzere toplam 49 trilyon ödeme yapmış.

SSK’nın bu ilacı Beşer Ecza Deposu’ndan üç kat fazla fiyata aldığı düşünülürse Roche yönetiminin sadece bu ilaçtan ve sadece SSK’ya attığı ‘kazık’ tutarı 30 trilyon civarında.

Kamu İhale Kurumu’ndan aldığım bilgiye göre kamu en fazla tıbbi malzeme ve ilaç alımı yapıyor.

Yani sadece buradaki soyguna dur demek bile önemli.

Bakalım dur diyecek birileri çıkacak mı?

Sağlıkta etik bu mu?

SSK
hastanelerine ‘fahiş’ fiyatla mal satan, bu yöndeki tüm uyarılara kulak Roche’un Yönetim Kurulu Başkanı ve Faruk Yöneyman’ı bir gün devlet ve SSK hastanelerinin onkoloji servislerini gezmeye davet ediyorum.

Siz belki devleti kazıkladığınızı zannediyorsunuz ve umursamıyorsunuz ama siz aslında muhtaç durumdaki milyonlarca insanın hayatıyla oynuyorsunuz.

Bir gün gidin şu hastanelerde durumu görün.

Bir ekmeğe muhtaç insanların, sizin ‘pahalılaştırılmış’ ilaçlarınızı alabilmek için nelere katlandığını gözlerinizle tespit edin.

Çocuğunun kanser ilacını (belki de Neocormondur) alabilmek için böbreğini satan ana babaların dramını yaşayın.

Tedavi için tek varlığı evini, tarlasını, çiftini, çubuğunu satan insanlarla tanışın.

Bakalım ondan sonra hálá rahatça uyuyabilecek misiniz?

Aylar önce beni defalarca arayıp randevu istediğinizde bu yaptıklarınızı bildiğim ama belgeyemediğim için size randevu vermemiştim.

Şimdi ne kadar haklı olduğumu görüyorum.

Bu işin peşini bırakmayacağım. Bilesiniz.

Yönetim karışmazsa takım iyi

SPOR
basını bu yıl izleyeceği yolun sinyalini verdi. Galatasaray, geçen yılın Şampiyonlar Ligi Şampiyonu Porto’yu başa baş bir oyunla, futbol oynayarak yeniyor, benim gazetemde bile spor sayfalarında kerhen yapılmış bir haber.

Bırakın adaleti, ticari olarak bile yanlış bir yaklaşım. Eskiden gazete sattıran takım Fenerbahçe’ydi. Şimdi Galatasaray da en az Fenerbahçe kadar sattırıyor. Ama bunun farkında değiller. Yazık.

Galatasaray’a gelince. Hazırlık döneminin en umut veren takımı. Futbol olarak sorun çıkmaz gibi duruyor.

Ama yönetim zaafiyetleri büyük. Bu yüzden her şey olabilir. Zaten Galatasaray giderek Fenerbahçeleşiyor.

Sarı lacivertli rakibimiz hep hazırlık döneminin şampiyon ilan edilir ama yönetim ve basın tarafından karıştırılınca şampiyonluğu kaptırırdı.

Şimdi Galatasaray da bu duruma düştü.

Umarım bu yıl aynı hataya düşmeyiz.

Açıklama

21 Haziran 2004 tarihli Hürriyet Gazetesi’nde Fatih Altaylı imzası ile yayımlanan ve ‘Basın böyle kullanılır mı?’ başlıklı yazı ile ilgili olarak Turgay Ciner’in açıklaması,

Fatih Altaylı’nın 21.06.2004 tarihli yazısında Sabah Gazetesi, Havaş, Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi (TMOK) ve Halit Cıngıllıoğlu’na ilişkin ileri sürdüğü ve Turgay Ciner’i isnat altında bırakan iddialarının tümü gerçek dışıdır.

1) TMOK’a uçak bileti satışı işini TMOK değil Havaş’ın kendisi sonlandırmıştır.

2) Bu sonlandırmanın sebebi Havaş’ın bir bütün olarak bilet satış acenteliği işini rantabl bulmadığı için sona erdirmek yönündeki 2004 yılı başında aldığı karardır.

3) Kaldı ki, TMOK’un 2003 yılı içinde Havaş’tan aldığı toplam bilet tutarı 77 milyar TL’sı olup bu tutar Havaş’ın toplam cirosunun binde birine bile eşdeğer değildir.

4) Turgay Ciner’in ne Havaş ile TMOK müşteri ilişkisinden ve ne de Sabah Gazetesi’ndeki TMOK haberlerinden Fatih Altaylı’nın iddia ettiği gibi bir etkisi ve ilgisi vardır. Yazıda iddia edildiği şekliyle bir TMOK görevlisi bu yönde iftirada bulunmuşsa o kişiyi ortaya çıkmaya ve onurlu ve haysiyetli bir kişi gibi iddiasını ispata davet ediyoruz.

Turgay CİNER

Vekili

Av. Battal YÖRÜK


NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Son günlerde evliliklerle ilgili yazdığım yazılar, pek çok arkadaşım tarafından kınanmadığı zaman.
Yazarın Tüm Yazıları