Refah'ın savınma tanığı Atatürk

Ertuğrul ÖZKÖK
Haberin Devamı

Geçen hafta en çok dikkatimi çeken haberlerden biri şu oldu: Refah Partisi, savunma için ünlü Fransız siyaset bilimcisi Maurice Duverger'den görüş alıyormuş.

Duverger artık iyice yaşlandı ve yanılmıyorsam, emeklilik hayatı yaşıyor.

Biraz araştırınca işin aslı ortaya çıktı.

Refah'ın savunmasını hazırlayanlar, onun kitaplarından da yararlanıyorlarmış.

ATATÜRK'ÜN CÜMLESİ

Bunun üzerine Ankara büromuzdaki Refah uzmanı arkadaşımız Turan Yılmaz'dan, partinin savunması hazırlanırken hangi sütunlardan yararlandığını araştırmasını istedim.

Gelen liste ilginçti.

Ama en ilgincinden başlayayım.

Refah kurmaylarının savunmalarına tanık olarak çağırdıkları, Duverger'den çok daha çarpıcı bir isim var:

Mustafa Kemal Atatürk...

Erbakan, özellikle din eğitimi konusunda Atatürk'ün bazı görüşlerini de savunmasına alıyor.

Bunun için, Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü tarafından yayınlanan, ‘‘Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri’’ kitabından çıkarılan şu cümlenin altı çiziliyor:

‘‘Hepimiz eşitiz ve dinimizin hükümlerini eşit biçimde öğrenmek durumundayız.’’

ÖTEKİ KİTAPLAR

Son savunmayı hazırlayan Şevket Kazan, Süleyman Arif Emre, Mehmet Ali Şahin ve Şeref Malkoç'un yararlandığı öteki kitapların listesi de şöyle:

Siyasi partilerin kapatılması açısından Anayasa ve Siyasi Partiler Yasası uygulamaları ile milletvekili dokunulmazlığı konularında:

Prof. Dr. Mümtaz Soysal: 100 Soruda Anayasa.

Prof. Dr. Necmi Yüzbaşıoğlu: Türk Anayasa Yargısındaki Anayasallık Bloku.

Prof. Dr. Şeref Gözübüyük: Anayasa Hukuku.

Muhtar Çağlayan: CMUK.

Prof. Sefa Reisoğlu ve Prof. Süheyl Batum ile Prof. Dr. Bahri Savcı'nın milletvekili dokunulmazlıkları ile ilgili makaleleri.

Fransız ve Federal Almanya anayasalarının yasama sorumsuzluğuna ilişkin hükümleri.

İnsan hakları konusunda:

Prof. Tekin Akıllıoğlu: İnsan Hakları-1, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi.

Dr. Şeref Ünal: Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile ilgili kitabından Dünyada İnsan Hakları, Din, Vicdan ve Düşünce Özgürlüğü Anlayışları ve Uygulamaları.

Prof. Muammer Aksoy: Türkiye'de Düşünce Özgürlüğü.

Laiklik uygulamaları konusunda:

Ali Fuat Başgil: Din ve Laiklik.

Prof. Niyazi Berkes: Teokrasi ve Laiklik.

Hüseyin Batuhan: Laiklik ve Dini Taassup.

M.Türköne: Siyasi Bir Sorun Olarak Din Eğitimi

Laiklik kavramı ile ilgili tanımlar için başvurulan iki kaynak ise Ana Britannica ve Meydan Larousse ansiklopedileri.

Ben başından beri Refah Partisi'nin kapatılmasının yanlış olacağı görüşünü savunuyorum.

Tabii, bu tamamen siyasi bir görüş.

KAPATMA YANLIŞ AMA...

Olayın elbette hukuki bir yanı da var. Mevcut kanunlara aykırı davranan partilerin, bunun sonuçlarına katlanmaları doğaldır.

Ancak, ben bu yargılama sürecinde herkesin siyasi dersler çıkarmasını diliyor ve umut ediyorum.

Refah Partisi, Türkiye'de bütün laik çevrelerin kendisine düşman olduğu paranoyasından kurtulup, ‘‘neden bu noktaya geldiği’’ konusunda ciddi bir tahlil yapmalıdır.

Buna karşılık öteki çevreler de, parti kapatmanın bir sosyal ve siyasal gerçeği ortadan kaldırıp kaldırmayacağı, kaldırması gerekip gerekmediği konusunda kafa yormalıdır.

Refah Partisi, toplumun geniş kesiminde kendisi hakkında oluşan yargıları değiştiremediği, o kesimlerle özellikle ‘‘hayat tarzına dokunulmayacağı güvencesi’’ veren yeni bir manevi kontrat imzalamadığı sürece, istikrarlı bir iktidar yolu açılamayacaktır.

TERÖR TARİFİ

Refah yönetimi bunu anlamış durumda mı?

Ne yazık ki hayır. Bakın Erbakan, partisinin kapatılma istemine nasıl cevap veriyor:

‘‘Şimdi bütün çağdaş dünyada, demokratik hayatta, ancak işi gücü terör olursa partinin kapatılması söz konusu olabilmektedir. Bu dahi olmamaktadır. Mesela İngiltere'de IRA'nın siyasi kanadı olan parti tamamen siyasi faaliyetini sürdürmekte ve İngiltere'de seçime gidip parlamentoya üyelerini göndermekte. Dünyada 60 yıldan beri parti kapatma diye bir şey yoktur.’’

Refah Partisi'nin toplumun geri kalan kısmında kendine karşı oluşan tepkileri bir türlü algılayamaması, işte bu cümlelerde kendini ele veriyor.

Erbakan, terör denilen şeyi sadece Cezayir'deki gibi, insanların gırtlaklarının kesilmesi şekline indirgiyor.

Onun için, ‘‘hayat tarzı’’ denilen vazgeçilmez, insani arzulara yönelik tehditler terör değildir.

Oysa ülkenin küçümsenemeyecek bölümü için modern ve Batılı hayat tarzı, artık ihtirasla savunulacak bir insani çizgiyi ifade etmektedir.

TARİHİ KOPMA

İşte Refah bunu anlamadığı için, yüzde 21 oyla, bu hayati tehdit olarak algılanabilecek adımları atmaya cüret etmiştir.

75 yıllık o sosyal kontratı bozma girişiminde bulunmuştur.

O yüzden, kendisi siyasal İslam'ın radikal mevzilerine dönerken, kendilerini savunabilecek birçok aydını da eski jakoben çizgiye itmiştir.

Bunun adı kopmadır ve Türkiye’ nin bugünkü durumu budur.

Umut ediyorum ki, bu tarihi dava her iki tarafın görüşlerini yeniden gözden geçirmeleri için bir vesile olur.

Yazarın Tüm Yazıları