Rektör Adayı Karahocagil İddialı

Güncelleme Tarihi:

Rektör Adayı Karahocagil İddialı
Oluşturulma Tarihi: Nisan 09, 2015 09:47

AMASYA’NIN ALTERNATİF TIP ALANINDA MERKEZ OLABİLECEK POTANSİYELE SAHİP OLDUĞUNU VURGULAYAN KARAHOCAGİL, "SABUNCUOĞLU ŞEREFEDDİN’E AİT 7 MACUN BULUNDUĞU, BUNLARIN MANİSA MESİR MACUNUNDAN YAKLAŞIK 100 YIL ÖNCE KULLANILDIĞINI VE AMASYA BELEDİYESİ TARAFINDAN ASLINA UYGUN OLARAK HAZIRLANDIĞI GERÇEĞİNDEN YOLA ÇIKARAK, MUTLAKA AÇILMASINI GEREKLİ GÖRDÜĞÜMÜZ GELENEKSEL VE TAMAMLAYICI TIP ARAŞTIRMA UYGULAMA MERKEZİ PROJEMİZ MEVCUTTUR. BU MERKEZİN ÖNCELİKLE SABUNCUOĞLU ŞEREFEDDİN’E AİT MACUNLARI İNCELEYEREK ÇALIŞMALARINA BAŞLAMASINI DÜŞÜNÜYORUZ. MACUNLARIN TERKİBİ FAYDA VE ZARARLARI İLE İLGİLİ BİLİMSEL ARAŞTIRMALAR YAPILMASI BELKİ DE GELECEKTE DÜNYA ÇAPINDA PAZAR BULABİLECEK AMASYA’YA HAS BİR SAĞLIK ÜRÜNÜNÜN GELİŞTİRİLMESİNE YOL AÇABİLİR” DEDİ.

Amasya Üniversitesi Rektör Adayı Prof. Dr. Mustafa Kasım Karahocagil, Amasya’nın alternatif tıp alanında merkez olabilecek potansiyele sahip olduğunu söyledi.
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde Dekan Yardımcılığı ve Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanlığı görevlerini sürdürürken gelen yoğun talepler ve doktorluğa ilk başladığı memleketi Amasya’ya yeniden hizmet etmek Amasya Üniversitesi Rektörülüğü’ne aday olan Prof. Dr. Mustafa Kasım Karahocagil, “Modern tıp alanında Ankara, İstanbul gibi bir merkez olacağımızı iddia etmiyoruz. Ancak Amasya’nın alternatif tıp alanında merkez olabilecek potansiyele sahip olduğunu söyleyebiliriz. Sabuncuoğlu Şerefeddin’e ait 7 macun bulunduğu, bunların Manisa mesir macunundan yaklaşık 100 yıl önce kullanıldığını ve Amasya Belediyesi tarafından aslına uygun olarak hazırlandığı gerçeğinden yola çıkarak, mutlaka açılmasını gerekli gördüğümüz Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Araştırma Uygulama Merkezi projemiz mevcuttur. Bu merkezin öncelikle Sabuncuoğlu Şerefeddin’e ait macunları inceleyerek çalışmalarına başlamasını düşünüyoruz. Macunların terkibi fayda ve zararları ile ilgili bilimsel araştırmalar yapılması belki de gelecekte dünya çapında pazar bulabilecek Amasya’ya has bir sağlık ürününün geliştirilmesine yol açabilir” dedi.
