Quaresma Alınsın mı

İşte asıl mesele burada yatıyor.

Mustafa Denizli’nin Beşiktaş’ta görev almasından beri aslına bakarsanız bir kavram karmaşası var. Teknik Direktör Mustafa Denizli, Beşiktaş’ın başkanı gibi davranıyor, konuşuyor, transfer yapıyor.

Başkan Yıldırım Demirören ise Beşiktaş’ın teknik direktörü gibi transfer politikası izliyor.

Biraz geriye gidelim…

Prestij kaybı ile sonuçlanan Mehmet Topuz fiyaskosunu unutturmaya çalışan Yıldırım Demirören, şartların da oluşmasıyla Nihat Kahveci transferine balıklama atlamıştı. İşin ilginci bu transferi Mustafa Denizli’nin istediğine dair tek bir demece de rastlamadık.

Daha sonra Tabata’nın transferi gerçekleşti. Onda da Mustafa Denizli ayaküstü karşılaştığı Demirören’e laf arasında “Tabata’nın iyi futbolcu” olduğunu söylemişti. G.Antep Başkanı ile ahbap-çavuş ilişkisi olan Demirören de hemen durumdan vazife çıkartarak futbolcuyu transfer etmişti.

İşte değeri 10’larca milyon euro olan transferler Beşiktaş’ta böyle gerçekleşiyor sevgili okurlar…

Yazılanları çizilenleri okuyoruz, Mustafa Denizli’nin Quaresma’yı istemediğine kanaat getiriyoruz. Bu futbolcu yerine Deco’nun alınmasını istiyormuş.

Yahu Allah aşkına bir açıklama yapın. Sizden transfer edeceğiniz futbolcuların listesini açıklayın demiyoruz. İstediğimiz bir transfer politikanızın olup olmadığı. Transfer edilecek ve gönderilecek futbolcuları kimin belirlediğini öğrenmek istiyoruz.

Sayın Denizli…

Lütfen elinize bir kağıt kalem alınız.

Öncelikle oynatacağınız oyunun şablonunu netleştiriniz. 4-4-2 mi? 4-3-3 mü? 3-5-2 mi?...

Sonra ihtiyaç duyduğunuz mevkileri belirleyiniz.

Daha sonra bu mevkilere istediğiniz futbolcuları tercih sırasına göre yazınız ve yönetime veriniz.

En sonunda da “Tüm futbolcuları falanca tarihte sezon açılışında görmek istiyorum” diyerek Çeşme’ye tatile gidiniz.

Sayın Denizli…

Beşiktaşlı taraftarlar sizi seviyor ve size güveniyor. Lütfen taşın altına elinizi sokunuz. Transfer listenizi teknik kadronuzla beraber kendiniz yapınız. Maliyeti sizi ilgilendirmez. Süleyman Seba zamanında Gordon Milne ülkesine gitmeden önce bir transfer listesi bırakırdı. Listede futbolcular ve karşılarında da maliyetleri yazardı. Seba ise listede yazan futbolcuların içinde en ucuzlarını alırdı. Ama yine de taşın altına elini sokan, sorumluluk alan Milne idi. Beğenirsiniz, beğenmezsiniz ama Walsh gibi futbolcular hep bu politikanın ürünleri idi.

İşin kötüsü de sanırım transfer bütçesinin kısıtlı olması. Kötü yönetimler sonucunda oluşan borçlar sonucu sanırım bu sene dağ fare doğuracak. Çok da önemli değil aslında. Nasıl olsa her sene 3. sınıf futbolcuları dünya yıldızı diye yutturuyorlar bize. En fazla beklenti içine girmeyiz. Zaten gelen de gideni aratıyor. Ama şu Gordon yok mu Gordon. Zaten soyadını bile yazamıyorum, sinir oluyorum. İzlanda’da patlayan volkanın ismi bile daha kolay. Bu futbolcunun adını bile duymak istemiyorum. Gönderilmesi için ne gerekirse yapılmasını istiyor, kendisi için harcanan paranın da Demirören’in borcundan düşülmesini öneriyorum