Replikas albümünü eski Gökçeada Cezaevi’nde kaydetti

Güncelleme Tarihi:

Replikas albümünü eski Gökçeada Cezaevi’nde kaydetti
Oluşturulma Tarihi: Kasım 08, 2008 00:00

Replikas, grup olalı neredeyse on yıl oldu. Bu on yılda 4 albüm yaptılar. Şimdi yeni albümü Zerre’yi hazırladı. Davul, bas gitar ve perküsyon kayıtlarını Gökçeada Yarı Açık Cezaevi gibi ilginç bir yerde kaydettiler. 1965’te kurulan, bugün ise yarısı zeytinyağı fabrikası, yarısı da ahır olarak kullanılan Gökçeada Yarı Açık Cezaevi, gruba akustiği sayesinde çok yardımcı oldu. Yeni albümlerini fırsat bilip grubun kurucularından Barkın ile konuştuk.

Zerredir belki ama yok denilmez. Bu söz, Replikas grubunun son şarkılarından biri olan Zerre’de geçiyor. Cümledeki sadelikten etkilenen grup üyeleri albümün de adını Zerre koydu. Daha önce dikkati tek bir şarkıya çekmemek için albüm adı yapmayan grubun, Köledoyuran, Dadaruhi, Avaz ve film müziklerinden oluşan FM isimli dört albümü var. Ayrıca pekçok karışık albümde de şarkıları yer aldı. Onları, Fatih Akın’ın İstanbul’u anlattığı belgesel filmi Crossing The Bridge’de, Babylon’un sahnesindeki performanslarıyla da hatırlıyoruz. Grubun 2002’de yayınlanan ikinci albümü Dadaruhi müzik eleştirmenlerince tam not alıp en iyi yerli yapımlardan biri sayıldı. Aynı albümle Amerika’da yayın yapan WXYC isimli internet radyosunun listelerinde 2 numaraya kadar yükseldiler ve Village Voice dahil olmak üzere birçok dergi onlarla röportaj yaptı, haklarında makaleler yayınladı. Kendi albümlerinin yanısıra İki Genç Kız ve Maruf gibi filmlere de müzikler yapan grup geçtiğimiz yıllarda bu şarkıların yer aldığı bir albüm yayınladı.

Şarkıları tamamlamadan önce konserde çalan ve seyircinin tepkisini ölçüp ona göre şarkılarda değişiklik yapan bir grup Replikas. Ama bu defa, Zerre albümündeki şarkıların tamamını seyircisiz olarak hazırlayıp stüdyoya girdiler.

Kayıt aşamasında stüdyo ve teknolojinin nimetlerinden sonuna kadar faydalanan Replikas’ın son albümünde önceki albümlerde karşılaşmadığınız sesleri duyacaksınız. "Temel fikrimiz, gerçek bir stüdyoda kayıt yapmaktı" diye anlatıyor grup üyesi Barkın. "Daha doğrusu teknolojinin imkanlarından tam anlamıyla yararlanmak istiyorduk. Herşeyi tam yapalım dedik. Örneğin her sesi mükemmel yansıtmak, davulları da konserde çalıyormuş gibi kaydetmek istedik."

ARADA KAZLARI KOVALADIKAMA AKUSTİK MUHTEŞEMDİ

Bunun için gerçek bir stüdyo ortamı gerekliydi. Ancak böyle bir stüdyo kiralamanın bir bedeli vardı. Belli bir zaman içinde kaydı bitirmek gerekiyordu. Bu da birçok grubu strese sokan ve hata yapmalarına yol açan bir zorlamaydı. Rahat rahat çalışmak isteyen grup, kendine büyük bir yer aramaya başladı. Bunun için Tekirdağ ve cıvarında büyük bir konser salonu aradılar ama bulamadılar.

Tam o sırada bas gitarist Selçuk Artut’un evinin yakınındaki bir bakkal, onlara Gökçeada Yarı Açık Cezaevi’nin bugün bir zeytinyağı fabrikası olduğunu ve sahibini de tanıdığını söyledi. Eski bir saz sanatçısı olan fabrika sahibiyle görüşmeye başladılar ve nihayet anlaştılar. Eski yarı açık cezaevi ikiye bölünmüştü, bir bölümü zeytinyağı fabrikası, diğer bölümü de ahır olarak kullanılmaktaydı.