Amasya Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin hızlı bir şekilde kurumsallaşmasını ve tıp eğitimine başlamasını Amasya’nın köklerinden bu güne taşınması gereken en önemli bir görev olarak gördüğünü belirten Mustafa Kasım Karahocagil, “Bu nedenle Tıp Fakültesi inşaatı üst yönetimlerle ile görüşülerek 2016 yılı içinde başlatılacaktır. Yapılacak temel tıp bilimleri binasını çağdaş tıp eğitiminin gereklerini karşılayacak şekilde yeniden planlayacağız. Dijital alt yapısı hazırlanmış elektronik sınav salonları, küçük gurup çalışmalarına uygun seminer ve ders salonları ve maket üzerine bütün beceri ve girişimsel işlem uygulamalarını yapılabileceği laboratuvarları ile donatılmış bir Temel Tıp Bilimleri Binası hayal ediyoruz. Tıp eğitim programını YÖK onaylı Ulusal Tıp Eğitimi Akreditasyon Kurulu (UTEAK) ile akreditasyona uygun olarak başlatılacaktır. Sağlık alanında kendine yeten bir il olmamız, il dışına sürekli hasta sevk etmek zorunda kalmamamız Bimarhane ve Sabuncuoğlu Şerefeddin gibi değerlere sahip olan ilimize karşı boynumuzun borcudur. Bunun için değişik branşlardan hızla akademisyen alımı ile eğitim kadrosu kısa sürede yeterli hale getirilecektir. Pek çok uzmanlık alanında yeterli sayıda öğretim üyesi ataması yapılarak, Amasya’mızın sağlık sorunlarının Amasya’da çözülmesi sağlanacak, Amasyalının Samsun, Ankara ve İstanbul gibi illere gitmesine gerek kalmayacak şekilde çözülecektir. Bu noktada özellikle ilimize bir anjiyografi cihazı getirilmesi ve hizmete sokulması yerel yöneticilerin ve Sağlık Bakanlığı’nın desteği alınarak öncelikli meselemiz olacaktır. Şu ana kadar yeterli öğretim üyesi istihdam edilemediği için bırakın öğrenci almayı araştırma görevlisi bile alınamayan hatta istemi bile yapılamayan Tıp Fakültemizin, Sağlık Bakanlığı ile yapılan afiliasyon çerçevesinde Devlet Hastanesini ortak kullanmasının iptali gündemdedir. Bu durum hastanesiz bir Tıp Fakültesine dönmemize ve ciddi zaman ve prestij kaybı anlamına gelmektedir. Bunu önlemek Tıp Fakültemizi öncelikli olarak ele almak, eğitim veren ve öğrencisi olan bir fakülte olarak kaybettiği zamanı bir an önce kazanmak öncelikli projelerimizden olacaktır” diye konuştu.
Akademisyenlerin ihtiyaç duyduğu araştırma ve uygulama merkezlerinin açılmasına ve onları üretken kılacak her türlü imkanları sağlama yönünde gayret göstereceğine vurgu yapan Prof. Dr. Karahocagil, “Yeni kurulma izni alınmış olan Amasya Sosyal ve Stratejik Araştırmalar Merkezi’nin kurulması ve özellikle Kent Tarihi Araştırmaları Merkezi açılması öncelikli projemiz olarak gerçekleştirilecektir. Ardından bu araştırma merkezi Amasya Tarihi ve Kültürü Araştırmaları Enstitüsü olarak yapılandırılacaktır. Ar-Ge temelini oluşturacak ileri düzey tahlil ve analiz yapabilen gelişmiş bir Merkez Laboratuvar oluşturulacaktır. Gelişmiş Otomasyon ve Bilgi İşlem Sistemleri kullanılması sağlanacaktır. Etkin bir Kariyer Merkezi ve Mezun İzleme Ofisi kurulacaktır. Üniversite personelimiz için aileleri ile birlikte gidebilecekleri sosyal tesisler açılacaktır. TOKİ ve yerel yönetim ile görüşülerek kooperatif usulü ile üniversite personelimize konut yapılması için anlaşma yapılacaktır. Yerleşkelerimizde ihtiyaca göre kreşler açılacak kadınlarımızın kariyer yapması desteklenecektir. Engelsiz üniversite projesi geliştirilerek, eğitimin önündeki engeller kaldırılacaktır. Amasya’mızın tarihi dokusu içinde yer alan bir mekanda Yerel yönetimle işbirliği yapılarak Üniversite Kültür Evi ve Kitap Kafe açılacaktır. Hobi bahçeleri oluşturularak istekli öğretim üyelerine dağıtılacaktır. İhtiyaç sahibi öğrencilerin tespiti hem de destek olmak isteyen kişi ya da kurumların tespitini sağlayacak Amasya Üniversitesi Burs Koordinatörlüğü kurulacaktır. Üniversitemizin, öğrencilerimizin sorunları ile ilgilenecek uzmanlardan oluşan bir Rehberlik ve Psikolojik Danışma Ofisi oluşturulması sağlanacaktır. Yerleşkelerin kantin, kütüphane ve okuma salonu gibi alt yapı sorunları çözülecektir. Yemekhane hizmetleri bütün yerleşkelerde iyileştirilecek, yemek kalitesi ve hijyeni en önde gelen unsur olarak göz önünde tutulacaktır. Proje yönetiminde önemli olan yönetim anlayışınızdır. Gelen proje tekliflerine ’nasıl yapabiliriz’ anlayışı ile baktığınızda bütçe imkanlarını zorlayarak, kaynak oluşturarak, pek çok şey yapılabilir. Ancak kesinlikle kamu kaynaklarını en doğru, en verimli bir şekilde kullanarak projelerimizi gerçekleştirmek zorunda olduğumuzu ve harcadığımızı paranın milletin parası olduğunu asla unutmayacağız” şeklinde konuştu.
