Rimi Rimi Ley’in sorumlusu Sertab

NORMALDE ‘istek yazısı’ hadisesine sıcak bakan biri değilim. Fakat ‘Rimi Rimi Ley’in Türkiye’yi bu yıl Kiev’de düzenlenecek olan Eurovision’da temsil edecek olması üzerine okurlardan özet olarak ‘Hayata küstük, duyur sesimizi’ şeklinde yoğun bir tepki geldi.

Aslında ‘Ben mi dedim size Sertab’ın gazına gelin diye’ şeklinde konuyu kestirip atmam gerekir. Ama belli ki halk paniğe kapılmış. Bu durumda bir bidon benzin alıp yangına doğru koşmak gerekiyor herhalde...

* * *

Bakın arkadaşlar, şimdi size bazı şarkı isimleri sıralayacağım: ‘Pet’r Oil’ (böyle yazılıyormuş, kontrol ettim vallahi), ‘Opera’, ‘Seninle Bir Dakika’, ‘Sufi’, ‘Hani’, ‘Halley’. Tanıyoruz di mi efendim bu şarkıları hepimiz.

Peki şimdi başka şarkı isimlerini sıralayayım: ‘Yaz Bitti’, ‘Esmer Yarim’, ‘Yorgunum Anla’, ‘Sevgiliye Son’, ‘Leylaklar Soldu Kalbimde’. Bunları tanıyor muyuz efendim? Eğer Eurovision fanatiği değilsek, büyük ihtimal tanımıyoruz di mi?

Nereye varmaya çalıştığımı açıklayayım. İlk gruptaki şarkılar, aklımızı milletçe Eurovision’la yediğimiz yıllara ait şarkılar.

İkinci gruptaki şarkılar ise ‘Eurovision diye bir şey bilmiyorum, ilgilenmiyorum, sevmiyorum, unutmak istiyorum’ dediğimiz yıllara ait. Yani TRT’nin şarkı seçip yolladığı, kimsenin de pek ilgilenmediği yıllar.

* * *

Eurovision’la ilgili anılarını, küçükken yaşadığı hayal kırıklıklarını ve saireyi gömmüş ve unutmuş biri olarak ben bu unutulma sürecinden gayet memnundum.

Ta ki Sertab ‘Everyway That I Can’le gidip birinci olana kadar sürdü bu huzur ve asayiş ortamı.

Sertab Eurovision’u kazanınca ilk tepkim ‘Şimdi bittik abi’ olmuştu.

Ukala olarak algılanmak istemem ama o dakika itibarıyla, gelecekte bir ‘Rimi Rimi Ley’ faciası yaşanacağını ve ‘Türkiyem Abuk Tartışmalar Diyarında’ adlı esere yeni bir bölüm ekleyeceğimizi biliyordum.

Bu noktada tek suçlunun aslında Sertab Erener ve işbirlikçisi Demir Demirkan olduğunu söyleyebilirim. (Şaka yapıyorum, atlamayın hemen lütfen!)

* * *

Sertab birinci olmasaydı, biz Eurovision’u yok sayarak, hiçbir şey olmuyormuş gibi yaparak memnun mesut yaşıyorduk.

Bu yıl Kiev’de mi yapılmış, artık sadece Eskimoların ilgi gösterdiği bir yarışma mı olmuş bilmeyecektik.

Bitirmiştik olayı işte ya!

‘Rimi Rimi Ley’ sayesinde beni ilgilendiren bir olumlu, bir de olumsuz olmak üzere sadece iki gelişme yaşandı.

Önce olumsuzu söyleyeyim.

‘Rimi Rimi Ley’ olmasaydı yıllardır açsın güzel ağzını şarkı söylesin diye beklediğimiz Mazhar Alanson’un kendine hiç yakışmayan tarzdaki eleştirilerini duymamış olacaktık. Gülseren’le ilgili fikirlerine bütün cihan katılsa bile Mazhar Alanson’a yakışmadı işte, ne yapayım!

Olumlu gelişme ise, yıllar sonra Anne-Marie David’in ne yaptığını öğrenmem oldu. Dünkü Kelebek’te röportajı vardı.

O da şarkıyı sevmemiş.

Ben de sevmedim.

Ay, bu kadar ilgilenmediğim bir konuyla ilgili yazı da yazdırdınız ya bana.

Sağolun, ne diyeyim...
Yazarın Tüm Yazıları