Resimli haberler servisi

BUGÜN size eğlenceli bir “Ertuğrul Özkök Postası” hazırladım.

Haberin Devamı

Dört haberden sadece biri siyasi.
Geriye kalanı eğlenceli.
Hepinize iyi pazarlar...

İddialıyım: 40 yaş kadını kesinlikle kilo vermemeli

ONU ilk defa “Trouble with the Curve” filminde fark ettim.
Resimli haberler servisiBir beyzbol yetenek avcısını oynayan Clint Eastwood’un kızı rolündeydi.
Aslında hiç de öyle fark edilecek bir kadın gibi durmuyordu.
Hatta sıradan bile denebilirdi.
Kot pantolon, üzerinde bir tişört ve gömlekle, sanki babasının gölgesinde kalmış silik bir kadın gibiydi.
Ama çok gizli bir cazibesi ve oynama biçimi vardı.
Sırf onun yüzünden filmi 3 kere seyrettim. Her seyredişimde büyüdü. Clint Eastwood ve Justin Timberlake’i gölgede bıraktı.
O günden beri bu kadının gizli cazibesini keşfetmeye uğraşıyorum.
Meğer yalnız değilmişim.
Benim gibi Hollywood da o cazibeyi arıyormuş.
Sonunda buldular.

***

Amy Adams, 40 yaşına bir yıl kala bugün Hollywood’un yükselen kadın starı.
Aynı anda çok konuşulan iki filmi gösterime girdi.
“Her” ve “American Hustle”...
Resimli haberler servisiVanity Fair dergisinin bu ayki kapak konusu.
Türkiye’de ilk keşfeden ise Milliyet Sanat dergisi oldu.
Vanity Fair, “Onun içinde bir Ann Margret var” diyor.
Tek itirazım var.
Hustle filminde 70’lerin bir kadınını canlandırmak için kilo vermiş.
Hep aynı şeyi söylüyorum.
Kırk yaş kadınları kilo vermemeli. “Trouble with the Curve” filminde daha kiloluydu ve kesinlikle çok daha çekici bir kadındı.
Evet, kilo bence 40 yaş kadınını kesinlikle daha güzel ve çekici yapıyor ve ben de o halini seviyorum.
Buradan ilan ediyorum.
Yeni kadınım, 40 yaşına girecek olan Amy Adams...

Haberin Devamı

Aynı günde Türk adalet sistemini çökerten 3 haber

17 Ocak 2014, tarihe “Türk yargı sisteminin çöktüğü gün” olarak geçebilir.
Buyurun, Türkiye Cumhuriyet tarihinde bugüne kadar hiç görülmemiş 3 olayı alt alta yazıyorum.
Karar sizin:

BİR: FENERBAHÇE TANIMIYOR Yargıtay, hakkındaki kararı onayladıktan sonra Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım şu açıklamayı yaptı:
“Bu kararı tanımıyorum...”

İKİ: KCK TANIMIYOR Diyarbakır da sürmekte olan KCK davasında sanıklar ortak açıklama yaptı:
“Bu mahkemeyi tanımıyoruz...”

ÜÇ: BAŞBAKAN TANIMIYOR Oğlu hakkındaki soruşturmayı yürüten savcıyı görevden aldıran Başbakan Tayyip Erdoğan, “Oğlum yolsuzluğa karışırsa evlatlıktan reddederim” diyerek, yargının sahibi olduğu cezalandırma yetkisini kendi üzerine almış oldu.
Bu, Başbakan’ın da artık bu ülkedeki yargıyı tanımadığı anlamına geliyor.
Ülkenin üç ayrı tarafında aynı gün yargıyı tanımama açıklaması veya jestleri yapılıyorsa...
O ülkede adalet, tarihinin en büyük krizini yaşıyor demektir.
Yani herkesin kendi hakkını kendinin arama dönemi başlamış demektir ki...
İşte bu bir devletin çöküşü demektir...

