Refah kapatılsın mı?

Emin ÇÖLAŞAN
Haberin Devamı

Bu konuda kararı elbette Anayasa Mahkemesi verecek. Parti kapamak için yasalarda öngörülen koşullar oluşmuşsa, elbette kapatma kararı verilecektir. Refah'ın kapatılması dünyanın ve Türkiye'nin sonu olmaz.

Refah, eğer kapatılırsa, ülkemizde kapatılmış olan ne ilk, ne de son parti olacaktır.

Anayasa Mahkemesi bugüne kadar 20 partiyi kapamış. Acaba Refah'ın bir ayrıcalığı mı var?

Yasalar gerektiriyorsa, olan olur! O takdirde yenisini kurarlar, adını da Ferah Partisi koyarlar ve olur biter!

Böylece halkımız, ilk seçimde Ferah'ı iktidar yapar. Onlar da Türkiye'de istedikleri düzeni -sıkıysa- kurarlar. Eğer Meclis'teki sayıları yetmezse, Tansu kendilerini hazır asker gibi beklemekte olacaktır! O da milletvekili olmayı başarmışsa yeniden koalisyon oluştururlar, adına da Ferahyol derler.

O dönemde de önlerine gelecek bütün yolsuzluk dosyalarını bir güzel hasıraltı ederler, Türkiye'yi kardeş kardeş yönetirler. Refahyol döneminde olduğu gibi, Ferahyol döneminde de birbirlerine pek yakışırlar!

Tencere yuvarlanıp kapağını bulmuş olur.

***

Türkiye, yaklaşık bir yıl süren Refahyol döneminde korkunç bir kâbus yaşadı. Özellikle Refah Partisi'nin yıllardan beri savunduğu ‘‘Adil düzen’’ isimli safsatanın nasıl bir palavra olduğu, iktidar olduğu dönemde iyot gibi açığa çıktı.

Nitekim palavranın boyutunu onlar da gördüler ki, ‘‘Adil düzen’’ söylemini artık bir kenara bıraktılar.

Sadece o mu? ‘‘Milli Görüş’’ bile unutuldu!

Öyle ya, kendi başbakanlığı döneminde İsrail ile savunma anlaşması imzalayan bizim Hoca efendi değil miydi?

Çekiç Güç'ün süresini aynı Hoca efendi uzatmadı mı?

Olağanüstü Hal uzatmalarını yine Hoca efendi yapmadı mı?

MGK'nın 28 Şubat tarihli kararlarının altında onun imzası yok mu?

***

Fakat bunların bir huyu vardır. Zoru görünce mahallebi gibi gevşerler, yelkenleri suya indirirler.

Bu arkadaşlar zannediyordu ki, Türkiye'de meydanlar boştur ve bunların eline bırakılmıştır. Kazın ayağının pek de öyle olmadığını, iktidarları süresince gördüler.

Din ticareti, din ve iman sömürüsüyle bir yere varılamayacağını anladılar... Çünkü karşılarında büyük güçler vardı. O güçlerin farkına, iktidar olunca vardılar.

Şimdi her biri bir atraksiyon yapıyor!

Bir bakıyorsunuz, yılların şeriatçısı olup Atatürk'e küfürler yağdıran adam kalkmış, yakasına Atatürk rozeti takmış!

Bir bakıyorsunuz, bunların piri üstadı olan vatandaş Anıtkabir'e gitmiş, güya saygı duruşunda bulunuyor!

Bir başkası 10 Kasım günü Atatürk'e övgü dolu mesajlar yayınlıyor!

Ancak bu saatten sonra bu küçük numaraları, bu takiyye girişimlerini hiç kimse yemez.

Yemek için çok saf olmak gerekir.

***

Oynadıkları tiyatro, Anayasa Mahkemesi kararını verinceye kadar geçerli olacak. Yutturmaca olayı o zaman bitecek. Yüzlerindeki şirinlik maskelerini daha o gün fırlatacaklar ve gerçek yüzlerini bir kez daha ortaya çıkaracaklar.

Bunların ağzındaki o ‘‘Demokrasi’’, ‘‘İnsan hakları’’ sözcükleri falan tamamen palavra.

Bu kafaların iktidar olduğu bir tek ülke gösterin ki, orada demokrasi ve insan hakları olsun! Yoktur. Gösteremezsiniz.

Bunlar siyaseti camiye sokmuştur. Dün Ali Ekber Ertürk'ün haberinden öğrendik. Refah'ın Genel Başkan Yardımcısı Şevket Kazan tarafından parti yönetimine sunulan resmi raporda ‘‘Her cuma 20 camiye ikişer milletvekili gönderildiği’’ belirtiliyor.

Okulda, kışlada, camide siyaset olur mu?

Bunlar okulları denediler, sadece imam hatip'lerde başarılı oldular. Kendi çocuklarının yüzde 95'i kolejlerde ve yurtdışında okurken, fakir fukara Müslümanların imam hatip öğrencisi çocuklarını sömürdüler, kendi parasal ve siyasal çıkarları için kullandılar.

‘‘İmam hatipler partimizin arka bahçesidir’’ dediler.

Kışlada nasihat aldılar. Oraya asla giremediler...

Ve camilere girmeye kalkıştılar. Bunu resmi raporlarında bile dile getiriyorlar. Dinimizi siyasete ve parasal çıkarlarına alet ettiler.

Bütün bunları yaparken holdingler, şirketler kurdular. Müslümanlardan para hortumlayıp ceplerine attılar. Bosna için cami avlularında topladıkları yüz milyarlarca lirayı hiç utanmadan ve sıkılmadan iç ettiler.

Refah'ın pek çok milletvekili ve belediye başkanı, Atatürk'e hakaretten yargılanıp mahkûm oldu. Bazılarını, partinin başına iş gelmesin diye ve göstermelik olarak güya ihraç ettiler!

Bazı belediye başkanları büyük yolsuzluk olaylarına karıştılar. Ankara'da İ. Melih, İstanbul'da El Tayyip vesaire...

Bunların hesabı elbette sorulacak. O aşamaya geliniyor.

***

Anayasa Mahkemesi, Yargıtay Başsavcısı Vural Savaş tarafından açılan davayı görüşmeye dün başladı. Savaş dünkü oturumda sözlü açıklamasını yaptı ve yüzlerce sağlam belgeye dayanarak bu partinin kapatılmasını istedi. Burada sözlü açıklamanın sadece son cümlelerini size aktarıyorum:

‘‘Refah Partisi'nin kavgasını verdiği hususlar gerçekleşirse, Türkiye Cumhuriyeti'nin din kuralları esas alınarak yönetilen ülkelerden farklı olacağını iddia edebilecek aklı başında tek kişi çıkacağını sanmıyorum.

Bir de laik (!) olmasalardı, ne yapacaklardı acaba!..

Bütün bu açıklamalarımdan sonra son sözüm şu olacak:

Gerek ülkemizde ve gerekse dünyada, mahkemelerce kapatılan hiçbir parti, Refah Partisi kadar kapatılmayı hak etmemiştir.’’

Bir parti düşünün ki, ismi sadece din sömürüsü ve yolsuzluk olaylarıyla özdeşleşmiş olsun!

O parti kapatılsın mı, kapatılmasın mı?

Kararı vicdanlarınızda siz verin. Anayasa Mahkemesi'nin kararı arkadan gelir.

Yazarın Tüm Yazıları