Resmi kurumdan gayri resmi edebiyat tarihi

Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları arasında çıkan ve dört ciltten oluşan Türk Edebiyatı Tarihi, çağdaş bölümlemesi, maddelerin seçilişi, yazılış üslubu açısından, şimdiye kadar yazılanlardan çok farklı, yenilikçi, çağdaş bir edebiyat tarihi anlayışını yansıtıyor.

Yeni Türk Edebiyatı Tarihi’ni incelediğinizde, önceki edebiyat tarihlerinin, bir kişi tarafından yazıldığını, çoğu bilgilerin de bir öncekilerden aktarılarak bu tarihlerin aynı bilgileri içerdiğini hemen fark edersiniz.

Çeşitli uzmanların, bilim adamlarının, akademisyenlerin yazdığı Türk Edebiyatı Tarihi’nin bir özelliğinden öncelikle söz etmek gerekiyor.

Tek kişinin yazdığı edebiyat tarihlerinde, değişik yazarlara aynı dünya görüşü, aynı yöntem, aynı edebiyat anlayışı açısından bakılınca, yazarlar arasındaki fark, ayrıntıda ortaya çıkan çeşitlilik de yok oluyordu. Nerdeyse birbirine benzeyen yargılar, yazarların da birbirine benzetilmesine neden oluyordu.

Değişik kişilerin, tek bir edebiyat tarihini yazmaları, okura değişik yaklaşımlar, kalıpları kıran özgür bakış açısı kazandıracaktır. Çünkü edebiyat tarihinin nesnelliğiyle, her yazarın edebiyat anlayışının öznelliği bu kitapta bir bileşime varmıştır.

Sözgelimi, bu edebiyat tarihi klasik bir sınıflamanın cenderesinde yazılmadığından, dönemlerin ürünlerine yeni bir bakış getirilmiştir.

Bakan Atillá Koç, kitabın yazılma gerekçesini/gerekçelerini şöyle açıklıyor: "Türk edebiyatı, uygulamaya yönelik birçok ürün vermesine rağmen teorik olarak bunu ihata edecek açılımlardan uzak kalmıştır. Herkesin üzerinde görüş birliğine vardığı bir Türk Edebiyatı Tarihi olmadığını üzülerek gözlemliyorduk. Böyle bir eser ancak kolektif bir çalışmanın sonucunda ortaya çıkabilirdi. Yurtiçinden ve yurtdışından sahasında uzman Türkologlardan oluşan ekibin evrensel birikimleriyle bu eseri ortaya çıkardık ve yılların beklentisini cevapladık."

*

Türk Edebiyatı Tarihi
projesini kararlaştırıp başlatan, gerçekleştiren iki ad var: Kültür ve Turizm Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Mustafa İsen ve Bilkent Üniversitesi Türk Edebiyatı Bölümü Başkanı Talát Sait Halman.

İsen,
Türk Edebiyatı Tarihi için çalışanların, maddi ve manevi fedakárlıklarının unutulmaması gerektiğini, Bilkent Üniversitesi’nin de bu Tarih’ten Döner Sermaye Katkı payı almadıklarını anımsatıyor.

Kitabın birbirinden önemli yazarlarının yanı sıra editörlerine de değinmek istiyorum. Editörler listesinde yer alan adlar:

Talát Sait Halman (Genel Editör), Osman Horata (Genel Editör Yardımcısı), Yakup Çelik, Nurettin Demir, Mehmet Kalpaklı, Ramazan Korkmaz, M. Öcal Oğuz.

Talát Sait Halman
’ın "Türk Edebiyatı Tarihi’ni Sunarken" yazısından bir bölümü mutlaka yazıma almam gerekti. Çünkü, kitabın yazılışında gözetilen özgürlük anlayışını yansıtması açısından bu satırları okumanızı isterim:

"Bu uzun ömürlü, geniş kapsamlı, çok çeşitli edebiyatın doğuşundan günümüze kadar serüvenini inceleyen bir tarih çalışması zorunlu olmuştu. XIX. yüzyıl sonlarından beri bu konuda değişik açılardan başarılı birçok eser yayımlandığı doğrudur. Bunların çoğu öncü ve özgün, daha sonrakilerin bazıları da birbirinin tekrarı gibiydi. Hemen hepsinin belirgin yanı, edebiyatı anlatmaktan pek öteye geçmemesiydi. Oysa artık gerekli olan, Türk edebiyatını yorumsal, eleştirel yöntemlerle değerlendirmekti. Elinizdeki ’Türk Edebiatı Tarihi’ bu amaç ve anlayışla yola çıkmıştır."

*

Halman
’ın sunuşundan aldığım aşağıdaki bölüm, dil birliği, üslup birliği adına, yazarın yazısına müdahaleden uzak durduklarının kanıtıdır.

Gerçekten de evvelden bu tarz çalışmalarda bulunanlar iyi bilirler, bu "birlik" adına kullanmadığınız kelimeleri yazınızda bulur, yazdığınızla yayınlanan arasındaki uçurumu dehşetle görürdünüz.

Çünkü yazarın sorumluluğu içinde yer alan, dil anlayışına, terimlerine dokunulmaması saygısını gösterdikleri için, editörlere ben de kendi yazım adına teşekkür ediyorum.

