Ray öyküleri!

HIZLANDIRILMIŞ tren cinayeti sonrasında İstanbul-Ankara demiryolu henüz ulaşıma açılamadı. Bugün 10. gün ve ne zaman açılacağını kendileri de bilmiyor.

El insaf! Ayıp!

Demiryolunun bilemediniz 500 metrelik bir bölümü hasar görmüştü. Demek ki işin içinde başka bir iş var.

Dünyanın hangi ülkesinde böyle bir komedi-rezalet yaşanabilir?

Elimde burada daha önce de kısaca sözünü ettiğim ve mutlaka okunması gereken bir kitap var. Ümit Sarıaslan yazmış: ‘Demir Ağlardan Örümcek Ağlarına.’ (Otopsi Yayınları.) Türkiye’de demiryolu olayını belgelerle irdeleyen bu çok ilginç kitabın 114. sayfasında anlatılan olaya bakalım:

Şubat 1921. Savaştayız. Elimizde yaklaşık 500 kilometrelik bir demiryolu hattı var. Hiçbir yerde kömür olmadığı için külüstür lokomotifler odunla çalışıyor, en fazla 40 kilometre hız yapabiliyor.

Mustafa Kemal Paşa,
demiryollarımızın ilk kurucusu ve sonraki yıllarda genel müdürü olan Behiç (Erkin) Bey’e acele bir telgraf çekiyor, cepheye asker taşıyan trenin ‘en son hızla’ gitmesini istiyor.

Behiç Bey bu isteği yerine getirmiyor. Verdiği yanıt şöyle:

‘Hat (demiryolu) daha hızlı gitmeye uygun değildir. Katar gidebildiğinden daha hızlı yürütüldüğü takdirde raydan çıkabilir.’

1921 yılında Mustafa Kemal Paşa’ya demiryolcular bu yanıtı verebiliyor.

O günlerin savaş koşullarında bile, bilime, tekniğe ve insan hayatına önem veren, sorumluluk bilinci taşıyan haysiyet sahibi demiryolcular varmış.

Günümüzde siyasal gösteri sergilemek amacıyla gereksiz hız yaptırıp insanları öldürenler ise demiryolunu 10 günden bu yana açamıyorlar.

Nerelerden nerelere gelmişiz!

* * *

Geçen gün bizim gazetede TCDD’nin bir açıklaması vardı. Bay Genel Müdür’ün evi İstanbul’da imiş ve beyefendi hafta sonları İstanbul’a gidermiş!

Ama uçakla! Tren kullanmazmış!.. Ve uçak biletlerini cepten mi, yoksa devletin parasıyla mı aldırdığı bilinmiyormuş!

Bugünkü yönetimin çoğu, devlet yönetimine İstanbul Büyükşehir Belediyesi ekibinden getirildi. Başbakan dahil hemen hepsi hafta sonları işi gücü bırakıp İstanbul’a gidiyor.

Yeni bir yönetim biçimine tanık oluyoruz.

* * *

Bu kazanın TCDD’nin başına daha ne işler açacağını göreceğiz. İşte size bir başka örnek. Okuyucum Mehmet Güvenal, Hamburg’dan yazıyor:

‘Almanya’da uluslararası deniz taşımacalığı yapıyoruz. Derince Limanı’ndan Avrupa’ya yaptığımız maden taşımalarımız, (Anadolu-İstanbul arası) tren seferleri durdurulduğu gerekçesiyle yükleyici firma tarafından yapılamıyor.

Trenler çalışmayınca ortaya yeni bir konu çıkıyor. Ticaretin durmasıyla meydana gelen kayıpların TCDD
(yani devlet) tarafından ödenmesi.

Bizim olaya bakalım. Mal sevki durdu. Gemi limanda yüklenemiyor. Mal gelmeyince geminin limanda bekleme süresi uzuyor. Taşıyıcı armatör firmalar bu durumda
(gemiler için-uluslararası kurallar gereği) çok büyük gecikme paraları istiyor. Bu kayıplar TCDD’den yargı yoluyla talep edilecektir. İnanıyorum, buna benzer daha pek çok sorun yaşanıyordur. Takdiri size bırakıyorum.’

* * *

Haklı olarak isminin açıklanmasını istemeyen bir TCDD yetkilisi telefonda anlatıyor:

‘Hızlandırılmış tren diye sefer başlattılar. Bir kazanın mutlaka geleceği biliniyordu. İşin başka boyutları da var. Bütün ana ve ara istasyonlarda yüzlerce yolcu ve yük treni, bu hızlandırılmış treni beklemek zorunda bırakılmıştı.

İstasyonlarda saatlerce bekleyen trenler vardı. Hiçbir şeyin ayarlaması yapılmamış, önlemi alınmamıştı. Bu trenlerin istasyonlarda bekleyişi ve gecikmesi nedeniyle lokomotiflerde milyarlarca liralık mazot boşa yakıldı, yüklerin nakliyesi gecikti, özellikle Doğu ve Güneydoğu trenlerindeki insanlar yollarda perişan edildi. Bu konuda oluşan maddi ve manevi zararın hesabının da sorulması gerekir.’

Çarşamba günü Meclis’te gensoru önergesi görüşülecek.

Ötesini yazmayayım, sonucu hepimiz biliyoruz!!!

Kelle hesabı yine otomatik çalışacak, hiçbir şey değişmeyecek!

‘Adalet ve Kalkınma matik’ deterjanı, çamaşırdaki bütün kir ve pisliği beş dakkada Beşiktaş yöntemiyle aklayıp paklamış olacak.

Onlar erecek muradına, biz çıkacağız kerevetine!
Yazarın Tüm Yazıları