Rakamlarla iPhone

iPhone, şu an sadece Apple’ın en tanınmış ve simgesel ürünü değil, aynı zamanda şirketin en önemli gelir kaynağı. Fakat bu önem, aynı zamanda iPhone’un sırtına rakipler tarafından koca bir hedef tahtası çizilmesine neden oldu. Ayrıca, başında tacıyla dolaşanın başı dertten kurtulmazmış.

Haberin Devamı

Son zamanlarda iPhone satışlarında düşey bir eğilim yaşansa da telefon serisi hâlâ Apple’ın can damarını oluşturuyor. Apple 2012’de 125 milyon iPhone sattı ve bu da, şirketin o yıldaki kârının yarısından fazlasına denk geliyor. Gelecekte akıllı telefon piyasasında işler sarpa sararsa Apple belki yerle bir olmayacak fakat öyle bir durumda işlerin harika olmayacağını da tahmin etmek güç değil. Böyle bir durumda ise iPhone satışlarının analistler, teknoloji bilginleri ve hatta sıradan kullanıcılar tarafından mercek altında tutulması hiç şaşırtıcı değil.
Şu ana kadar şirket (ve tüketicileri ile yatırımcıları) için endişe verici büyük bir gelişme yaşanmadı. Apple her ne kadar akıllı cep telefonu piyasasında pek çok rakiple yüz yüze geldiyse de, şirketin diğer ürünleri karşısında en başarılı aygıt olmaya devam ediyor. Telefon, 2007’deki çıkışından bu yana devamlı bir dikey eğilim sergiledi. Her yıl artan satış rakamları ile müthiş kâra girildi ve şirketin toplam kârında önemli bir yer tutmaya başladı.

Steve Jobs bir zamanlar iPhone’u, Apple’ın kazanç kaynağını temsil eden üçayaklı bir taburenin bir ayağı olarak tanımlamıştı. Diğer ikisini Mac ve müzik (iPod) oluşturuyor. Altı yıl boyunca diğer iki ayak giderek kısalırken, iPhone’un popülaritesi hızla tırmandı ve açığı kapadı.

Rekabet ve fırsat

Her ne kadar Apple sonunda akıllı telefon piyasasını tersyüz etmiş olsa da, etkili bir oyuncu olacağı başlangıçta hiç kimse tarafından öngörülememişti. iPhone ilk zamanlarında, köklü ve tutucu BlackBerry (ve bir bakımdan Windows Mobile) ile rekabete giren bir “sonradan görme” olarak algılanıyordu. Akıllı telefon partisine geç bir zamanda katılmış olmaktan daha zorlayıcı olan bir diğer nesnel koşul da, “özellik telefonu” olarak da çağrılan ve temel cep telefonları ile akıllı telefonlar arasında bir pozisyona sahip olan ürünlerin hükmettiği bu piyasada akıllı telefonlar için henüz yeterince büyük bir tüketici kitlesi bulunmuyordu.

Apple’ın geçtiğimiz son birkaç yılda en büyük mücadelesi, piyasadaki o hassas dengeyi (ve yarattığı fırsatı) yakalamak oldu. Akıllı telefonların, geleneksel özelliklere sahip telefonların satış rakamını geçmesi 2013’ün ikinci çeyreğine kadar gerçekleşmedi. Şu an bile özellik telefonlarının küresel satış miktarı, toplam cep telefonu satış miktarının yarısını teşkil ediyor. Yani, akıllı telefonların doldurması (ve Apple’ın yayılması) için piyasada hâlâ koca bir boşluk bulunuyor. Apple’ın uygun fiyatlı iPhone stratejisinin bir sebebi de işte bu geri kalan %50’lik pazar.

Genel olarak değerlendirildiğinde, Apple’ın akıllı telefon piyasasındaki pazar payı oldukça istikrarlı bir tutum sergiledi. Pazar araştırması yapan Gartner’a göre, iPhone 2008 yılında piyasanın %8’ini ele geçirdi, 2009’da %14’e yükseltti, 2010’da 16’ya ve ardından 2011 ve 2012 boyunca kararlı bir şekilde %19’da kaldı.

Öte yandan Google’ın akıllı telefon platformu Android, 2009’da %4 pazar sahibiyken bu oranı 2012’de inanılmaz bir şekilde %66’ya yükseltti. Fakat Android’e geçenler genelde iOS’dan ziyade BlackBerry, Symbian ve diğer eski platformlardan geliyorlardı. Buna göre iOS’un piyasa segmenti son derece kararlı ve belki de bazılarının düşündüğü kadar kuşatılmış değil.