Halman, bu özgür, bireye saygı gösteren anlayışı örneklendiriyor: "Kurul, elbette, tutarlı bir redaksiyon sağlamak için elinden geleni yaptı ama, üslûp birliğine yönelmedi. Eski ve yeni kelimeler ve terimler bakımından da yazarların tercihlerine bağlı kalındı. Dolayısıyla elinizdeki metinde ’öykü’ de vardır, ’hikáye’ de; ’bedii’ de, ’estetik’ de; ’mühim’ de, ’önemli’ de."

Bir kitabın biçiminin, okuma arzusu uyandırdığını unutmayalım. Bunu da kitap tasarımını yapan Ersu Pekin ustalıkla başarmış. Cildinden sayfalarına insanı çeken bir görselliğe sahip olduğunu belirtmeliyim.

*

Türk Edebiyatı Tarihi
’ni okuduğunuzda, edebiyat anlayışınızda büyük bir değişiklik yaşayacağınızdan kuşkum yok. Eski tarihlerde yapılan sınıflamaların konuyu daralttığını, yazarın kişisel dünyasını da sınırladığını hatırlayacaksınız. Tabii, yeni bir edebiyat tarihi kavramını algılayınca, bu kez de, şimdiye kadar okuduğunuz yazarlara, şairlere, eleştirmenlere, denemecilere, romancılara, öykücülere dönüp baktığınızda yeniden okuma gereği de duyabilirsiniz. Bir okur şunu bilmelidir ki, kitapları teker teker de okusa, her yazarın dünyasını ayrı da saysa, okuduğu edebiyat tarihinin şemsiyesi altında değerlendirme yapacaktır.

Her cildin sonunda Kaynakça yer alıyor. Dördüncü cildin sonunda; Firdevs Canbaz ile Emine Tuğcu’nun hazırladığı Türk edebiyatı kronolojisi, Genel kaynakça, Dizin bulunuyor.

Türk edebiyatı kronolojisi’nin özelliğini de, dipnotu yazıma alarak belirtmek isterim: "Türk edebiyatıyla ilgili, önemli temsilcilerin doğumu, ölümü, türünün seçkin örneklerinin yazılışı gibi bazı önemli olayların tarihlerini vermeyi amaçlayan bu kronolojide, kültürel hayatın şekillenmesinde etkili olan sosyal ve siyasi olaylara da yer verilmiştir."

Türk Edebiyatı Tarihi,
gerçekten edebiyatla ilgili herkesin kitaplığında mutlaka bulunması gereken bir çalışma.

Edebiyat tarihi kavramını yeniden düşünmeye çağırıyor sizi bu tarih.

SAYILARLA EDEBİYAT TARİHİ

4 Cilt

88 Yazar

2644 sayfa

8 Ana bölüm

127 ana başlık

266 ara başlık

KİTAPTAN

Türk Edebiyat Tarihi hangi farkları getiriyor

Daha çok tek elden çıkmış ve belirli bir dönemle sınırlı, yüzyıllar ve şahıslar geçidi şeklindeki edebiyat tarihlerine alışkın olan Türk okuyucusu, bu eserde ilk sayfalardan itibaren farklı bir yaklaşımla karşılaşmaktadır. Türk edebiyatının tarihsel gelişimini, türler ve problemler çerçevesinde, ayrıntılardan uzak, analitik bir yaklaşımla ele alan bu çalışmanın; Türk edebiyatının geniş coğrafyasında gezintiye çıkacak kültürel hayatın farklı kesimleri için önemli bir yol haritası ortaya koyduğu düşüncesindeyiz. Popüler niteliği baskın olan bazı çalışmalarla, belirli dönemlerle sınırlı bazı önemli edebiyat tarihleri bir tarafa bırakılırsa; elimizdeki eser, Türk edebiyatının bütününü bilimsel bir yaklaşımla ele alan, "tamamlanmış" ilk çalışma olma niteliği taşımaktadır.


(...) Edebiyat tarihçiliğinin kuramsal temelini, eleştiri dünyasındaki eğilimler belirlemekle birlikte, çoğu zaman bu alandaki yönelişler edebiyat tarihçisinin ilgisini çekmez. Tarihselliği ve sosyal boyutu esas alan XIX. yüzyıl eleştirisinden sonra, XX. yüzyıl eleştiri anlayışlarının eksenine metin yerleşir. Asrın ortalarından sonra ise, yapısalcılıkla birlikte metin, tarihi, sosyal bağlamından soyutlanır ve biçimci bir yaklaşım eleştiri dünyasına egemen olur. 1980’li yıllarda, biçimi göz ardı etmeden, metni "bağlam"ı ve "bağlam"la ilişkisi içinde yorumlamayı amaçlayan bir anlayış, edebiyat eleştirisine yeni ufuklar açar. "Yeni Tarihselcilik" olarak adlandırılan bu yaklaşım, Türk Edebiyatı Tarihi’nin kurgulanmasında göz önünde bulundurduğumuz bir yöntem olmuş; edebi olgu, tarihi, sosyal ve metinler arası ilişkiler bağlamı içinde yorumlanmaya, edebi gelişimin ardında yatan temel dinamikler belirlenmeye çalışılmıştır. Buna karşılık, yöntem konusunda bölümlerin kendine özgü yönleri de belirleyici bir rol oynamıştır.

DOĞAN HIZLAN’IN SEÇTİKLERİ

William M. TaheckerayGurur Dünyasıİmge

Feridun AndaçSusan Bir Yerin DiliDünya

Serkan Ozan ÖzağaçMarie SophieHayykitap

Henri TroyatRasputin3Nokta

J.M. CoetzeeYavaş AdamCan
Yazarın Tüm Yazıları