Yaz aylarında üretim olmadığı için Replikas orada istediği kadar çalışabildi. Gitarist Barkın Engin şöyle anlatıyor:

"Her türlü eşyamızı kamyonete yükleyip Gökçeada Yarı Açık Cezaevi’ne gittik. Doğa içinde denizi gören yemyeşil bir alandı mekan. Eski cezaevinde ilk denemede davul için istediğimiz şartlara ulaştığımızı farkettik. Akustiği muhteşem olan bu mekanda bas gitar, perküsyon ve davulları kaydettik. Herşey mükemmel gitti. Arasıra kapıdan kazları kovaladık ama konsantrasyonumuz pek bozulmadı. Orada yattık kalktık ve iki haftada herşeyi bitirdik, temmuz sonunda İstanbul’a geri döndük. Eylül sonuna kadar kaydı tamamladık."

DULCINEA’YI ÇALMAK İÇİN3 BARKIN 4 BURAK LAZIM

Grubun gitaristi Barkın Engin Replikas’ın bugüne kadar nasıl çalıştığını şöyle anlatıyor: "Şarkılar ortaya çıktıktan sonra sahnede çalarak, dinleyici üzerinde deneye deneye son haline getiriyorduk ve ancak ondan sonra albüm yapıyorduk. Zerre albümünde ilk defa sahnede hiç çalmadan kendi kendimize şarkıları hazırlayıp son halini verdik."

Barkın Engin’e göre, sekiz yıl önce yaptıkları ilk albümleri Köledoyuran "çok ilkel ama çok güzeldi." Grup üyeleri, aradan geçen yıllarda teknik açıdan kendilerini çok geliştirdiklerini düşünüyorlar.

Zerre albümünü dinlediğiniz zaman daha vokali duymadan grubu tanıyabiliyorsunuz. Fakat şarkıların yapıları çok farklı. Örneğin Dulcinea şarkısı, teknik desteklerle öyle bir hale getirilmiş ki konserlerde çalmayacaklar. Barkın Engin şöyle diyor: "Dulcinea için en başta, sürekli kendini tekrarlayan bir loop hazırladık. Daha sonra o gün stüdyoya sırayla gelen grup elemanlarından her biri üstüne bir şey ekledi. Çok hızlı bir şekilde şarkı oluştu, fakat çok fazla üst üste kayıt kullandığımız için şarkıyı konserde çalmak için benden 3 tane, Burak’tan da 4 tane falan olması lazım! Bu nedenle konserlerde Dulcinea’yı çalamayacağız. Onun yerine konserde çalabilmek için şarkının farklı bir versiyonunu yapacağız."

ALBÜMDE HANGİ ŞARKILAR VAR

Bir Varım Bir Yokum, Zerre, Dulcinea, Bu Sıkıntı, Bitti Deme, Boş Vücut, Gülmediğin Günler, Bozuk Düzen, Eksik, Vakti Kerahat, Ruh Feza, Hortum isimli şarkılardan oluşuyor albüm. Bir de sürpriz var ki, onu söylemeyelim, albümü aldığınızda kendiniz bulursunuz. Albümün mastering’i (son halini aldığı kayıt), New York’ta daha önce Radio 4, Franz Ferdinand, Animal Collective, The Liars, Trans-Am gibi grupların çalıştığı West West Side mastering stüdyolarında yapıldı. Zerre, Peyote Müzik tarafından yayınlanıyor. İlk klibinin Bugün Varım Yarın Yokum şarkısına çekilmesine karar vermişler. İkinci klip için düşünülen şarkı ise Zerre.

GRUP ÜYELERİ YA DOKTORA YAPIYOR YA DA MASTER

Replikas Grubu, Barkın Engin (30), Selçuk Artut (32), Gökçe Akçelik (31), Burak Tamer (29) ve Orçun Baştürk’ten (31) oluşuyor. Hepsi akademisyen. Bazıları hem master yapıyor hem üniversitede ders veriyor. Barkın Engin, Bilgi ve Mimar Sinan üniversitelerinde ders veriyor, İTÜ Miam’da doktora yapıyor. Selçuk Artut, Sabancı Üniversitesi’nde akademisyen, Burak Tamer ise İTÜ Miam’da doktorasını sürdürüyor. Orçun Baştürk ve Gökçe Akçelik de yüksek lisans eğitimlerini sürdürüyorlar.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!