Rize ‘pingpong’da nasıl büyük başarı gösterdi

‘YETER ki, imam hatipli ve Rizeli ol! Skandal atamalar’ başlıklı yazıyla başlayan, Gençlik ve Spor Genel Müdür Vekili Mehmet Atalay’ın, kendi kurumunun Rize İl Müdürlüğüne getirdiği İmam-Hatip öğretmeni Ömer Yılmaz’ı ‘mucize adam’ diye övmesiyle gelişen tartışmalar sonunda bir ipucu ortaya çıktı.

Atalay, Başbakan’ın Güneysu’dan hemşehrisi Ömer Yılmaz’ı savunurken, onun masa tenisinde gösterdiği başarıları da anlatıyordu:

‘Rize’yi birinci yaptı, kulübü Türkiye’yi de dışarda temsil etti, Avrupa kupasında oynatıyor.’

Peki bu başarı nasıl sağlanmıştı?

Ankara’dan spor çevrelerinin tanıdığı bir isim ‘Bu işin peşini bırakmayın, altından çok şey çıkacak’ dedi.

Bu konuyu daha önce haber yapan ‘Zümrüt Rize’nin sahibi Faik Bakoğlu’na telefon açtık, ‘Avrupa Kulüplerarası Masa Tenisi Şampiyonası (ETTUCUP) karşılaşmaları Rize’de yapıldı mı?’ diye sorduk. Gazete arşivine baktı, ‘Evet 3-4 Eylül tarihlerinde yapılmış’ dedi.

Gönderdiği gazete kupürün de ‘Türkiyeyi temsil eden Ranihlispor’un, Desportivo’yu (Portekiz) 3-1 yendiği’ haberi yer alıyor. AA imzalı haberde Ranihlispor, ilk maçını 3-0 kazandığı için tur atlıyor ve grup ikincisi olarak tur atladığı yer alıyor.

Türk takımının oyuncuları arasında iki isim dikkat çekiyor.

- Oktay Çimen Masa Tenisi Federesyonu Başkanı, aynı zamanda Ankara’da bir Anadolu Lisesi’nde öğretmen. (Müsabaka sırasında farkedilir miyim diye çok tedirgin olmuş)

- Gürhan Yaldız
Fenerbahçe Masa Tenisi Şube Sorumlusu ve aynı zamanda Milli Takım Antrenörü. Ayrıca KKTC’den Dinç Türer...

Yani başarı dışardan ‘toplama’ isimlerle sağlanmış.

Bu uygulama uluslararası kurallara uygun mu? Yoksa bir kılıf mı uyduruldu?

Hürriyet’in spor sorumlularına sorduk ‘Böyle bir şeye korsan da, hile de adları verilebilir. Spor camiası şike ve dopingle çalkalanırken, federasyonun bu konuda da etik davranmadığı apaçık ortada’ dediler.

Atalay’a sormak gerekiyor:

‘Bir federasyon başkanı, hemşehrinizin oluşturduğu bir takımda hangi yönetmelik hükmüne göre oynamıştır? ‘Geçici lisans’la oynatılmışlarsa bundan haberiniz olmuş mudur? Masa tenisçilerine gösterdikleri başarıdan ötürü bir ‘bedel’ ödenmiş midir? Federasyon Başkanı ayrıca öğretmen olduğu için kendisine bir harcırah tahakkuk ettirilmiş midir? Şampiyonaya Çaykur Genel Müdürü Ekrem Yüce 20 milyar, siz de ‘gençlik fonu’ndan da 10 milyar TL katkı sağladınız mı? Sağlanmışsa bu paralar nerede sarfedilmiştir? Bu ‘başarı’yı gösteren Ranihlispor takımını, ‘aferin’ almak üzere Başbakan’a götürdünüz mü?’

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı Spor A.Ş Müdürü iken, birçok Avrasya Maratonu organizasyonu düzenleyen Mehmet Atalay, bu başarısından ötürü de Ömer Yılmaz’ı İl Müdürü yapabiliyor.