Üniversitelerin yetiştirdikleri öğrencilerle ülkelerinin geleceğini şekillendiren, yaptıkları bilimsel çalışma ve araştırmalarla insanlığa hizmet eden bilim yuvaları olmanın yanında bulundukları şehrin sosyal ve kültürel gelişimine ve ekonomik kalkınmasına katkı sağlayan kurumlar olduğunu vurgulayan Karahocagil, “Amasya üniversitemizi araştıran, öğreten, maddi ve manevi ilimlerle donanımlı öğrenciler yetiştiren, bilim ve teknoloji üreterek geleceğimizi aydınlatan, şehrimizin ve ülkemizin sosyal, kültürel, sanayi ve ticari gelişimine katkı sağlayan bir üniversite haline dönüştürmek mecburiyetindeyiz. Bu sorumluluğu yerine getirebilmek için kamu kurumları, belediyeler, sivil toplum kuruluşları ve meslek odalarıyla dayanışma içerisinde olmak asgari gerekliliktir. Ancak hiçbir üniversite isterse kendine şehir üniversitesi desin, şehri ile gerçek anlamda bütünleşmeden, şehrinin sorunlarına çözüm üretmek için ortak proje ve çalışmalara girişmeden bu hedeflere ulaşamaz. Biz de Amasya üniversitemizi bu anlayışla yönetilen, kurumsallaşmış, kendini kanıtlamış, şehriyle her anlamda bütünleşmiş bir üniversiteye dönüştürmek istiyoruz. Bu nedenle Üniversite vizyonumuzu ‘Bilim, teknoloji ve sanat alanında geçmişten geleceğe bir projeksiyon oluşturarak, ulusal ve uluslararası alanda öncü konuma yükselmek’ olarak belirledik. Artık ülkemiz uluslararası öğrencilerin tercih ettiği bir ülke haline gelmiştir. İlimiz içinde aynı durumdan bahsetmek biraz zordur. Üniversitemizin ve şehrimizin uluslararası öğrenciler tarafından tercih edilmesi için bir atılıma ihtiyacımız var. Bu yüzden Üniversitemizde lisans ve lisansüstü eğitim ve öğrenimlerini sürdürmek isteyen yabancı uyruklu öğrencilere yardımcı olmak amacıyla Uluslararası Öğrenci Ofisi kuracağız. Ayrıca bu öğrenciler için Türkçe dil kursları ve ihtiyaç oluştuğunda TÖMER kurulması planlanmaktadır. Bunun yanında öğretim üyesi hareketliliği çerçevesinde, akademik personelimizin yurt dışı üniversitelerle işbirlikleri artırılacaktır. İçinde sosyal alanlar ve konferans salonları bulunan hatta hayata ait her ihtiyacın karşılanacağı şekilde planlanan külliye tarzında tasarlanmış kültür merkezleri kurmak asıl proje hayalimizdir. Ancak o zamana kadar 7/24 saat hizmet verecek merkezi bir kütüphane açılması kaçınılmazdır. Bunun yanında geleceğin bilgi çağında vazgeçilmez bir alana dönüşen dijital kaynaklar ve abonelik usulü çalışan veri tabanlarımız, TÜBİTAK ve diğer üniversitelerle işbirliği yapılarak uzaktan erişim imkanını içerecek şekilde mümkün olduğu kadar geliştirilecektir. İbn-i Sina “Bilim ve sanat takdir edilmediği yerden göçer” der. Bu etkisi zamanla ortaya çıkan bir hakikattir. Bu yüzden hazırlanacak bir yönerge ile sağlık, fen, sosyal ve eğitim bilimleri alanlarında her yıl yılın Amasya Üniversitesi Bilim İnsanları belirlenerek ödüllendirilerek en azından mütevazi bir destek ve takdir ile işe başlamayı düşünüyoruz. Bunun yanında TÜBİTAK uygulamaları esas alınarak, akademik personelin yayın teşvik sistemi güçlendirilecek, kitap ve araştırma projeleri de teşvik sistemine dahil edilecektir” ifadelerini kullandı.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!