Bunun nedenlerinden biri akıllı telefon pazarının bölümlenişi olmakla beraber, durum sadece çeşitli Android sürümlerinin yarattığı patırtıdan da ibaret değil. Evet, iOS’un akıllı telefon pazarındaki en büyük rakibi Andorid fakat bu sadece Apple’ın tek rakibinin Google olduğu anlamına gelmiyor. Aslında bakarsak, işletim sistemi, donanım ortaklarına ücretsiz olarak verildiği için Google, Android’ten son derece az miktarda bir gelir elde ediyor. Doğrudan elde edilen tek kâr, iştiraki olan Motorola tarafından üretilen telefonlardan geliyor.

iPhone’un rakipleri dişli

Diğer yandan Samsung sıra dışı bir şekilde yükselerek bir numaralı Android destekli akıllı telefon tedarikçisi durumuna geldi. Koreli şirket, piyasada, patent savaşlarında ve popüler kültürde Apple’ın bir antitezi konumunu aldı. Şirket, her daim değişik ekran boyutlarında ve fiyatlarında farklı telefonlar sunarak hiç boş durmuyor.

Konu bilanço olunca Apple hâlâ iyi iş götürüyor. Her ne kadar gelir kollarına göre ayrım yapmasa da, şirket genel olarak para kazanmaya devam ediyor. Fakat bir ürün olarak iPhone olgunlaşıyor ve bu da yeni rekabet ortamları doğuruyor. Apple’ın telefonu nereye koşuyor acaba?

Yeni düşük fiyatlı iPhone 5c’nin gelir dengesinde ve Pazar payında yaratacağı etkiyi görmek ilginç olacak. Fikre göre düşük fiyatlı bir iPhone, Apple’ın giriş seviyesindeki rekabet gücünü artırmada yardımcı olabilir. Tabi Apple zaten öteden beri önceki yıla ait modelleri düşük fiyatlarda satarak o segmente bir nevi hitap etmeye çalışıyor ve bazı durumlarda sözleşmeli olarak bedavaya bile veriyor.
Bu strateji tamamen iyimser sonuçlar vermedi. Apple’ın 2013 üçüncü çeyreğinde, bir iPhone’un ortalama satış fiyatı 2009’dan bu yana ilk defa 600 dolar sınırının altına düştü. Bu düşüşün genel olarak sebebi, satılan çoğu iPhone’un eski, ucuz modeller olmasıydı. Tepeden tırnağa ekonomik tüketiciler için tasarlanan yeni bir iPhone modeli, özellikle şebeke özgürlüğü sunarak satış trendini yeniden canlandırabilir.

Apple müşteri tabanını tutuyor

Akıllı telefon piyasasındaki genel algı Apple’ın giderek kontrolü kaybettiği yönünde. Fakat gerçekler çoğunlukla genel algıdan farklılaşır. Yoğun bir piyasa paylaşım savaşının yaşanmakta olduğu aşikâr fakat tıpkı 1980’ler ve 1990’ların işletim sistemi savaşlarında olduğu gibi bunun bir “sıfır toplam” oyununa dönüşmesi gerekmiyor: Apple’ın kazanması için rakiplerinin kaybetmesi gerekmiyor vs.

Aslında Apple’ın iPhone başarısı, 20-30 yıl önce yaşanan ilk savaşta galip çıkan rakibinin başarısına benziyor. Apple, yüksek kalitede ürüne değer veren ve yüksek ücret ödemekten çekinmeyen tüketicilere hitap edebilecek bir ürün geliştirdi. Bu yüzden, ucuz alternatiflerle piyasayı dolduran rakiplere rağmen Apple kendi müşteri tabanını korumayı başardı. Mobil cihazların gün geçtikçe günlük hayattaki konumunu artırdığı günümüz dünyasında bile neredeyse 30 yıllık Mac hâlâ kararlı bir şekilde yoluna devam ediyor.

Tüm bunları, görece kısa ömürlü bir başarı gösteren Apple’ın diğer ürünü iPod’la karşılaştırın. Kendi zamanında önemli yerlere geldiyse de, iPhone’un engin yeteneklerinin gölgesinde kalan bu ürün ailesi son yıllarda unutulmaya başladı ve kâr getirisi düştü.

Apple’ın uzun vadede rekabeti korumasından belki daha önemli olan şey, şirketin bildiğini iyi bir şekilde yapmaya devam etmesi ve ücretini ödemek isteyen tüketiciler için ilgi uyandıran yenilikçi ürünler geliştirmeye devam etmesi.

Yazarın Tüm Yazıları