Schröder sadece Rusya, Türkiye ve Çin’e veda ediyor

GRAND Cevahir Otel’ndeki sahnede ‘İstanbul dostluğunuzu unutmayacaktır’; salonun sol duvarında ‘Kapılar açılıyor... Medeniyetler buluşuyor’ ve ‘Avrupa’ya adım adım... Büyük buluşmaya son adım’ afişleri dikkat çekiyordu.

Üst salon dahil olmak üzere AKP İstanbul İl Başkanlığı’nın Erdoğan ve ‘şeref konuğu’ Schröder için düzenlediği ‘Beethoven’li ve ‘İtri’li iftar yemeğine yaklaşık 1600 kişi gelmişti. İşadamından sanatçı ve sporcusuna, din adamlarından Alman firmalarının temsilcilerine kadar bütün tanınmış isimler her iki lideri merakla dinlediler ve bol bol alkışladılar. Erdoğan, Pakistan’daki depremi hatırlatarak ‘İnsani sorumluluklarımızı yerine getirilmesini’ isteyerek başladığı konuşmasında, Türkiye’nin AB’ye girmesinin dünya için büyük önem kazanacağının altını çizdi. Erdoğan üç kez ‘dostum’, Schröder de iki kez ‘kadim dostum’ diyerek birbirlerine hitap ettiler.

Schröder, gelecekteki Avrupa vizyonu’nun çerçevesini çizerken, farklı olan ‘Türk kimliği’ artık Avrupa bünyesine dahil etmesi dikkat çekiciydi ama Türkiye, Batı’daki önyargıları da ciddiye almalıydı. Özellikle, ‘akil adam’ grubundan Kurt Biederkopf’un ‘Türkiye, Avrupa kimliğinin bir parçasıdır’ demesine vurgu yapması da ilginçti.

Siyasete veda ederken belki de son konuşmasını İstanbul’da yapmış olan Schröder’in bir başka özelliği de; veda gezilerini önce Rusya’ya, dün Türkiye’ye ve son olarak da Çin’e yapması... Amerika ve İngiltere yok bu gezilerde.

Uzun yıllar Almanya’da yaşamış kadın bir araştırmacı liderler salondan ayrılırken

‘Schröder, keşke kalsaydı’ diyordu.

Gümrükler ve THY ‘ateş’ ölçüyor mu

‘ÜÇ hindiyi, iki piliçi boğazladık, gösteri yaptık, her şey tamam, artık herşeyi yiyebiliriz’ diye kızgın bir ifadeyle konuşuyor okurumuz.

İmalı bir şekilde takılıyor bize:

‘Kuş gribi veya daha başka salgınlarla mücadele böyle olmaz. THY veya başka şirketler, Uzakdoğu’dan sefer yapıyorlar. Yolcular veya bunların getirdikleri -kuş da sincap da sokuldu bu ülkeye- canlılar kontrol ediliyor mu? Ben edilmediğini biliyorum.

Artık yabancı uçak şirketleri büyük paralar vererek önlem alıyorlar. Ya THY?

Pekin, Şanghay, Hong Kong gibi kentlerden gelen yolcular uçağa binerken ve İstanbul’a inerken gümrüklerde kontrol ediliyor mu? Hiç sanmıyorum.

Yabancı uçak firmaları, yolcuyu bir odayı alıp alırken ‘ateşini’ ölçüyor. Ateşi yüksek olanları gerekirse uçağa almıyorlar.

THY’nin elinde ateş ölçen x-ray cihazlarından var mı?

Uzakdoğu’dan her hafta -271 koltuk kapasiteli- beş uçağımız geliyor; haftada 1350, yılda da yaklaşık 70 bin yolcu eder.

Londra’da ‘deli dana’ hastalığı sırasında Heathrow Havaalanı’nda bir karantina odasına alınan yolcuların hızla ateşi ölçülüyordu, öyle kuyruklarda uzun süre beklemiyordunuz.