Haberin Devamı

Ben bir kadını sığdıramıyorum başkan üç kadını sığdırabilmiş

“SITCOM a la Française” bütün heyecanı ile sürüyor.
Resimli haberler servisiTabii ki ben de ağzım sulanarak takip ediyorum.
Hatırlayacaksınız geçen hafta size “saray kadınlarını” anlatmıştım.
Üç kadının hikâyesinde 4 Nisan 2012 günü çok önemliydi.
O gün, şimdiki kadın Valerie Trierweiler Fransız Sosyalist Partisi’nin kapalı salon toplantısında eski kadın Segolene Royal’e müthiş bir oyun oynadığını yazmıştım.
Olayı hatırlatayım.
Hollande o gün eski kadınını 5 yıldan beri ilk defa görecekti. Bütün danışmanlar eski ve yeni kadınların bir araya gelmemesi ve aynı kareye girmemesi için büyük çaba harcamıştı.
Ancak Trierweiler danışmanların bu düzenlemesini, şeytani bir oyunla bozmuştu.
Salona çok sayıda fotoğrafçıyı davet etmiş, tam Royal’in önünden geçerken, aniden durarak elini ona uzatmış ve böylece ne kadar kompleksiz bir kadın olduğunu herkese göstermişti.
Segolene Royal bunu bir komplo olarak nitelemiş ve danışmanlara ağzına geleni söylemişti.
Önceki güne kadar herkes, o günkü raundun galibinin Trierweiler olduğunu sanıyordu.
Ancak önceki gün o günkü toplantıdan bir başka fotoğraf patladı.
İki kadının birlikte olduğu kareye biraz çerçevesini genişleterek bakan fotoğrafçılar bir sürprizle karşılaştı.
Aynı salonda bir arka sırada bir başka kadın daha oturuyordu.
Fransa Cumhur-başkanı’nın önceki hafta ortaya çıkarılan yeni sevgilisi Julie Gayet de o gün aynı salondaymış.
Manzaraya bakar mısınız?
Eski kadınla yeni kadın birbirine girmişken, en yeni kadın da bir üst sıradan onları seyrediyor.
Tam benlik hikâye...
Fransa Cumhur-başkanı’na hayranım.
Ben bir fotoğraf karesine, sadece bir tek büyük kadınımı sığdıramazken, Cumhurbaşkanı seçim kampanyasında bile aynı kareye 3 kadını sığdırabilmiş...

Haberin Devamı

Sihirli kurşunun sırrını öğrenmek için son gün

BEDRİ Baykam çılgın bir çocuk.
Kafaya takıyor. Mesela bir kadını...
Resimli haberler servisiPeşinden gidiyor.
Bir olaya takıyor...
Hayatını vakfediyor.
Mesela Kennedy’nin öldürülüşüne takmış.
Dallas’taki suikastın 8 saniyesinin peşine düşmüş.
Yani Kennedy’ye ilk kuruşunun atılışı ile boğazına saplanan son kurşunun atılışı arasında geçen 8 saniyeye...
Dünya bu olayın 6.4 saniyede olup bittiğine inanıyor.
Bedri ise kararlı. “Hayır, 8 saniye. Çünkü ilk kurşundan önce atılan bir kurşun daha var” diyor.
Diyorum ya çılgın. Hayatının 25 yıldan fazlasını bu 1.6 saniyenin gerçek hikâyesini bulmaya ve yazmaya vakfetmiş.
İki defa Dallas’a gitmiş.
Kennedy’ye ateş edilen, Texas School Depository binasında o pencerenin önünde saatler geçirmiş.
Oradan fotoğraf çekmek yasak. Bir arkadaşı görevlileri oyalarken o tek kare fotoğraf çekmiş.
Üzerinde çalışmış.
Bu yıl Kennedy’nin öldürülüşünün 50’nci yılı.
Baykam hayatını vakfettiği bu suikastı anlatan olağanüstü bir sergi hazırlamış.
Önceki hafta Beyoğlu’ndaki Piramid galerisinde bu sergiyi gezdim.
Bana 2 saat boyunca cinayetin bütün ayrıntılarını anlattı.
Harika bir Thriller filmi izler gibi dinledim ve seyrettim.
Bedri çılgın bir çocuk... Suikastın gerçekleştirildiği Elm Sokağı’ndaki bütün ayrıntıları tek tek incelemiş.
Cinayet anında fotoğraf karesine giren bütün insanların tek tek hayat hikâyelerini detaylarıyla anlatıyor.
Hangisi ölmüş, nasıl ölmüş, hangisi hayatta, bugün ne yapıyor...
Sonra beni bir bankın üzerine oturtuyor.
“Şimdi sen Kennedy’sin” diyor. Önüme de asistanını oturuyor.
O da Kennedy vurulduğunda arabanın ön koltuğunda oturan Teksas valisi oluyor.
Ve bana “sihirli kurşunun” hikâyesini anlatıyor.
“Kennedy cinayetini inceleyen Warren komisyonu, 10 ay süren araştırmalardan sonra suikastta sadece Oswald tarafından atılan 3 kurşun vardı” sonucuna varıyor.
Birinci kurşun ıskalıyor. Kaldırımdan seken kurşun biraz ileride ayakta duran bir polis memurunun yanağını sıyırıp geçiyor.
Atılan son kurşun ise başkanın beyni ve kafatasını parçalıyor.
Geriye, tek kurşun kalıyor.
Resmi teze göre bu kurşun Kennedy ve öndeki valinin bütün yaralarını açmıştı.
Bedri, “Sihirli kurşun” dediği merminin güzergâhını lazer ışık aracılığıyla anlatıyor.
Buna göre tek kurşunun havada yukarı ve aşağı, sağa ve sola hareket etmesi gerekiyor.
“Bu mümkün mü” diyor. Bana da pek mümkün görünmüyor.
“Demek ki üçten daha fazla kurşun atılmıştı...”
O gün Piramid galerisinde harika bir CSI Dallas günü geçirdim.
Sihirli kurşunun hikâyesini, hem belgeler, hem de sanat eserleriyle birlikte görmek isterseniz, bugün son gün.
Kaçırmayın derim...

Yazarın Tüm Yazıları