Rahmi M.Koç Sanayi Müzesi'ni mutlaka gezin

Seyrede seyrede, sanayi, teknoloji tarihini uygulamalı biçimde öğrenmek çağımıza yakışır, aktif bir yöntem.

Bence sanayiin gelişimini, serüvenini, öyküsünü bilmeyen, bugünü kavrayamaz, bilimi algılayamaz.

O müzeyi gördükten sonra, sanırım ne demek istediğimi daha iyi anlayabilirsiniz.

Teknoloji kavramı hakkında tarihi bir perspektif edinebileceğiniz bir müze, Rahmi M.Koç Sanayi Müzesi.

Müzenin ilk adımı daha önce Lengerhane'nin restorasyonu ile atılmış, müzenin bazı bölümleri burada açılmıştı.

Sanayi müzesi, makinelerden, motorlardan ibaret bir müze değil. Geçmişten bugüne hayatımıza giren, onu güzelleştiren, ritmimizi artıran her şeyi burada bulabilirsiniz.

Bu müze bir felsefeye, bir dünya görüşüne sahip olmamız için bir çağrı aslında. Makinelerin, otomobillerin, faytonların estetiği üzerine çeşitlemeler yapmanızı sağlıyor.

* * *

ÇOĞU müzelerde kendinizle müze eşyası arasına bir mesafe girer, sergilenen objelere yabancılaşırsınız. Oysa burada hepsiyle bütünleşiyorsunuz, okuduklarınızın, yaşadıklarınızın bir durağında o sizi buluyor.

Sanayi Müzesi'nde, pub'ından lokantasına, kahvesine kadar sizi orayla bütünleştirecek mekánlar da hazırlanmış. Geziniz sırasında mola verebilir, bir soluk alır, elinizdeki kitaptan birkaç sayfa okur, sonra da dolaşmaya devam edebilirsiniz.

Rahmi M.Koç, tersaneyi aslını bozmadan müzeye dönüştürmüş, gösterişi, abartıyı kapıdan içeri sokmamış.

Zaten kapının girişindeki Bülent Bulgurlu'nun yaptığı heykel bunu sezdiriyor.

Müze, deniz, Haliç. İstanbul'a özgü bir tablo.

Türkiye'de artık Rahmi M.Koç gibi bir sanayici, işinin, uğraşının müzesini kurmayı, bunda mükemmeliyete ermeyi, dünya standardında yapabilmeyi başarmışsa, bu çalışmanın başkalarına örnek olmasını dilerim.

Yayıncıların önder olduğu bir edebiyat müzesi, gıda sanayicilerinin kuracağı bir çikolata müzesi.

Ama Rahmi M.Koç gibi devletten beklemeden, kendi paraları ve emekleriyle.

Büyükler kadar çocuklar için de çekici bir müze, benim gibi bir türlü büyümeyenler için bütün gününü geçireceğiniz bir lunapark. İçeri girer girmez ışıklar yanıyor, düğmeye basar basmaz makine çalışıyor.

Burası müze, hurdalık değil, onun için de ilgi çekici.

Kişisel müzelerin önemi üzerinde çok durdum. Türkiye için zorunlu bir müze atılımı böyle gerçekleşir. Ancak devletin de yasalarla bu girişimcileri desteklemesi, yüreklendirmesi gerekiyor.

Her müze kurucusunun hayat hikáyesi beni ilgilendirir. Neden Sanayi Müzesi? Bu müze; Rahmi M.Koç'un, çocukluğunda bilinçaltında başlayan bir macera, büyüyünce bilinçli bir tutkuya dönüşün eseri. Küçük merakların mükemmeliyette noktalanan serüveni.

Sanayi Müzesi'nin durağan değil dinamik özelliğini Rahmi M.Koç unutmuyor, müzeye gelecek yeni eşyadan sevgiyle söz ediyor.

Ben mükemmeliyetçi insanları desteklerim; ne yapalım bizde bu kadar olur, demeyenlere sevgim ve saygım vardır.

* * *

MÜZENİN içindeki saatçi dükkánı, kunduracı, eczane, gemi aksesuvarı satan dükkán mekánı ısıtıyor. Başında o dönemin mankenleriyle seyretmek daha da canlandırıyor.

Müze ve sergi açılışları bana bir fikir vermez, bu nedenle açılışta değil ertesi gün gezdim. Gezerken konuştuğum büyükler kadar çocukların da beğendiğini gördüm, işittim.

Çocuklar belki bir gün, trene binip Haliç kıyısında dolaşacaklar.

Sanayi Müzesi'ni gezerken hiç kuşkusuz burada sergilenenlerin uyandırdığı çağrışımları düşündüm.

Ben, Pembe Cadillac'tan Sophia Loren gözlü Chevrolet'ye kadar birçok anımı o otomobillerle bütünleştirdim.

Rahmi M.Koç, müzeyi kurarken karşılaştığı güçlüklerden birinin, eski fabrikaları bulamamak olduğunu söyledi, neyse ki bir yağhane bulabilmişler.

* * *

AİLECE deniz kenarında, güzel bir ortam içinde öğrenerek bir gün geçirebilirsiniz, bu müzeyi gezerek.

Saat 10.00'da açılıyor, 17.00'de kapanıyor. Giriş ücreti büyükler için 3 milyon, diğerlerine 750.000 lira.

Gezerken, eğlenirken öğrenmek hoşunuza gidecek.