Ya biz, hiç ateş ölçüyor muyuz?

(Bu yazıyı yazdıktan sonra Atatürk Havalimanı Güvenlik Komisyonu, alınacak önlemleri açıkladı ve alanda bir karantina odasının bulunduğunu bildirdi.)

‘Usta’nın ardından

ATTİLÁ İlhan’ın, Kuvayı Milliye dayanışmasının öne çıkarılması ve pekiştirilmesinde önce rol oynadığını unutmamak gerekiyor.

Emin GÜRSES

EĞİTİM
hayatıma 1989 yılında başladım. İlkokul, ortaokul, lise derken Attilá İlhan’ın tek bir eserini ‘müfredat’ dahilindeki hiçbir ders kitabında okumadım, okuyamadım. Bu saatten sonra diyecek tek birşey var sanırım; ‘yazıklar olsun!’ Engin KÖSE

KENDİNCE ulusal bir sentez yaratmak için son nefesine kadar inatla çalıştı. Büyük bir yurtseverdi. Attilá İlhan ölür mü? Buna millet karar verecek. Benim kalbim çok sızlıyor. Çolpan İLHAN

Gümrükler ve THY ‘ateş’ ölçüyor mu

‘ÜÇ hindiyi, iki pilici boğazladık, güvenlik gösterisi yaptık, her şey tamam, artık her şeyi yiyebiliriz’ diye kızgın bir ifadeyle konuşuyor okurumuz.

İmalı bir şekilde takılıyor bize: ‘Kuş gribi veya daha başka salgınlarla mücadele böyle olmaz. THY veya başka şirketler, Uzakdoğu’dan sefer yapıyorlar. Yolcular veya bunların getirdikleri -Kuş da sincap da sokuldu bü ülkeye- canlılar kontrol ediliyor mu? Ben edilmediğini biliyorum.

Artık yabancı uçak şirketleri büyük paralar vererek önlem alıyorlar. Örneğin bizim ‘kuş gribi’ne karşı, THY’nın Pekin, Şanghay, Hong Kong gibi kentlerden gelen uçakların yolcu, bu kentlerde uçağa binerken ve İstanbul’da inerken gümrüklerde kontrol edildiğini sanmıyorum.

Yabancı uçak firmaları, yolcuyu bir odayı alıp alırken ‘ateşini’ ölçüyor? Ayrıca ateş ölçen x-ray cihazları yapıldı. Ateşi yüksek olanları gerekirse uçağa almıyorlar.

Bizim Uzakdoğu’dan haftada 271 koltuk kapasiteli beş uçağımız geliyor; Haftada 1350, yaklaşık yılda 70 bin yolcu eder.

Hiç ateş ölçüyor muyuz?

Londra’da ‘deli dana’ hastalığı sırasında Londra’nın Heathrow Havaalanı’nda bir karatina odasına alınan yolcuların hızla ateşi ölçülüyordu, öyle kuyruklarda uzun süre beklemiyordunuz.

MESAJ PANOSU

MAKİNE
Mühendisleri Odası (TMMOB) Edirne Şubesi’nin düzenlediği ‘Trakya’da Sanayileşme ve Çevre Sempozyumu’ 14 Ekim Cuma saat 9.30’da Edirne Ticaret Borsası Konferans Salonu’nda.

HÜLYA Avşar ‘Sadık erkek mecburiyetten sadıktır’ diyor. Buna katılmıyorum.

Bırakın evlilik içinde aldatmayı. Şimdiye kadar hiçbir sevgilimi dahi başka bir kadınla aldatmadım.

Hülya Avşar kabahati kendinde aramalı.

Ayrıca bu ülkede Avşar’ın bu söyleminden alınan hiçbir erkek veya evli bayan yok mudur?

Can KAR
Yazarın Tüm Yazıları